Ders: Hayat bilgisi
Bu sabah kitap okurken aniden sunu fark ettim ki; “ilm-i hal” hayat bilgisi demek!..
Simdi gene birileri söyle diyecek: “Bu çocuk bunu bile yeni mi ögreniyor!” Bunun üzerine bu çocuk da aynen söyle diyecek,, yok yok, cevap vermeyecek...
*
Biz çocukken bu isimde bir ders vardi, sanirim simdi yok.
Belli ki çoook sey gibi bunun da adini degistirdik. Halbuki Bulgar hükümeti bazi Türklerin adini degistirdi diye dünyayi ayaga kaldirmistik,, ama bir zamanlar!..
*
Konuyu dagitmayalim, söyle diyorduk:
Ilm-i hâl; hal ilmi demektir.
Hâl ise, malûm; durum, vaziyet, görünüs, tavir, keyfiyet, dert, keder, elem ve bütün bir hayata dair ne varsa...
E, bunlar olur da bunlarin ilmi olmaz mi?..
Yani, al sana ilm-i hâl, yani al sana HAYAT BILGISI...
*
Bu sabah... Kitap okuyorum... 364. sayfadayim. Baslayan yeni bölümün adi: Ey Ogul Ilmihali. Üçüncü paragraf...
Bu kitapta sunlar, sunlar anlatiliyor. Eger bunlara uyup bir de tavsiye edersen senin için çok faydasi olur çünkü sana hayir dua ederler ve Allah bu dualarini kabul eder, diye anlatiyor. Ve, iste son cümle:
“Zirâ kul, kulun düâsi ile afv olunur.”
*
Zira kul, kulun duasi ile affolunur...
Iste ilmihal, iste hayat bilgisi, iste sifre, iste anahtar,,, hadi aç kapiyi!..
Zira kul, kulun duasi ile affolunur...
Iste bu söz, bir bülbül sesi gibi lisanlar üstü; veriyorsun, her insan aliyor, ve verdigini her bir canli anliyor...
*
“- Bildigim bir sey var ki; bir insanin duasi kurtaracak beni.
Ama bilmedigim de su ki; hangi insanin duasiyla kurtulacagim...
Öyle ise, insan seçme lüksüm yok; belki bu insanin duasiyla kurtulacagim, belki bu insanin duasiyla, belki bu insanin, belki bu, belki bu, belki bu...”
Diyerek, bosuna düsmemis dervis yollara...
.....
Ve, bunca yoldaki bunca çesme bosuna degil...
(Muammer Erkul, Türkiye, 10.09.2003)
Bu sabah kitap okurken aniden sunu fark ettim ki; “ilm-i hal” hayat bilgisi demek!..
Simdi gene birileri söyle diyecek: “Bu çocuk bunu bile yeni mi ögreniyor!” Bunun üzerine bu çocuk da aynen söyle diyecek,, yok yok, cevap vermeyecek...
*
Biz çocukken bu isimde bir ders vardi, sanirim simdi yok.
Belli ki çoook sey gibi bunun da adini degistirdik. Halbuki Bulgar hükümeti bazi Türklerin adini degistirdi diye dünyayi ayaga kaldirmistik,, ama bir zamanlar!..
*
Konuyu dagitmayalim, söyle diyorduk:
Ilm-i hâl; hal ilmi demektir.
Hâl ise, malûm; durum, vaziyet, görünüs, tavir, keyfiyet, dert, keder, elem ve bütün bir hayata dair ne varsa...
E, bunlar olur da bunlarin ilmi olmaz mi?..
Yani, al sana ilm-i hâl, yani al sana HAYAT BILGISI...
*
Bu sabah... Kitap okuyorum... 364. sayfadayim. Baslayan yeni bölümün adi: Ey Ogul Ilmihali. Üçüncü paragraf...
Bu kitapta sunlar, sunlar anlatiliyor. Eger bunlara uyup bir de tavsiye edersen senin için çok faydasi olur çünkü sana hayir dua ederler ve Allah bu dualarini kabul eder, diye anlatiyor. Ve, iste son cümle:
“Zirâ kul, kulun düâsi ile afv olunur.”
*
Zira kul, kulun duasi ile affolunur...
Iste ilmihal, iste hayat bilgisi, iste sifre, iste anahtar,,, hadi aç kapiyi!..
Zira kul, kulun duasi ile affolunur...
Iste bu söz, bir bülbül sesi gibi lisanlar üstü; veriyorsun, her insan aliyor, ve verdigini her bir canli anliyor...
*
“- Bildigim bir sey var ki; bir insanin duasi kurtaracak beni.
Ama bilmedigim de su ki; hangi insanin duasiyla kurtulacagim...
Öyle ise, insan seçme lüksüm yok; belki bu insanin duasiyla kurtulacagim, belki bu insanin duasiyla, belki bu insanin, belki bu, belki bu, belki bu...”
Diyerek, bosuna düsmemis dervis yollara...
.....
Ve, bunca yoldaki bunca çesme bosuna degil...
(Muammer Erkul, Türkiye, 10.09.2003)