fetih
New member
- Katılım
- 16 Şub 2007
- Mesajlar
- 1,994
- Tepkime puanı
- 355
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
Ey en Sevgili'den lütuf Sevgili!..
Dudaktan dökülen sözle, kalemden
süzülen satırların, sadra doğan
muhabbetle olan sıcak bağını hesaba katarak,
kelâmımın Senin katındaki aczi altında
ezilerek şunları diyebilirim ki;
Sen latîf olan Allah'ın, yerini kimsenin dolduramayacağı,
paha biçilmez bir lütfusun bize. Sen lütufların en yücesisin,
en güzelisin Sultânım! Bizi, Sen'in ümmetin olmakla
şereflendiren Allah Teâlâ'ya, yarattıkları adedince hamdolsun!..
Hazret-i Sevban kadar sevemesem de
Sen'i, muhabbetine tâlip, muhabbet duyduklarının
dostu olma yolunda tökezleye tökezleye gelmekteyim Sana doğru.
Ne acıdır ki, eskiden muhabbet sadırlardan satırlara
nakşedilirken, şimdilerde satırlardan sadırlara terfî
etmeyi bekliyor.
Gönlün muhabbetinle hemhâl olması ise;
ancak muhabbetinin hakkını verip mübârek ahlâkınla ahlâklanmaktan geçiyor.
Zâtının aşkıyla yanıp tutuşan ve lütfuna
nâil olan şâir Nâbî kadar dökemesem de
muhabbetimi satırlara, sadrım Sen'in
aşkının nûrunu dağıtıyor tüm varlığıma.
Hasretin gözlerimden döküldüğünde,
gözyaşlarımı Fuzûlî'nin gönül testisiyle
Sana göndermekten başka bir şey gelmiyor elimden,
Efendim.
Endülüs'ten Bağdat'a gelip, evinin çevresi
karantinaya alınmış hocasının kapı aralığından
mübarek hadîs-i şeriflerini öğrenmek için dilenci kılığına giren,
aşkına bürünmüş Bâkî bin Mahlet'i duyduktan sonra,
Cumâ'ları Sana salât ü selam getirenlerin yüzlerini bizzat gördüğün haberiyle sarsılıp utanıyorum.
Ey kalplerin tabîbi!..
Şahsınızda, Sizi Yaratan'ın Zâtına -celle celâlühu- hürmet gösterip, mübârek hadîs-i şeriflerinizi nakletmek için, bulunduğu mekânda en yüksek yere çıkmayı, edebin bir gereği olarak
gören bir ecdâda sahipken, bu güzel fazîletlerin kalıntılarıyla diri tutmaya çalıştığımız mâneviyâtımızın tekrar yeşermesi için ne
olur bize duâ edin! Bizlerin "az"lardan, müjdelediğin
"garip"lerden,
"mukarrebûn"dan olmamız için şefaatini lütfet.
Kutlu müjdene nâil olmak için ömrünün son
demlerinde İstanbul'un İslambol diye anılmasına
vesîle olan fethe ilk adımı atanlardan Ebû Eyyûb el-Ensarî gibi
İstanbul'u mânevî açıdan yeniden fethetmemiz,
tekrar ümmet bilincini, İslâm kardeşliğini kazanmamız
için kerem edip, sünnetinle yol göster bizlere!..
Muhabbete en çok lâyık olan beşer Sen'sin.
Senin sevgini, başta kendi gönlümüzde ve
tüm insanlığın gönlünde, İslâm'a hizmetçi olarak diri tutmamız için,
Sana Habîbim! diyen Vedûd olan Allah'tan
yardım diliyoruz.
Çünkü Sen'i lâyıkıyla sevmek,
Sana "Sevgilim" diye hitâb eden Rabbimizi de lâyıkıyla sevebilmeye bir vesîledir diye ümid ediyoruz.
Sultanım, bizi cürmümüze rağmen sev, sevdiklerine sevdir ve şefaatinle sevindir ki; bizden daha bahtiyarı olmasın dâreynde!
Hiçliğinin dahî idrâkine varamamış bu âciz Meryem, Senin yaratılışının en önemli harcı olan muhabbetle, gönülden gönüle Sana �âdetâ- lehimlenmek ister! Şefaatinle ferahnâk etmezsen eğer, hâlimiz nice olur Efendim!
Yâ Raûf! Ne mutlu Sen'in kalbine düşene, ne mutlu kalbine Sen düşene!!!
Ne olur bizlere şefaat eyle!
