"Besmele her hayrın başıdır."Sözler Said Nursi R.A.
BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHİM. SÖYLEMEDEN TAM OLMAZ BU İŞLER DİMİ
Arkadaşlar bir baktımda forumda bazı insanlar ve bende dahil olmak üzere büyük bir eksiklik var.Eksiğimiz sürekli copy-paste yapıyoruz birini destekliyor birini incitiyoruz belkide.Bence KUR'AN a biz ne kadar uyuyoruz.Eksiklerimizi görmek üzere forumdaki giren arkadaşlardan ben bu KUR'AN ayetine uyuyorum.Ayette ne denmek istediğini konuşalım sonra hep birlikte uyalım.Mesela forumda zanna çok giriliyor ben üzülüyorum.KUR'AN a aykırı hareket etmeyelim benden başlangıç olarak bir ayet yazacağım bunlara uymaya elimden geldiğince çalışacağım sizde bugünden itibaren beni uyarın uymadığım zamanlarda.
Âyetin İçerdiği Hükümler
Âyet, altı hüküm içermektedir:
* Zanla Hareket Etmemek
Zan, zıt anlamlı bir kelime olup sanmak, sezmek ve itham etmek anlamına geldiği gibi bilmek ve itaat etmek anlamına da gelir. Bu itibarla zannın bazısı günah sayılmıştır: “Ey mü’minler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bazısı günahtır.” (Hucûrât, 49/12) âyeti bunun delilidir. Bu anlamda zan, iyice bilmeden tahmine göre konuşmak, fikir yürütmek ve bilgi vermektir ki tahlil ettiğimiz âyet, bu tür zandan müminleri men etmektedir. Çünkü bu tür zanda yalan ve iftira vardır. "Ahirete iman etmeyenler meleklere dişi isimler veriyorlar. Onların bu hususta bir bilgileri yoktur, sadece zanna uyuyorlar, zan ise hakikat namına hiçbir şey ifade etmez.”(Necm,53/27-28) âyeti bu gerçeği ifade etmektedir.
Mü’min, sadece bildiği konuda konuşmak, bildiğini, gördüğünü ve duyduğunu söylemek zorundadır. Mü’min, zanna göre hareket edemez.
“Ey mü’minler! Size fâsık biri bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."(Hucûrât, 49/6) âyeti ve, "Zandan sakının çünkü zan, sözlerin en yalanıdır…"
“Kişiye, her duyduğu şeyi (aslını araştırmadan, doğru olup olmadığını kesin olarak bilmeden) konuşması / başkalarına anlatması günah olarak yeter" hadisleri zanla hareket etmenin günah olduğunu, zandan kaçınılması gerektiğini ifade etmektedir.
Fert ve toplumların zararına olmayan, hayra ve iyiliğe yönelik iyi zan (hüsnü zan) bu hükme dahil değildir. Mesela müslüman olduğu zannıyla ölen bir insanın cenaze namazının kılınması, onun müslüman mezarlığına defnedilmesi; kıbleyi bilmeyen kimsenin araştırma sonucu tahmin ettiği cihete yönelerek namaz kılması, besmele çekilerek kesildiğini görmediği bir hayvanın etini “Müslüman, Allah’ın adını anarak kesmiştir” diyerek yemesi, bir insanda görülen olumsuz bir davranışı iyiye yorması bu tür zandır. Bir insanda görülen olumsuz bir davranışı iyiye hamletmek, o insanı hemen kötülememek hüsnü zandır. Peygamberimiz (a.s.), "Hüsnü zan güzel ibadetlerden biridir" buyurmuştur. Hüsnü zan, bu âyetteki yasak kapsamına girmez.
BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHİM. SÖYLEMEDEN TAM OLMAZ BU İŞLER DİMİ
Arkadaşlar bir baktımda forumda bazı insanlar ve bende dahil olmak üzere büyük bir eksiklik var.Eksiğimiz sürekli copy-paste yapıyoruz birini destekliyor birini incitiyoruz belkide.Bence KUR'AN a biz ne kadar uyuyoruz.Eksiklerimizi görmek üzere forumdaki giren arkadaşlardan ben bu KUR'AN ayetine uyuyorum.Ayette ne denmek istediğini konuşalım sonra hep birlikte uyalım.Mesela forumda zanna çok giriliyor ben üzülüyorum.KUR'AN a aykırı hareket etmeyelim benden başlangıç olarak bir ayet yazacağım bunlara uymaya elimden geldiğince çalışacağım sizde bugünden itibaren beni uyarın uymadığım zamanlarda.
Âyetin İçerdiği Hükümler
Âyet, altı hüküm içermektedir:
* Zanla Hareket Etmemek
Zan, zıt anlamlı bir kelime olup sanmak, sezmek ve itham etmek anlamına geldiği gibi bilmek ve itaat etmek anlamına da gelir. Bu itibarla zannın bazısı günah sayılmıştır: “Ey mü’minler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bazısı günahtır.” (Hucûrât, 49/12) âyeti bunun delilidir. Bu anlamda zan, iyice bilmeden tahmine göre konuşmak, fikir yürütmek ve bilgi vermektir ki tahlil ettiğimiz âyet, bu tür zandan müminleri men etmektedir. Çünkü bu tür zanda yalan ve iftira vardır. "Ahirete iman etmeyenler meleklere dişi isimler veriyorlar. Onların bu hususta bir bilgileri yoktur, sadece zanna uyuyorlar, zan ise hakikat namına hiçbir şey ifade etmez.”(Necm,53/27-28) âyeti bu gerçeği ifade etmektedir.
Mü’min, sadece bildiği konuda konuşmak, bildiğini, gördüğünü ve duyduğunu söylemek zorundadır. Mü’min, zanna göre hareket edemez.
“Ey mü’minler! Size fâsık biri bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."(Hucûrât, 49/6) âyeti ve, "Zandan sakının çünkü zan, sözlerin en yalanıdır…"
“Kişiye, her duyduğu şeyi (aslını araştırmadan, doğru olup olmadığını kesin olarak bilmeden) konuşması / başkalarına anlatması günah olarak yeter" hadisleri zanla hareket etmenin günah olduğunu, zandan kaçınılması gerektiğini ifade etmektedir.
Fert ve toplumların zararına olmayan, hayra ve iyiliğe yönelik iyi zan (hüsnü zan) bu hükme dahil değildir. Mesela müslüman olduğu zannıyla ölen bir insanın cenaze namazının kılınması, onun müslüman mezarlığına defnedilmesi; kıbleyi bilmeyen kimsenin araştırma sonucu tahmin ettiği cihete yönelerek namaz kılması, besmele çekilerek kesildiğini görmediği bir hayvanın etini “Müslüman, Allah’ın adını anarak kesmiştir” diyerek yemesi, bir insanda görülen olumsuz bir davranışı iyiye yorması bu tür zandır. Bir insanda görülen olumsuz bir davranışı iyiye hamletmek, o insanı hemen kötülememek hüsnü zandır. Peygamberimiz (a.s.), "Hüsnü zan güzel ibadetlerden biridir" buyurmuştur. Hüsnü zan, bu âyetteki yasak kapsamına girmez.