Siyer kitapları, Peygamberler tarihi ile alakalı güzel anektodlar ve hisseli kıssalarla doludur. Eğer okumaya başlarsanız, bir çırpıda çoğu kez sabah etmiş bulursunuz kendinizi.
Bilindiği gibi Firavun, insanlık tarihinin en azgın ve merhametsiz simalarından biridir. Devir Hz. Musa (a.s) devri. Firavun, Hakk'ın emri ile, saltanatını yer ile bir edecek Peygamberi, tüm azgın planlarına rağmen bizzat kendi saltanat sarayında ağırlatıyor
Bir gün Firavun ile Hz.Musa (a.s) arasında şöyle bir diyalog geçer.
- Ya Musa, senin Rabb'in Gafur'dur, Rahim'dir diyorsun, af ve mağfiretinin sınırı yoktur, peki, söyle O'na, dua et de, beni de affetsin...
Bunun üzerine Hz. Musa (as) Hakk Taalaya dua eder, Firavun'un af talebini arz eder.
Allah (cc) bu talebe Cebrail (as) aracılığı ile şöyle buyurur.
" Ya Musa, hadi Firavun'u affedelim ama ya O'nun azdırdıklarını ne yapacağız?"
Tarih boyunca Firavun'lar, Nemrut'lar bitmedi ve bitmeyecek. Bizler ve torunlarımız bunların türlü versiyonları ile hep karşı karşıya kalacaktır.
Allah Zül Celal Hazretlerinin af ve mağfiretinin, azabını geçtiği türlü dini kaynaklarla sabittir. Ancak, Firavun cinsi insanlara bu af ve mağfiretin nasıl değebileceği gerçekten de müphemdir. Kulun, hayatı boyunca şaşkınlıklar, hatalar, günahlar, nefse zulmetler ve amelsizce aylaklıklar içinde olması ile Firavunvari, Nemrutvari haller taşıması tabii ki farklıdır.
Geçmişin Firavunlarını bu gün bulmak artık neredeyse imkansızdır. Aynı hal içinde bir Firavun mum ile aransa da bulunmaz zahir. Ama Firavun'un yaptığına mukabil haller içinde binlerce Firavun her gün bizlerle beraber...
O ki, Hakk'ı bile bile, Rab'lık ve üstünlük davasına düşmüş, kulluğunu unutup, inkar etmiş ve Allah'ın Dinine, Kitabına, Rasülüne savaş açmıştı. Şimdi çevrenize dikkatlice bakın. Kur'an ın emirlerini bir hiç gibi görenlere ve bunu dikta edenlere, Peygamber Efendimiz (sav) ı, bir ulak mesabesinde görüp, hiç bir haline uymak bir yana, reddedenleri, uymayın diyenleri, din, iman, amel sözlerini duyunca şeytan görmüşe dönenleri ve engelleyenleri Allah Zülcelal Hazretleri merhametiyle yargılasın da, ya onların azdırdıkları, kandırdıkları ne olacak?!.
Bu zaviyeden değerlendirildiği zaman, günümüzde bu zulmete dur demeyen ve bu zulmet düzenine öyle veya böyle hizmet edenlerin maruzatları ne kadar geçerli görülecektir, bilinmez. Bir yandan zulüm düzeninin zulmünü kınayıp bir yandan o zulmetten ekmek yemeğe devam edenler, mazeretlerini nasıl beyan edecekler? İşte bu yüzden, Allah (cc) dan rahmet istemeye biraz yüzümüzün kalması lazım, biraz...
Bilindiği gibi Firavun, insanlık tarihinin en azgın ve merhametsiz simalarından biridir. Devir Hz. Musa (a.s) devri. Firavun, Hakk'ın emri ile, saltanatını yer ile bir edecek Peygamberi, tüm azgın planlarına rağmen bizzat kendi saltanat sarayında ağırlatıyor
Bir gün Firavun ile Hz.Musa (a.s) arasında şöyle bir diyalog geçer.
- Ya Musa, senin Rabb'in Gafur'dur, Rahim'dir diyorsun, af ve mağfiretinin sınırı yoktur, peki, söyle O'na, dua et de, beni de affetsin...
Bunun üzerine Hz. Musa (as) Hakk Taalaya dua eder, Firavun'un af talebini arz eder.
Allah (cc) bu talebe Cebrail (as) aracılığı ile şöyle buyurur.
" Ya Musa, hadi Firavun'u affedelim ama ya O'nun azdırdıklarını ne yapacağız?"
Tarih boyunca Firavun'lar, Nemrut'lar bitmedi ve bitmeyecek. Bizler ve torunlarımız bunların türlü versiyonları ile hep karşı karşıya kalacaktır.
Allah Zül Celal Hazretlerinin af ve mağfiretinin, azabını geçtiği türlü dini kaynaklarla sabittir. Ancak, Firavun cinsi insanlara bu af ve mağfiretin nasıl değebileceği gerçekten de müphemdir. Kulun, hayatı boyunca şaşkınlıklar, hatalar, günahlar, nefse zulmetler ve amelsizce aylaklıklar içinde olması ile Firavunvari, Nemrutvari haller taşıması tabii ki farklıdır.
Geçmişin Firavunlarını bu gün bulmak artık neredeyse imkansızdır. Aynı hal içinde bir Firavun mum ile aransa da bulunmaz zahir. Ama Firavun'un yaptığına mukabil haller içinde binlerce Firavun her gün bizlerle beraber...
O ki, Hakk'ı bile bile, Rab'lık ve üstünlük davasına düşmüş, kulluğunu unutup, inkar etmiş ve Allah'ın Dinine, Kitabına, Rasülüne savaş açmıştı. Şimdi çevrenize dikkatlice bakın. Kur'an ın emirlerini bir hiç gibi görenlere ve bunu dikta edenlere, Peygamber Efendimiz (sav) ı, bir ulak mesabesinde görüp, hiç bir haline uymak bir yana, reddedenleri, uymayın diyenleri, din, iman, amel sözlerini duyunca şeytan görmüşe dönenleri ve engelleyenleri Allah Zülcelal Hazretleri merhametiyle yargılasın da, ya onların azdırdıkları, kandırdıkları ne olacak?!.
Bu zaviyeden değerlendirildiği zaman, günümüzde bu zulmete dur demeyen ve bu zulmet düzenine öyle veya böyle hizmet edenlerin maruzatları ne kadar geçerli görülecektir, bilinmez. Bir yandan zulüm düzeninin zulmünü kınayıp bir yandan o zulmetten ekmek yemeğe devam edenler, mazeretlerini nasıl beyan edecekler? İşte bu yüzden, Allah (cc) dan rahmet istemeye biraz yüzümüzün kalması lazım, biraz...
Son düzenleme: