Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Furkan 30;Resul dediki;Yarab kavmim Kuran ı terk ettiler

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
45
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
EN'AM-38: Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne).
Ve yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa (4 ayaklı) hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki; sizin gibi ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra Rab’lerine haşrolunacaklar (olunurlar).

AL-İ İMRAN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
O (Allah) ki; Kitab’ı, sana O indirdi. O'ndan bir kısmı muhkem (mânâsı açık, yorum götürmez, şüphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar, (Levhi Mahfuz’daki) ümmülkitapta (yer alan açık ve kesin âyetler)dir. Diğerleri ise müteşabih (mânâsı kapalı, açıklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde eğrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çıkarmak ve (kendi yararına uygun) tevîlde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab’)ın müteşabih olan kısmına uyarlar. Halbuki onların tevîlini, kimse bilmez ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olan RASİHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki: “O’na îmân ettik, hepsi de Rabbimiz katından (indirilme)dir.” Bunu kimse tezekkür edemez ancak ulûl'elbab tezekkür edebilir.

AL-İ İMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı).
O (Ulûl’elbab) ki; (lübblerin, Allah’ın sır hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler. (Ve derler ki): “Ey Rabbimiz! Sen, bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, ateşin azabından koru.”


O gün Kuran ın resmi
İslamın İsmi kalacaktır


Kuran ın Resmi(duvara yüksek bir yere çivi çakılmış güzel bir torbayla oraya resim gibi asılmıştır)
İslam ın İsmi kalmıştır(Bu gün İnsanların İsmi İbrahim,Hasan,Hüseyin ama kalblerde iman yok)


Furkan 30
Resul dediki;Yarab Kavmim Kuranı terk ettiler
 

-melih-

New member
Katılım
2 Tem 2005
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Allah Razı Olsun...
Bu ayette gecen resulun Peygamber Efendimiz olduğunu soylemek hem O'na hem de sahabeye bir hakaret olur...Kur'an'ın butunune iman eden bir sahabe asla Kur'an'ı terk etmiş olamaz...Ve o bahsedilen resul inşallah şu anda aramızda ve bize seslenmekte...
 

tarikay

New member
Katılım
6 Şub 2005
Mesajlar
93
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
..

..

şeytan resul ve nebi kavramını nasıl 14 asırda saptırmış yozlaştırmış çok şükür kuranımız Allah korumasında


HER PEYGAMBER RESÛLDÜR AMA HER RESÛL PEYGAMBER DEĞİLDİR

Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'de Taha Sûresi'nin 123. âyet-i kerîmesinde
(Bütün Âdemoğullarından yemin aldıktan sonra) şöyle buyurmaktadır ;

20/ TAHA-123: Kaâlehbitâ minhâ cemiy'an ba'duküm liba'dın adüvv,
feimmâ ye'tiyenneküm minniy hüden femennittebe'a hüdâye felâ yadıllu
ve lâ yeşkaâ
Birbirinize düşman olarak oradan hepiniz aşağı inin. Bizden size
yaşadığınız devrede hidayetimiz geldiği zaman, kim hidayetçimize tâbî
olursa o dalâlette kalmaz ve şâkî de olmaz.
2/ BAKARA -38: Kulnahbitu minha cemi'an, fe imma ye'ti yenneküm minni
hüden femen tebi'a hüdaye felâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenun.
Biz dedik ki: " Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Ben'den size; (hangi
zamanda yaşarsanız yaşayın) bir hidayetçi gelecektir. O zaman kim o
hidayetçiye tâbî olursa, artık onların üzerine bir korku yoktur ve
onlar mahzun da olmayacaklar"

Kimdir bu hidâyetçiler? Bu hidâyetçiler, insanları Allah'ın emriyle
Allah'a ulaştırmaya (Hidâyet etmeye) yetkili kılınanlardır. Bunların
bir kısmı peygamberler bir kısmı da Rabbimizin adına, RESÛL, İMAM,
MÜRŞİD, SULTAN ve HİDAYETÇİ dediği vazifelilerdir. Bunlar hem
peygamberler zamanında hem de peygamberlerin olmadığı devirlerde
yaşayan ve görevleri kıyamete kadar devam edecek olan önderlerdir.


