Gidiyorsun öylemi?
Gidiyorsun öyle mi?
Gölgelerin rutubetli duvarlara elveda dememişken.
Sesinin sedaları halen o zindan odalarda duruyorken.
Sen gidiyorsun öyle mi?
Sen gidiyorsun;
Canımdan gidiyor can,
Dökülüyor kor taneleri semadan,
Ve bir ömür gidiyor ardına bakmadan...
Gidiyorsun öyle mi?
Beraber söylediğimiz türküler asılı kalmışken bir sazın tenhiliğinde.
Sevgi dolu bakışmalarımız oturmuşken bir köşede.
Sen gidiyorsun öyle mi?
Sen kaçıyorsun;
Geceden ay kaçıyor,
Yıldızlar dökülüyor,
Zifr-i ve safi karanlık zindanlara can giriyor.
Sen gidiyorsun öyle mi? ...
Sen bir ateş yakıp gidiyorsun;
İçimde bir yangın büyüyor,
Bir dağ patlıyor,
Denizde martılar ölüyor,
Yürek gidiyor.
Sen gidiyorsun öyle mi?
Sen küsmüşçesine gidiyorsun;
Alem küsüyor! ...
Yunuslar intihar ediyor,
Arşlar ağlıyor,
Sağanak sağanak içini döküyor,
Baharda yapraklar dökülüyor.
Sen suskunca gidiyorsun;
Alem susuyor! ...
Bülbüller ötmüyor,
Denizde yok tatlı dalga sesleri,
Dağlarda yok o melodiler huzur verici.
Sende mi simitçi sende mi? ...
Sen gidiyorsun öyle mi?
Bu yaşanmışlığın,bu sevdanın,
Bu canın,bu hayatın,
Kibritini çakıp gidiyorsun.
Bu yaşananları hiçe sayıp,
Hayatımı katil gibi vurup,
Küllerimi savurup,
Ardına yine bakmadan gidiyorsun.
Sen gidiyorsun öyle mi?
Gölgelerin rutubetli duvarlara elveda dememişken...
Sessin artık o zindan odalarda sevdalanmayı seçmişken...
Sen gidiyorsun.
Canımdan gidiyor can,
Dökülüyor kor taneleri semadan,
Bir sevda,bir hayat yanıyor;
Zalim olmuş bir zalimin ateşinde,
Ve bir yürek çalınıyor,vuruluyor acınmadan...
Sen sen gidiyorsun..