Hadisleri toptan reddeden yaklaşım 1300 senelik islam icmasının yaşadığı dinin “uydurulan din!", “hadis dini", zamanın şartlanmışlıkları içerisinde şekillenmiş kendi kanaat ve düşüncelerinin ise “Kurandaki din" olduğunu savunacak kadar yanlışlığı ortada olan bir görüşü temsil etmektedir. Bu görüşe göre şimdiye kadar gelmiş bütün islam alimleri ve evliyaları uydurulan dinle yetişmiş, kendileri ise 1300 sene sonra gerçek dini bulmuştur.
Bu görüş bir aşırılığı temsil etmektedir. Daha çok hadislerin içerisine mevzu hadisler karışmış olduğu gerçeğini temel noktası almışlar, bazı yanlış ve ihtilaflı konuları da bahis konusu yaparak iddialarını kabullendirme gayreti içerisine girmişlerdir. Hadisler içerisinde mevzu hadis bulunması tüm hadislerin reddedilmesi gereğini doğurmaz. Bunların hadis konusunda selahiyetli alimlerce ayıklanması gereğini doğurur. Nitekim bazı hadis alimleri bunu yapmışlardır. Bunun selahiyetsiz kişilerce şahsi fikirler ile yapılması kabul edilebilir bir davranış değildir.
Bu görüş sahipleri sık sık çelişkilerden bahsetmişlerdir fakat içinde bulundukları KOCAMAN bir çelişkinin hiç farkında değildirler şöyle ki,
Kuran''da;
“Allah''a ve Allah''ın bütün kelâmlarına iman etmiş bulunan o ümmî peygambere, evet ona uyun ki, hidayete erebilesiniz." Araf/158
“..Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah''da pek güzel bir örnek vardır. Allah''a ve son güne ümit besler olup da Allah''ı çok zikreden kimseler için." Ahzab/21
ayetleri gibi daha birçok ayet vardır.
Hadisleri kabul etmediğimizde bu ayetlerin bize verdiği emrin anlamı ne olacaktır?
Tarihte hak olan Ehl-i Sünnetin yanında bu ve buna benzer yanlış yollar, mezhepler de çıkmıştır. Bizim dikkat etmemiz gereken imanımızın muhafazasından sonra Fatiha suresinde geçen “İhdinas-sıratal-mustakîm" (doğru yola erdirilenlerin yoluna) olan Enbiyalar, evliyalar ve asfiyaların yoluna erdirilmemizi Allahtan niyaz etmemizdir
Bu görüş bir aşırılığı temsil etmektedir. Daha çok hadislerin içerisine mevzu hadisler karışmış olduğu gerçeğini temel noktası almışlar, bazı yanlış ve ihtilaflı konuları da bahis konusu yaparak iddialarını kabullendirme gayreti içerisine girmişlerdir. Hadisler içerisinde mevzu hadis bulunması tüm hadislerin reddedilmesi gereğini doğurmaz. Bunların hadis konusunda selahiyetli alimlerce ayıklanması gereğini doğurur. Nitekim bazı hadis alimleri bunu yapmışlardır. Bunun selahiyetsiz kişilerce şahsi fikirler ile yapılması kabul edilebilir bir davranış değildir.
Bu görüş sahipleri sık sık çelişkilerden bahsetmişlerdir fakat içinde bulundukları KOCAMAN bir çelişkinin hiç farkında değildirler şöyle ki,
Kuran''da;
“Allah''a ve Allah''ın bütün kelâmlarına iman etmiş bulunan o ümmî peygambere, evet ona uyun ki, hidayete erebilesiniz." Araf/158
“..Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah''da pek güzel bir örnek vardır. Allah''a ve son güne ümit besler olup da Allah''ı çok zikreden kimseler için." Ahzab/21
ayetleri gibi daha birçok ayet vardır.
Hadisleri kabul etmediğimizde bu ayetlerin bize verdiği emrin anlamı ne olacaktır?
Tarihte hak olan Ehl-i Sünnetin yanında bu ve buna benzer yanlış yollar, mezhepler de çıkmıştır. Bizim dikkat etmemiz gereken imanımızın muhafazasından sonra Fatiha suresinde geçen “İhdinas-sıratal-mustakîm" (doğru yola erdirilenlerin yoluna) olan Enbiyalar, evliyalar ve asfiyaların yoluna erdirilmemizi Allahtan niyaz etmemizdir