7-1- PEYGAMBER OLAN VE PEYGAMBER OLMAYAN, ALLAH'A ULAŞTIRAN İMAMLAR
Peygamberlerin Allah'a ulaştıran (Hidâyet eden) İMAMLAR olduğunu
Enbiya Sûresi'nin 72 ve 73. âyet-i kerîmelerinde görmekteyiz.

21/ ENBİYA-72: Ve vehebnâ lehü ishâak ve ya'kuûbe nâfile ve küllen
ce'alnâ sâlihiyn.
İbrâhîme, İshak ve istemeksizin Yakub'u ihsan ettik. Onların hepsini
salihlerden kıldık.
21/ ENBİYA-73: Ve ce'alnâhüm eimmeten yehdûne biemrinâ ve evhaynâ
ileyhim fi'lelhayrâti ve ikaâmessalâti ve iytâezzekât ve kânû lenâ
âbidiyn.
Ve Biz onları emrimizle hidayete erdiren (ruhlarını Allah'a
ulaştıran) imamlar kıldık. Onlara hayırlar işlemeyi, namazı kılmayı
ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar bize kul oldular.

Görülüyor ki söz konusu imamlar peygamberlerdir. Peygamberlerin
dışındaki huzur namazının imamları için de Secde Sûresi'nin 24. âyet-
i kerîmesinde şöyle buyrulmaktadır.

32/ SECDE-24 : Ve ce'alnâ minhüm eimmeten yehdûne biemrinâ lemmâ
saberû ve kânû biâyâtinâ yûkınûn.
Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle
insanları hidâyete erdirsinler (Allah'a insanların ruhlarını
ulaştırsınlar) diye, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize (Allah'ın
âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.

Âyet-i kerîmelerin metni birbirine çok benzemektedir. Ama Secde-24 de
Allah'ın âyetlerine sabırla uzun çalışmalardan sonra yakîn hasıl
edebilen Mürşidlerden bahsedilmektedir. Allah'dan aldıkları vahiyle
başkalarının bilmediklerini biliyor (Enbiya-7) ve Kur'ân-ı Kerim'in
müteşabih âyetlerini tezekkür edebiliyorlar (Al-i İmran-7) Bu sebeple
Kur'ân-ı Kerim âyetlerine yakîn olma vasfını taşıyorlar.

21/ ENBİYA-7 : Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhiy ileyhim
fes'elû ehlezzikri in küntüm lâ ta'lemûn.
Senden önce sadece kendilerine vahyettiğimiz erkekler gönderdik
(vazifeli kıldık). Bilmiyorsanız zikir ehline (daimî zikrin
sahiplerine, ulûl'elbab'a) sorun.
3/ÂL-İ İMRAN-7 : Hüvellezî enzele aleykel kitâbe minhü âyâtün
muhkemâtün hünne ümmül kitâbi ve uharu müteşâbihât. Fe emmellezine fî
kulûbihim zeygun feyettebi'ûne mâ teşâbehe minhübtigâel fitneti
vebtigâe te'vîlihi, ve mâ ya'lemü te'vîlehü illâllahü, verrâsihûne
fîl'ılmi yekûlüne âmenna bihi, küllün min ındi rabbinâ, ve mâ
yezzekkeru illa ülülelbâbi
O (Allah) ki; Kitab'ı sana O indirdi. O'nda bir kısmı muhkem (manâsı
açık, yorum götürmez, şüphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar (Levh-
i Mahfuz'daki) Ümmülkitapta (yer alan açık ve kesin âyetler)dir.
Diğerleri ise müteşâbih (manâsı kapalı, açıklama isteyen) âyetlerdir.
Kalplerinde eğrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çıkarmak ve
(kendi yararına uygun) teviylde (yorumda) bulunmak istedikleri için o
(Kitab'ın) müteşabih olan kısmına uyarlar. Halbuki onların teviylini,
kimse bilmez ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olan RASİHUN
(rüsuh sahipleri) ise derler ki; "O'na îmân ettik, hepsi de Rabb'imiz
katından (indirilme) dir." Bunu kimse tezekkür edemez, ancak
ulûl'elbâb tezekkür edebilir.
 
Üst Alt