HADİS İLMİ
Kur'an-ı Kerim'in ince manalarını uygun bir şekilde anlatmak için çoğu kere Resulüllah (s.a.v.)'in hadislerine başvurulur. Resulüllah (s.a.v.)'in mübarek sözlerine Sünnet-i Kavliyye, fiillerine Sünnet-i Fiiliyye, ümmetten sadır olan bir sözü veya davranışı gördüğü halde inkar etmeyerek susmalarına da Sünnet-i Takririyye denilmektedir. Ayrıca bunlara ve özellikle Resulüllah (s.a.v.)'in mübarek sözlerine Hadis-i Şerif denilmektedir.
Resulüllah (s.a.v.)'in sünnetleri edille-i şer'iyyeden önemli bir asıldır, ikincisidir. Dini hükümlerimizin en kıymetli kaynaklardan biridir. Dolayısıyla Sahabe-i Kiram Peygamberimiz'in sünnetlerini büyük bir itina göstererek ezberlemişler ve bunları tabiine nakletmişler.
Bununla beraber İslam mekteplerinin genişlemesi üzerine Sahabe-i Kiram her tarafa dağıldılar. Bunlardan birinin hafızasını süsleyen bir hadisi şerifi öğrenmek için çok uzak yerlere seyahat etmeyi tercih eden zatlar vardı.
Daha sonra muhaddisin denilen bir kısım İslam alimleri, hadisi şerifleri müteselsil(zincirleme) bir isnad ile toplayarak ve düzenlemeye çalışarak İslamiyete büyük bir hizmette bulundular. Doğrusu hadis alimlerinin bu konudaki çalışmaları akıllara gerçekten hayret verir. Bu muhteşem zatlar hadisi şerifin lafızlarını zabdetmiş(kaydetme), manalarını açıklamışlar, Peygamber Efendimizin o hadisi şerifi söyleyiş nedenini izah etmişler, rivayet eden kişilerin hayatlarını mükemmel bir şekilde incelemişler. Hadis rivayet edenlerin ilim ve anlayış derecelerini, ezberleme ve ezberde tutma şeklini, adalet ve mertebesini Peygamber Efendimizin sünneti seniyyelerine ittiba(tabi olma) etmelerini dikkate alarak hadisi şerifleri ona göre birçok kısma ayırmışlar.
İşte bu Allah yolunda yapılan çalışmalar ve gayretler sayesinde "Rivayet-ül Hadis ilmi, Dirayet-ül Hadis ilmi ve Tabakat-ül Muhaddisin ilmi" adlarında ilimler oluşmuş ve Peygamber Efendimizin sahih hadisleri belirlenmiş oldu.
Hadisi şerifleri ilk önce tedvi eden zat İbn-i Şihab Ez-Zuhri (r.a.)'dir. Daha sonra hadis ilmiyle alakalı birçok kitablar yazılmıştır. Özellikle hicri üçücü yüzyılda yetişen hadis alimleri, bu ilmi geliştirmiş ve kurallaştırmışlar. Hadisi şerifleri bir takım konulara ayırarak bu konularla ilgili olarak çok değerli kitaplar yazmışlardır. Bunların arasında İmam-ı Buhari (r.a.)'ın Sahih-i Buhari adındaki kitabı, İmam-ı Müslim (r.a.)'in El-Cami'üs-Sahih adlı kitabı, son derece genel kabul görmüş kitablardır. Bu iki kitaba Sahiheyn denilir. Sünen-i Ebu Davut, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesa-i, Sünen-i İbni Mace'de en muteber hadis kitabları arasındadır. Sahiheyn ile bu dört hadis kitabına Kütüb-ü Sitte(altı hadis kitabı) denilir...
Kur'an-ı Kerim'in ince manalarını uygun bir şekilde anlatmak için çoğu kere Resulüllah (s.a.v.)'in hadislerine başvurulur. Resulüllah (s.a.v.)'in mübarek sözlerine Sünnet-i Kavliyye, fiillerine Sünnet-i Fiiliyye, ümmetten sadır olan bir sözü veya davranışı gördüğü halde inkar etmeyerek susmalarına da Sünnet-i Takririyye denilmektedir. Ayrıca bunlara ve özellikle Resulüllah (s.a.v.)'in mübarek sözlerine Hadis-i Şerif denilmektedir.
Resulüllah (s.a.v.)'in sünnetleri edille-i şer'iyyeden önemli bir asıldır, ikincisidir. Dini hükümlerimizin en kıymetli kaynaklardan biridir. Dolayısıyla Sahabe-i Kiram Peygamberimiz'in sünnetlerini büyük bir itina göstererek ezberlemişler ve bunları tabiine nakletmişler.
Bununla beraber İslam mekteplerinin genişlemesi üzerine Sahabe-i Kiram her tarafa dağıldılar. Bunlardan birinin hafızasını süsleyen bir hadisi şerifi öğrenmek için çok uzak yerlere seyahat etmeyi tercih eden zatlar vardı.
Daha sonra muhaddisin denilen bir kısım İslam alimleri, hadisi şerifleri müteselsil(zincirleme) bir isnad ile toplayarak ve düzenlemeye çalışarak İslamiyete büyük bir hizmette bulundular. Doğrusu hadis alimlerinin bu konudaki çalışmaları akıllara gerçekten hayret verir. Bu muhteşem zatlar hadisi şerifin lafızlarını zabdetmiş(kaydetme), manalarını açıklamışlar, Peygamber Efendimizin o hadisi şerifi söyleyiş nedenini izah etmişler, rivayet eden kişilerin hayatlarını mükemmel bir şekilde incelemişler. Hadis rivayet edenlerin ilim ve anlayış derecelerini, ezberleme ve ezberde tutma şeklini, adalet ve mertebesini Peygamber Efendimizin sünneti seniyyelerine ittiba(tabi olma) etmelerini dikkate alarak hadisi şerifleri ona göre birçok kısma ayırmışlar.
İşte bu Allah yolunda yapılan çalışmalar ve gayretler sayesinde "Rivayet-ül Hadis ilmi, Dirayet-ül Hadis ilmi ve Tabakat-ül Muhaddisin ilmi" adlarında ilimler oluşmuş ve Peygamber Efendimizin sahih hadisleri belirlenmiş oldu.
Hadisi şerifleri ilk önce tedvi eden zat İbn-i Şihab Ez-Zuhri (r.a.)'dir. Daha sonra hadis ilmiyle alakalı birçok kitablar yazılmıştır. Özellikle hicri üçücü yüzyılda yetişen hadis alimleri, bu ilmi geliştirmiş ve kurallaştırmışlar. Hadisi şerifleri bir takım konulara ayırarak bu konularla ilgili olarak çok değerli kitaplar yazmışlardır. Bunların arasında İmam-ı Buhari (r.a.)'ın Sahih-i Buhari adındaki kitabı, İmam-ı Müslim (r.a.)'in El-Cami'üs-Sahih adlı kitabı, son derece genel kabul görmüş kitablardır. Bu iki kitaba Sahiheyn denilir. Sünen-i Ebu Davut, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesa-i, Sünen-i İbni Mace'de en muteber hadis kitabları arasındadır. Sahiheyn ile bu dört hadis kitabına Kütüb-ü Sitte(altı hadis kitabı) denilir...