fetih
New member
- Katılım
- 16 Şub 2007
- Mesajlar
- 1,994
- Tepkime puanı
- 355
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
Biliyoruz ki, insan, Cenab-ı Hakk’ın aynasıdır. Allah, insanı kendinden bahşettiği bir nur ile yarattı ve büyük tecellilerle nasiplendirdi. Allah Rasulü (A.S.), ”Allah, Adem’i kendi suretinde yarattı” (Buhari, Müslim, Ahmed) derken işte bu hakikate işaret ediyor. Bunun için tasavvufta insana “Mazhar-ı Hak” (Cenab-ı Hakk’ın yansıdığı varlık) deniyor. İnsanın kalbi de “Nazargâh-ı İlahi” (Allah’ın baktığı yer) olarak tanıtılıyor.
İnsanın vücudu, şu gördüğümüz maddi alemin unsurlarından yaratılmıştır. Fakat ruhi yönü, görünmeyen alemin hazineleri ile bezenmiştir. İnsanı yalnızca et ve kemik olmaktan kurtaran kalb, ruh, vicdan, ilim, fikir, sevgi gibi cevherler, işte o gayb alemine, yani melekût alemine aittir.
Peki, insan diğer varlıklardan farklı olarak neden böyle özel yaratıldı? Bu özel yaratılış, çok özel bir vazife içindir: O Kudreti Sonsuz Yaratıcı’yı tanımak, sevmek ve... bütün varlıklara bu sevgiyi yaymak.
O halde bir kalp, ilahi sevgiden nasiplendiği ölçüde insanları sevebilir, yaradılmışlara hizmet edebilir, onların yükünü ve zahmetini çekebilir. Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ı tanıyan insan, bu tanıyışı miktarınca kendisinin ve diğer insanların kıymetini bilir, hakkını verir, adaleti gözetir. Ancak Allah sevgisiyle başkalarını karşılıksız sevebilir. İnsanlığın bugünkü manzarası bu gerçeğin ispatı değil mi?
İnsanı kendine halife (temsilci) yapan ve onunla kainattaki mükemmelliği tamamlayan Yüce Rabbimiz, bu şerefli varlığın hak ve hukukunu koruma adına bizlere birçok emirler vermiş, yollar öğretmiştir. İşte din, bir anlamıyla, insanlığın şerefini korumaya yönelik bu emir ve yasaklar bütünüdür.
Artık bu şerefli insana zulmetmek, onu haksız yere üzmek, kınamak, kendisiyle alay etmek kesinlikle yasaktır, yani haramdır.İnsanın canı, kanı, malı, ırzı ve şerefi Kâbe gibi kutsaldır, koruma altındadır. Haksız yere cana kıymak, kan akıtmak, mal gasbetmek, ırzı karalamak, şerefi zedelemek en büyük zulümdür ve haramdır. Bunları yapanın düşmanı Allah’tır.
Güzellikten sapmış, ayağı kaymış bir insanın kötü haline sevinmek ve onu düştüğü bataklıkta terketmek asla şerefli insanların işi değildir. Bu, dostluğa da sığmaz. Hakka aşık müminlere, kötülükle kirlenen bir kalp aynasını temizlemek için çabalamak düşer. Çünkü o kalp iman etmiştir; bu iman emanetini ve onun meyvesi olan edebi korumak her müminin vazifesidir.
Rasulullah (A.S.) buyuruyor ki:
“Sizden biriniz diğer kardeşinizin aynasıdır; öyleyse onda bakana eziyet verecek kötü bir hal görürse, onu gidermeye çalışsın.” (Buhari, Tirmizî)
“Mümin müminin aynasıdır. Mümin müminin kardeşidir; onun kaybolan malını ve çiğnenen şerefini korur, arkasından kendisini destekler, gıyabında hakkını savunur.” (Ebu Dâvud)
Abdullah Tokatlı
İnsanın vücudu, şu gördüğümüz maddi alemin unsurlarından yaratılmıştır. Fakat ruhi yönü, görünmeyen alemin hazineleri ile bezenmiştir. İnsanı yalnızca et ve kemik olmaktan kurtaran kalb, ruh, vicdan, ilim, fikir, sevgi gibi cevherler, işte o gayb alemine, yani melekût alemine aittir.
Peki, insan diğer varlıklardan farklı olarak neden böyle özel yaratıldı? Bu özel yaratılış, çok özel bir vazife içindir: O Kudreti Sonsuz Yaratıcı’yı tanımak, sevmek ve... bütün varlıklara bu sevgiyi yaymak.
O halde bir kalp, ilahi sevgiden nasiplendiği ölçüde insanları sevebilir, yaradılmışlara hizmet edebilir, onların yükünü ve zahmetini çekebilir. Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ı tanıyan insan, bu tanıyışı miktarınca kendisinin ve diğer insanların kıymetini bilir, hakkını verir, adaleti gözetir. Ancak Allah sevgisiyle başkalarını karşılıksız sevebilir. İnsanlığın bugünkü manzarası bu gerçeğin ispatı değil mi?
İnsanı kendine halife (temsilci) yapan ve onunla kainattaki mükemmelliği tamamlayan Yüce Rabbimiz, bu şerefli varlığın hak ve hukukunu koruma adına bizlere birçok emirler vermiş, yollar öğretmiştir. İşte din, bir anlamıyla, insanlığın şerefini korumaya yönelik bu emir ve yasaklar bütünüdür.
Artık bu şerefli insana zulmetmek, onu haksız yere üzmek, kınamak, kendisiyle alay etmek kesinlikle yasaktır, yani haramdır.İnsanın canı, kanı, malı, ırzı ve şerefi Kâbe gibi kutsaldır, koruma altındadır. Haksız yere cana kıymak, kan akıtmak, mal gasbetmek, ırzı karalamak, şerefi zedelemek en büyük zulümdür ve haramdır. Bunları yapanın düşmanı Allah’tır.
Güzellikten sapmış, ayağı kaymış bir insanın kötü haline sevinmek ve onu düştüğü bataklıkta terketmek asla şerefli insanların işi değildir. Bu, dostluğa da sığmaz. Hakka aşık müminlere, kötülükle kirlenen bir kalp aynasını temizlemek için çabalamak düşer. Çünkü o kalp iman etmiştir; bu iman emanetini ve onun meyvesi olan edebi korumak her müminin vazifesidir.
Rasulullah (A.S.) buyuruyor ki:
“Sizden biriniz diğer kardeşinizin aynasıdır; öyleyse onda bakana eziyet verecek kötü bir hal görürse, onu gidermeye çalışsın.” (Buhari, Tirmizî)
“Mümin müminin aynasıdır. Mümin müminin kardeşidir; onun kaybolan malını ve çiğnenen şerefini korur, arkasından kendisini destekler, gıyabında hakkını savunur.” (Ebu Dâvud)
Abdullah Tokatlı