hasan demir
New member
- Katılım
- 6 Ara 2006
- Mesajlar
- 92
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 0
- Yaş
- 72
Edip Yüksel'in felsefi olarak çöküşü (?)
Ceviz Kabuğu programını izleyenlerin merakla takip ettikleri bir isim var: Edip Yüksel!
Edip Yüksel, açıklamaları ile Türkiye'yi ekran başına bağlıyor. O lafını esirgemiyor, düşüncesini saklamıyor, canlı yayında kalkıp tuvalete gidiyor, göster deyince nasıl namaz kıldığını canlı yayında gösterip, iki rekat namaz kılıyor. Diğer din uzmanlarından ayrılan en büyük farkı, 'Kur'an'dan başka hiçbir kaynağı kabul etmemesi.'
Bu arada, Edip Yüksel'i tanıtmak değil, onu tanıyanların bilgilerine katkıda bulunmak istiyorum.
Programlarımızdan sonra -gerçekten- çok sayıda mesaj geldi. Faks ve e-posta ile gelen övgü ve eleştirilere girmeden bir noktayı mutlaka belirtmeliyim.
'Edip Yüksel'in karşısına din konusunda kimse çıkamıyor!..'
Bu bir gerçek... Karşısına çıkamayanlar bunu kabul etmiyor, çeşitli bahaneler buluyorlar. Oysa, yaptığım araştırmalar çok önceki yıllarda da bu 'gerçeğin' geçerli olduğunu gösteriyor.
Karşısına çıkanlar da Edip Yüksel'e 'doğru yanıt' veremiyorlar...
'KÖPEK BALIĞI İLE KAPLANIN KAVGASI'
Bana gelen tepkiler içinde iki tanesi yukarıdaki soruna yanıt veriyor. İstanbul'dan yazan Gökhan Yazar'ın tespitlerine -kısaltarak- bakalım:
İki düşünce akımı İslam tarihine damgasını vurmuştur. Birincisi 'nakl” ilimciler'dir. Bu ekolün uygulayıcıları dini sorunları çözmeyi hadisler ve sünnet ışığında yapmaktadırlar. E.Yüksel'in karşısına çıkanlar bu gruptandır.
İkinci akım ise 'akl” ilimciler'dir. Bunun uygulayıcıları ise ayetleri yorumlarken akla ve mantığa, daha sonra hadis ve sünnete başvurmaktadır. E.Yüksel ise bu gruptandır.
Dolayısıyle Edip Yüksel ve rakiplerinin fikr” münakaşa zemininde daha baştan farklılıklar vardır. Olay bir yerde köpekbalığı ile kaplanın kavgasına benzemektedir. Biri suda, diğeri karada üstündür.
Esas olarak Kur'an'ın tavsiye ettiği yorum şekli, ikinci akımdır. Bu iki ekolün arasındaki kavga tarih boyunca çok şiddetli olmuştur. Dikkat ederseniz akl” ilim grubundan Yaşar Nuri Bey'e de şiddetli mukabelede bulunulmaktadır. Ancak onun alanında Edip Yüksel'inki gibi mürted damgası bulunmadığından kendisine ihtiyatlı yaklaşılmaktadır.
Bu arada Edip Yüksel'e de bazı sorularım olacaktır.
1- Kur'an ayetlerini 19 şablonu ile yorumlama şart mıdır? Allah'ın kendisi için dahi herhangi bir matematiksel şablonla ispat yoluna gidilemez iken, O'nun kelamı olan Kur'an için böyle bir yol şart mıdır?
2- E.Yüksel, 'Bu kitaptaki ayetlerin bir kısmı muhkem, bir kısmı müteşabihtir. İmanı zayıf olanlar müteşabih ayetlere saplanır kalırlar' mealindeki ayeti bilmekte midir? Tevbe Suresi'nin son iki ayetinin (EY'in sonradan eklendiğini iddia ettiği ayetler.-HC) müteşabih olabileceğini düşünmüş müdür?
'EDİP YÜKSEL BU İMTİHANI KAYBEDİYOR'
Kayseri'den Özkan Basat adlı izleyicimizin belirlemeleri de çok ilginç:
Programınıza katılan dinadamlarının felsefe ve mantık formasyonuna sahip olmadıkları aşikardı. Edip Yüksel'in karşısına iki tane din uzmanı değil de, bir tane felsefe öğrencisi çıkarsaydınız daha güzel olurdu. Edip Yüksel'in sorularının cevapları kendi içinde zaten saklıydı.