Sultanım!..* * *
Canımı, cânân eğer isterse minnet cânıma
Can nedir kim, ânı kurban etmeyem cânânıma
* * *
Sultanım, Seni sevdikçe daha çok tanıyor,
Tanıdıkça daha çok seviyorum
HİKAYE diyenler olsa da ''ANAM BABAM SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH''
Dudaktan dökülen sözle, kalemden
süzülen satırların, sadra doğan
muhabbetle olan sıcak bağını hesaba katarak,
kelâmımın Senin katındaki aczi altında
ezilerek şunları diyebilirim ki;
Sen latîf olan Allah'ın, yerini kimsenin dolduramayacağı,
paha biçilmez bir lütfusun bize. Sen lütufların en yücesisin,
en güzelisin Sultânım! Bizi, Sen'in ümmetin olmakla
şereflendiren Allah Teâlâ'ya, yarattıkları adedince hamdolsun!..
Hazret-i Sevban kadar sevemesem de
Sen'i, muhabbetine tâlip, muhabbet duyduklarının
dostu olma yolunda tökezleye tökezleye gelmekteyim Sana doğru.
Ne acıdır ki, eskiden muhabbet sadırlardan satırlara
nakşedilirken, şimdilerde satırlardan sadırlara terfî
etmeyi bekliyor.
Gönlün muhabbetinle hemhâl olması ise;
ancak muhabbetinin hakkını verip mübârek ahlâkınla ahlâklanmaktan geçiyor.
Zâtının aşkıyla yanıp tutuşan ve lütfuna
nâil olan şâir Nâbî kadar dökemesem de
muhabbetimi satırlara, sadrım Sen'in
aşkının nûrunu dağıtıyor tüm varlığıma.
Hasretin gözlerimden döküldüğünde,
gözyaşlarımı Fuzûlî'nin gönül testisiyle
Sana göndermekten başka bir şey gelmiyor elimden,
Efendim.
Endülüs'ten Bağdat'a gelip, evinin çevresi
karantinaya alınmış hocasının kapı aralığından
mübarek hadîs-i şeriflerini öğrenmek için dilenci kılığına giren,
aşkına bürünmüş Bâkî bin Mahlet'i duyduktan sonra,
Cumâ'ları Sana salât ü selam getirenlerin yüzlerini bizzat gördüğün haberiyle sarsılıp utanıyorum.
Ey kalplerin tabîbi!..
Şahsınızda, Sizi Yaratan'ın Zâtına -celle celâlühu- hürmet gösterip, mübârek hadîs-i şeriflerinizi nakletmek için, bulunduğu mekânda en yüksek yere çıkmayı, edebin bir gereği olarak
gören bir ecdâda sahipken, bu güzel fazîletlerin kalıntılarıyla diri tutmaya çalıştığımız mâneviyâtımızın tekrar yeşermesi için ne
olur bize duâ edin! Bizlerin "az"lardan, müjdelediğin
"garip"lerden,
"mukarrebûn"dan olmamız için şefaatini lütfet.
Kutlu müjdene nâil olmak için ömrünün son
demlerinde İstanbul'un İslambol diye anılmasına
vesîle olan fethe ilk adımı atanlardan Ebû Eyyûb el-Ensarî gibi
İstanbul'u mânevî açıdan yeniden fethetmemiz,
tekrar ümmet bilincini, İslâm kardeşliğini kazanmamız
için kerem edip, sünnetinle yol göster bizlere!..
Muhabbete en çok lâyık olan beşer Sen'sin.
Senin sevgini, başta kendi gönlümüzde ve
tüm insanlığın gönlünde, İslâm'a hizmetçi olarak diri tutmamız için,
Sana Habîbim! diyen Vedûd olan Allah'tan
yardım diliyoruz.
Çünkü Sen'i lâyıkıyla sevmek,
Sana "Sevgilim" diye hitâb eden Rabbimizi de lâyıkıyla sevebilmeye bir vesîledir diye ümid ediyoruz.
Sultanım, bizi cürmümüze rağmen sev, sevdiklerine sevdir ve şefaatinle sevindir ki; bizden daha bahtiyarı olmasın dâreynde!
Hiçliğinin dahî idrâkine varamamış bu âciz Meryem, Senin yaratılışının en önemli harcı olan muhabbetle, gönülden gönüle Sana �âdetâ- lehimlenmek ister! Şefaatinle ferahnâk etmezsen eğer, hâlimiz nice olur Efendim!
Yâ Raûf! Ne mutlu Sen'in kalbine düşene, ne mutlu kalbine Sen düşene!!!
Ne olur bizlere şefaat eyle!
Sultanım!..* * *
Canımı, cânân eğer isterse minnet cânıma
Can nedir kim, ânı kurban etmeyem cânânıma
* * *
Sultanım, Seni sevdikçe daha çok tanıyor,
Tanıdıkça daha çok seviyorum
HİKAYE diyenler olsa da ''ANAM BABAM SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH''