nurullah_01
New member
Hani! Söz vermiştik Âlem-i Ervahta.
'Belâ' demiştik 'Elestübirabbiküm' sualine.
Yaratıcı, rızk verici ve yegâne kanun koyucu olarak, Allah'tan
başka ilâh,
Önder olarak ta O'nun Resul'ünden başkasını tanımayacaktık.
Hani söz vermiştik!
Hani! Söz vermiştik Erkam'ın evinde.
Hangi şart ve ortamda olursa olsun,
İ'la yı Kelimetullah misyonunu yürütecek,
musibetlerden yılmayacak, hiçbir tehditten korkmayacak,
gerekirse ölümlerin en güzeline talip olacaktık.
Hani! Söz vermiştik Akabe Tepesinde.
Doğru olan her şeyde Resul'e itaat edecektik.
Rabbani davayı elden ele, gönülden gönüle,
balçıkla sıvanmayan Hakikat Güneşini,
cihatsız ve şahâdetsiz bırakarak lekelemeyecektik.
Hani! Söz vermiştik Medine'de.
Hani söz vermiştik!
Dünya kardeşliğinin en güzel teşekkül etmeye başladığı
Medine'de.
Kıyamete kadar, tüm Müslümanlar kardeş olacaktı.
Ve bizler ve bizler...
'Muhakkak ki müminler kardeştir.' Ferman-ı İlâhisine
gönülden bağlanacak,
Vücudun azaları gibi birbirimizin derdi ile dertlenip,
sevinçlerimize ortak olacak,
'Komşusu açken tok yatan bizden değildir.' düsturuna,
evrensel komşuluk bildirisine, kardeşliğin en ateşi olarak
bakacaktık.
Hani! Söz vermiştik Rıdvan'da.
Başımızı tutamayan ellerimizi kökünden kurutacaktık.
Nemlenmemiş bir gözü, yara almamış, çile çekmemiş bir bedeni,
Mevlâ'ya sunmayacaktık.
Mücadelesiz ve vuslata özlemsiz geçen bir günü, yaşanmamış
kabul edip,
doğarken nişanlandığımız ölümle,
cihad masasında, şahâdet gömleğini giyerek,
nikâhlanacağımız günün hasreti ile yanıp tutuşacaktık.
Hani söz vermiştik!
Ayaklarımızı vura vura Mekke'ye girerken,
dinime, namusuma göz diken zalimler tekrar işbaşına gelirse,
mukaddes beldelere ebreheler tekrar saldırırsa,
biz de kanatlanıp uçacak,
Mevla'mızın ebabil kuşları olmaya talip olacaktık.
Hani! Söz vermiştik Veda Haccı'nda Resulullah'a.
Cahiliye adetlerini bir daha diriltmemek üzere kökünden
kurutacaktık.
Miras bırakılan emanetlere sımsıkı sarılacak,
Ahkâm-ı Kur'âniyeyi tüm dünyaya hâkim kılacaktık.
Ahde vefa gösteremedik Allah'ım.
Zihinlerdeki hatırasını çoktan silmiştik.
Şahâdet mi ?
Çok uzaktı bizden, tanımıyorduk onu.
Sözlüklerimizden bile çıkarmıştık.
Çile çekmeye yanaşmadık.
Öyle eğildik, öyle eğildik ki...
Doğrulacak ne bir belimiz, kaldıracak ne bir başımız kaldı.
Utanıyoruz Allah'ım...
Nemlenmemiş bir gözle, yara almamış bir bedenle huzuruna varmaya
utanıyoruz.
Ahde vefa gösteremedik Allah'ım.
Bunu biliyoruz...
Ama şunu da biliyoruz ki...
Rahmet deryanda ufacık bir damlayız.
Yüzümüz yerde ama!
AFFET ALLAHIM! AFFET...
'Belâ' demiştik 'Elestübirabbiküm' sualine.
Yaratıcı, rızk verici ve yegâne kanun koyucu olarak, Allah'tan
başka ilâh,
Önder olarak ta O'nun Resul'ünden başkasını tanımayacaktık.
Hani söz vermiştik!
Hani! Söz vermiştik Erkam'ın evinde.
Hangi şart ve ortamda olursa olsun,
İ'la yı Kelimetullah misyonunu yürütecek,
musibetlerden yılmayacak, hiçbir tehditten korkmayacak,
gerekirse ölümlerin en güzeline talip olacaktık.
Hani! Söz vermiştik Akabe Tepesinde.
Doğru olan her şeyde Resul'e itaat edecektik.
Rabbani davayı elden ele, gönülden gönüle,
balçıkla sıvanmayan Hakikat Güneşini,
cihatsız ve şahâdetsiz bırakarak lekelemeyecektik.
Hani! Söz vermiştik Medine'de.
Hani söz vermiştik!
Dünya kardeşliğinin en güzel teşekkül etmeye başladığı
Medine'de.
Kıyamete kadar, tüm Müslümanlar kardeş olacaktı.
Ve bizler ve bizler...
'Muhakkak ki müminler kardeştir.' Ferman-ı İlâhisine
gönülden bağlanacak,
Vücudun azaları gibi birbirimizin derdi ile dertlenip,
sevinçlerimize ortak olacak,
'Komşusu açken tok yatan bizden değildir.' düsturuna,
evrensel komşuluk bildirisine, kardeşliğin en ateşi olarak
bakacaktık.
Hani! Söz vermiştik Rıdvan'da.
Başımızı tutamayan ellerimizi kökünden kurutacaktık.
Nemlenmemiş bir gözü, yara almamış, çile çekmemiş bir bedeni,
Mevlâ'ya sunmayacaktık.
Mücadelesiz ve vuslata özlemsiz geçen bir günü, yaşanmamış
kabul edip,
doğarken nişanlandığımız ölümle,
cihad masasında, şahâdet gömleğini giyerek,
nikâhlanacağımız günün hasreti ile yanıp tutuşacaktık.
Hani söz vermiştik!
Ayaklarımızı vura vura Mekke'ye girerken,
dinime, namusuma göz diken zalimler tekrar işbaşına gelirse,
mukaddes beldelere ebreheler tekrar saldırırsa,
biz de kanatlanıp uçacak,
Mevla'mızın ebabil kuşları olmaya talip olacaktık.
Hani! Söz vermiştik Veda Haccı'nda Resulullah'a.
Cahiliye adetlerini bir daha diriltmemek üzere kökünden
kurutacaktık.
Miras bırakılan emanetlere sımsıkı sarılacak,
Ahkâm-ı Kur'âniyeyi tüm dünyaya hâkim kılacaktık.
Ahde vefa gösteremedik Allah'ım.
Zihinlerdeki hatırasını çoktan silmiştik.
Şahâdet mi ?
Çok uzaktı bizden, tanımıyorduk onu.
Sözlüklerimizden bile çıkarmıştık.
Çile çekmeye yanaşmadık.
Öyle eğildik, öyle eğildik ki...
Doğrulacak ne bir belimiz, kaldıracak ne bir başımız kaldı.
Utanıyoruz Allah'ım...
Nemlenmemiş bir gözle, yara almamış bir bedenle huzuruna varmaya
utanıyoruz.
Ahde vefa gösteremedik Allah'ım.
Bunu biliyoruz...
Ama şunu da biliyoruz ki...
Rahmet deryanda ufacık bir damlayız.
Yüzümüz yerde ama!
AFFET ALLAHIM! AFFET...