[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]"Havarîler, on iki kişidir ve bunlar, Hz. İsa'ya ilk iman edenlerdir. İsa bunları çeşitli beldelere göndermişti. Batris ve Pavlis Roma'ya, Andiravs ve Matta, halkı insan yiyen arza, Bukas Babil'e, Filibs Kartaca'ya yani Afrika'ya, Yuhann, Ashab-ı Kehf'in kenti olan Efsus'a, iki Ya'kub Beyt-i Makdis'e, İbnü Büleymin Hicaz'a, Testemir Berber ülkesine ve havalisine gönderilmişti. Mamafih bu isimlerin bazılarında zabt cihetiyle zorluk vardır. Onun için esas bulunması gereken yerlerden araştırılsın." Hakikatte Senpol dahi denilen Pavlis, Havarîler'den değildir. Sonradan onlara katılmış, mektubları ve risaleleri Ahd-i Cedîd'in "a'mâl-i Rusül" (elçilerin işleri) kısmına sokulmuştur. Bu zat hrıistiyanlıkta sünnet olmayı kaldırmış ve bir takım değişiklikler yapmıştır. Sonra İbnü Büleymin ile Testemir isimleri özellikle araştırılmalıdır. Matta İncili'nin onuncu bâbında şöyle denilmiştir: "Ve on iki şakirdini (öğrencisini) yanına çağırıp temiz olmayan ruhlar üzerine onları göndermeğe ve her marazı her hastalığı def etmeye onlara kudret verdi. O gönderilen on ikilerin isimleri şunlardır: Batris adı verilen Şem'un ile kardeşi Endravs, zibidi oğlu Ya'kub ile kardeşi Yuhanna, Filbs ve Bertolmavs Toma ve Gümrükcü Matta, Halfi oğlu Ya'kub ve Tedavs lakablı Lebaüs, Fanvi Şem'un ve onu ele veren İsharyoti Yehuda. İsa bu on ikileri gönderip onlara tenbih ederek dedi ki: "Tâifelerin yoluna gitmeyiniz ve Samiriler'in bir şehrine girmeyiniz. Bundan ise, beyt-i İsrail'in zâyi olmuş koyunlarına varınız ve gittiğinizde "Melekûtu's-Semâvat (göklerin saltanatı) yaklaşmıştır." diye va'z ediniz. Hastalara şifa veriniz. Cüzzamlıları temizleyiniz. Cinleri çıkarınız. Bedava aldığınızı bedava veriniz. Kemerlerinizde ne altın ne gümüş, ne bakır ve yol için ne dağarcık, ne entari, ne ayakkabı ve ne de asâ tedârik etmeyiniz. Zira işçi kendi yiyeceğine layıktır. Ve hangi şehre veya köye giderseniz orada kimin layık olduğunu sorup ayrılıncaya kadar orada kalınız. Ve hâneye girdiğinizde ona selam veriniz. Ve eğer o hâne buna layık ise selamınız onun üzerine gelsin ve eğer layık değilse selamınız size geri dönsün. Ve sizi her kim kabul etmeyip sözlerinizi dinlemezse o haneden yahut o şehirden çıktığınızda ayaklarınızın tozunu silkiniz. Hakikaten size derim ki, ceza gününde Sedum ve Gamure diyarının hali o şehrin halinden ehven olur. İşte ben sizi koyunlar gibi kurtlar arasına gönderiyorum. İmdi yılanlar gibi akıllı ve güvercinler gibi sade-dil olunuz. Lakin insanlardan sakınınız. Zira sizi millet meclislerine teslim edip sinagoglarda dövecekler, hem de benim için onlara ve tâifelere şehadet olmak üzere hakimler ve krallar huzuruna götürüleceksiniz. İmdi sizi teslim ettikleri zaman nasıl ve ne söyleyeyim diye endişe etmeyiniz. Çünkü ne söyleyeceğiniz size o saatte verilecektir. Zira söyleyenler siz değilsiniz, sizde söyleyen Pederinizin ruhudur. Ve kardeş kardeşi ve baba evladı ölüme teslim edecek ve evlad ana babanın aleyhine kalkışıp onları öldürecekler ve ismim için herkes tarafından buğzedileceksiniz. Lakin kim sonuna kadar tahammül ederse o kurtulacaktır. Ve size bir şehirde düşmanlık ettikleri zaman diğerine kaçınız. Zira hakikaten size derim ki, insanoğlu gelinceye kadar İsrail şehirlerinin devrini tamamlamayacaksınız. Öğrenci öğretmenine ve kul efendisine üstün değildir. Öğrenciye öğretmeni gibi, kula efendisi gibi olmak kifayet eder. Hane sahibine balezbul dedikleri halde onun hanesi halkına ne kadar ziyade diyecekler. İmdi onlardan korkmayınız. Zira keşfedilmeyecek ve bilinmeyecek gizli bir şey yoktur. Size karanlıkta dediğimi aydınlıkta söyleyiniz. Ve kulağınıza söyleneni damlar üzerinde ilân ediniz ve canı öldürmeye kâdir olmayıp cesedi öldürenlerden korkmayınız. Lâkin hem canı hem cesedi cehennemde helak etmeye kâdir olandan korkunuz."[/FONT]