Filler çok geniş vadilerde yasasalar bile her gün kullandıkları yoldan gidip gelirlermiş. Fil avcıları da fillerin geçeceği yolu derince kazarlar üzerini ince bir tabakayla örterler ve en önde yürüyen filin o kazılan çukura düşmesini sağlarlarmış. Fil avcıları siyah elbiseler içerisinde, yüzleri kapalı olarak gelir, çukurda çırpınan fili kırbaçla dövmeye başlarlarmış. Birkaç gün hiç yiyecek vermezlermiş. Birkaç gün sonra aynı avcılar, beyaz elbiseler içinde filin sevdiği yiyeceklerle gelirler ve filin karnını doyururlar ve hortumunu, yüzünü gözünü okşarlarmış. Avcılar, fili kendilerine alıştırdıktan sonra çukurun önünü kazarak fili oradan çıkarırlar ve filin hortumundan tutarak kendi fil damlarına götürürler ve ölünceye kadar fili işlerinde kullanırlarmış. Bu av hikayesi Türk milletini avlamak isteyen ve batının çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyen avcı insanları hatırlatıyor aslında. Önce insanımızı cehalet çukuruna düşürüyorlar. Bin türlü bahanelerle okumalarını engelliyorlar. Sonra cebindeki parasını pul ediyorlar, efendi iken köle, zenginken fakir, azizken zelil, şerefli iken hakir haline getiriyorlar sonra yeni yepyeni ve ak pak bir makyajla karşılarına geçip kurtarıcı rolünü üslenerek kafeslemeye çalışıyorlar.
Alıntıdır.
Alıntıdır.