Din, görünmeyene inanmaktır, mükafatı ise görünmeyeni görmektir.
Edip Yüksel'in yaklaşımının uzantısı, Kar'an'ın da o kadar güvenilir olmadığıdır. Zira Kur'an peygamberden sonra yazılı hale getirilmiştir. Dolayısıyle 'Sizi Kur'an'a çağırıyorum' diyen Edip Yüksel, aslında insanları temel referans değerlerini çürütmeye yani Kur'an'ın güvenilirliğini yok etmeye çağırmaktadır. Bunu kasıtlı yaptığını da sanmıyorum, sadece çok heyecanlı, zekası kadar egosu da vasatın üzerinde olduğundandır belki de...
Edip Yüksel felsefe biliyorsa, sosyoloji biliyorsa paradigma kavramını da bilir. Paradigma birbiriyle uyumlu kabullerden (sayıltılardan, naslardan, dogmalardan) oluşur. Kabullerin sorgulanması teknik olarak mümkün değildir. Kabuller öznel olarak 'kabul' edilir veya 'red' edilir. Ancak paradigmanın uyumu 'sorgulanabilir.' 0 ve 1'i kabul etmeden matematik üzerine tartışamayacağımız gibi; dinin temelini oluşturan birtakım dogmalar üzerinde mutabakat sağlamadan dinin içsel tutarlılığını tartışmak absürd olur.
Kur'an'da aklı kullanma yönünde birçok emir ve tavsiyeler vardır. Ancak Kur'an'da akla tapılması emredilmiyor. Aklı kullanmak başka akılperestlik başka şeydir. Bilimden yararlanmak başka, bilimperestlik başka şeydir.
Edip Yüksel bilime tapmaktadır.
19 Mucizesine inanıyorum. Allah Kur'an'a 19 kuralını yerleştirmiş ama bir yerde ise bunu yapmamıştır. Bence Allah ilerki bir tarihte (bugün) 'İnsanlar bir tercih yapmak zorunda kaldıklarında Kur'an'ı mı (vahyi), yoksa istatistik” korelasyon hesaplarını, matematiği kısacası Bilimsel Bilgiyi mi 'mutlak değişmez' kabul edecektir?' biçiminde insanlmarı imtihan ediyor.
Edip Yüksel ve takipçileri benim inancıma göre bu imtihanı kaybediyorlar.
Ceviz Kabuğu programını izleyenlerin merakla takip ettikleri bir isim var: Edip Yüksel!
Edip Yüksel, açıklamaları ile Türkiye'yi ekran başına bağlıyor. O lafını esirgemiyor, düşüncesini saklamıyor, canlı yayında kalkıp tuvalete gidiyor, göster deyince nasıl namaz kıldığını canlı yayında gösterip, iki rekat namaz kılıyor. Diğer din uzmanlarından ayrılan en büyük farkı, 'Kur'an'dan başka hiçbir kaynağı kabul etmemesi.'
Bu arada, Edip Yüksel'i tanıtmak değil, onu tanıyanların bilgilerine katkıda bulunmak istiyorum.
Programlarımızdan sonra -gerçekten- çok sayıda mesaj geldi. Faks ve e-posta ile gelen övgü ve eleştirilere girmeden bir noktayı mutlaka belirtmeliyim.
'Edip Yüksel'in karşısına din konusunda kimse çıkamıyor!..'
Bu bir gerçek... Karşısına çıkamayanlar bunu kabul etmiyor, çeşitli bahaneler buluyorlar. Oysa, yaptığım araştırmalar çok önceki yıllarda da bu 'gerçeğin' geçerli olduğunu gösteriyor.
Karşısına çıkanlar da Edip Yüksel'e 'doğru yanıt' veremiyorlar...
'KÖPEK BALIĞI İLE KAPLANIN KAVGASI'
Bana gelen tepkiler içinde iki tanesi yukarıdaki soruna yanıt veriyor. İstanbul'dan yazan Gökhan Yazar'ın tespitlerine -kısaltarak- bakalım:
İki düşünce akımı İslam tarihine damgasını vurmuştur. Birincisi 'nakl” ilimciler'dir. Bu ekolün uygulayıcıları dini sorunları çözmeyi hadisler ve sünnet ışığında yapmaktadırlar. E.Yüksel'in karşısına çıkanlar bu gruptandır.
İkinci akım ise 'akl” ilimciler'dir. Bunun uygulayıcıları ise ayetleri yorumlarken akla ve mantığa, daha sonra hadis ve sünnete başvurmaktadır. E.Yüksel ise bu gruptandır.
Dolayısıyle Edip Yüksel ve rakiplerinin fikr” münakaşa zemininde daha baştan farklılıklar vardır. Olay bir yerde köpekbalığı ile kaplanın kavgasına benzemektedir. Biri suda, diğeri karada üstündür.
Esas olarak Kur'an'ın tavsiye ettiği yorum şekli, ikinci akımdır. Bu iki ekolün arasındaki kavga tarih boyunca çok şiddetli olmuştur. Dikkat ederseniz akl” ilim grubundan Yaşar Nuri Bey'e de şiddetli mukabelede bulunulmaktadır. Ancak onun alanında Edip Yüksel'inki gibi mürted damgası bulunmadığından kendisine ihtiyatlı yaklaşılmaktadır.
Bu arada Edip Yüksel'e de bazı sorularım olacaktır.
1- Kur'an ayetlerini 19 şablonu ile yorumlama şart mıdır? Allah'ın kendisi için dahi herhangi bir matematiksel şablonla ispat yoluna gidilemez iken, O'nun kelamı olan Kur'an için böyle bir yol şart mıdır?
2- E.Yüksel, 'Bu kitaptaki ayetlerin bir kısmı muhkem, bir kısmı müteşabihtir. İmanı zayıf olanlar müteşabih ayetlere saplanır kalırlar' mealindeki ayeti bilmekte midir? Tevbe Suresi'nin son iki ayetinin (EY'in sonradan eklendiğini iddia ettiği ayetler.-HC) müteşabih olabileceğini düşünmüş müdür?
'EDİP YÜKSEL BU İMTİHANI KAYBEDİYOR'
Kayseri'den Özkan Basat adlı izleyicimizin belirlemeleri de çok ilginç:
Programınıza katılan dinadamlarının felsefe ve mantık formasyonuna sahip olmadıkları aşikardı. Edip Yüksel'in karşısına iki tane din uzmanı değil de, bir tane felsefe öğrencisi çıkarsaydınız daha güzel olurdu. Edip Yüksel'in sorularının cevapları kendi içinde zaten saklıydı.
Din, görünmeyene inanmaktır, mükafatı ise görünmeyeni görmektir.
Edip Yüksel'in yaklaşımının uzantısı, Kar'an'ın da o kadar güvenilir olmadığıdır. Zira Kur'an peygamberden sonra yazılı hale getirilmiştir. Dolayısıyle 'Sizi Kur'an'a çağırıyorum' diyen Edip Yüksel, aslında insanları temel referans değerlerini çürütmeye yani Kur'an'ın güvenilirliğini yok etmeye çağırmaktadır. Bunu kasıtlı yaptığını da sanmıyorum, sadece çok heyecanlı, zekası kadar egosu da vasatın üzerinde olduğundandır belki de...
Edip Yüksel felsefe biliyorsa, sosyoloji biliyorsa paradigma kavramını da bilir. Paradigma birbiriyle uyumlu kabullerden (sayıltılardan, naslardan, dogmalardan) oluşur. Kabullerin sorgulanması teknik olarak mümkün değildir. Kabuller öznel olarak 'kabul' edilir veya 'red' edilir. Ancak paradigmanın uyumu 'sorgulanabilir.' 0 ve 1'i kabul etmeden matematik üzerine tartışamayacağımız gibi; dinin temelini oluşturan birtakım dogmalar üzerinde mutabakat sağlamadan dinin içsel tutarlılığını tartışmak absürd olur.
Kur'an'da aklı kullanma yönünde birçok emir ve tavsiyeler vardır. Ancak Kur'an'da akla tapılması emredilmiyor. Aklı kullanmak başka akılperestlik başka şeydir. Bilimden yararlanmak başka, bilimperestlik başka şeydir.
Edip Yüksel bilime tapmaktadır.
19 Mucizesine inanıyorum. Allah Kur'an'a 19 kuralını yerleştirmiş ama bir yerde ise bunu yapmamıştır. Bence Allah ilerki bir tarihte (bugün) 'İnsanlar bir tercih yapmak zorunda kaldıklarında Kur'an'ı mı (vahyi), yoksa istatistik” korelasyon hesaplarını, matematiği kısacası Bilimsel Bilgiyi mi 'mutlak değişmez' kabul edecektir?' biçiminde insanlmarı imtihan ediyor.
Edip Yüksel ve takipçileri benim inancıma göre bu imtihanı kaybediyorlar.