EBÛ HANİFE'YE HADİS KONUSUNDA HADİSÇİLER TARAFINDAN YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER
Ahad haber konusunda fakihler, muhadddisler ve kelamcılar arasında farklı görüşler mevcuttur. İbn Teymiyye'nin haber-i vahidi kabul ettiğini söylediği alimler arasında da farlı görüşler mevcuttur. Ehl-i Rey ekolünün öncülerinden Ebu Hanife, haber-i vahidin kesin bilgi ifade etmediği görüşündedir.
Ebu Hanife, haber-i vahid olan hadisleri metin açısından tenkit etmesi ve bir kısmını reddetmesi nedeniyle Ehl-i Hadis mektebinin amansız saldırılarına uğramıştır. Hadise karşı Ebu Hanife'den daha cüretli birisini görmedik diyen nakilciler, onun iki yüz hadise muhalif fetvalar verdiğinden bahsetmişlerdir.
Ehl-i hadis ekolünün Ebu Hanife'ye yönelttiği bazı eleştiriler şunlardır:
* İmam Ahmed'in: "Allah bu zatı hadis için yaratmıştır."diyerek hadis ilmindeki ehliyetini takdir ettiği meşhur muhaddislerden Ahmet b. Mehdi: "Ebu
Hanife, ilim nedir, bilmezdi. Dalalete düşürdüğü insanların vebali yarın kıyamet günü sırtına sarılacaktır. Hak bile olsa müslümanların tutundukları dini bağları, teker teker söküp atan Ebu Hanife'nin re'yini ve görüşlerini kabul etmeyiniz.
* Evzai: "...onu itham etmemizin sebebi, kendisine hadis getirildiği halde, onu bırakıp başka türlü hüküm vermesidir.(19)
* İbn Teymiyye'nin kaynakları ara sında önemli bir yere sahip olan İmam Buhari, Ehl-i Reyin reisi olan Ebu Hanife'yi zayıf bir hadis ravisi olarak görüyor, kendisini metruk sayıyor. Ve "halktan biridir"diyordu. Ne Buhari, ne de Müslim'de Ebu Hanife'den tek bir hadis rivayet edilmemiş olması bile ehl-i hadis ile ehl-i rey arasındaki geçimsizliğin ve uyuşmazlığın derecesi hakkında bize fikir verebilir.'(20)
* Hadis ve Hicaz fıkıh hareketinin başında bulunan İmam Malik şöyle demiştir: Ebu Hanife fitnesi, İblis fitnesinden daha zararlıdır. (21)
* İmam Ahmet: "Ebu Hanife'nin re'yi de hadisi de zayıftır.' (22)
* Süfyan es-Sevri, Ebu Hanife'nin vefat haberini alınca, derin bir memnuniyet duymuş ve: " Elhamdülillah, Allah'a şükürler olsun. Birçok insanın belaya düşmesine sebep olan kişiden bizi afiyette kıldı."(23)
Hadisleri mutlak nass olarak gören İbn Teymiyye ve yukarıda bahsettiğimiz ehl-i rey ekolünün öncülerinden Ebu Hanife arasındaki fark şudur: Ebu Hanife sünnet ve hadisi birbirinden ayırır ve her hadisi sünnet olarak telakki etmez. Oysa İbn Teymiyye ve ehl-i hadis bir konu hakkında sağlam senede sahip bir hadis bulduklarında bunu mutlak nass yani sünnet olarak telakki eder ve o hadisle amel etme cihetine giderler.
Ebu Hanife ise hadisleri sadece isnad zinciri açısından ele almaz. Aynı zamanda hadislerin metinlerini de gözönünde bulundurur. Böylece o, metnin Kur'an'ın muhkem naslarına karşı çelişkide olup olmadığına daha çok önem verir. Bu noktada o, sahabeden Peygamberimizin eşi Hz. Aişe'nin yolunu izler.
Bundan dolayıdır ki, Ebu Hanife kendisine sunulan iki yüz hadisi kabul etmemiş veya onların hilafına kendi re'yi ile hüküm vermiştir.(24) Bu özelliği ile o; Ebu Hureyre'yi, yanlış ve eksik rivayet ettiği için tenkid ve zemmeden Hz. Aişe ile ortak görüşe sahiptir.
Kanaatimizce İbn Teymiyye ve ehl-i hadisin sünnet konusundaki yaklaşımı İslam düşüncesinin re'y yani akletme konusundaki özgür ve esnek bakış açısını daraltmıştır. Daha sonra Selefiyye hareketi adını alacak bu ekol, çok sert ve kesin bir dille kendi saflarında yer almayan müslümanları 'tekfir' etme cihetine kadar gitmişlerdir.
Peygamber (s)'in sünneti olarak gördükleri zayıf, sahih, garip vb.birçok hadisi dinde uyulması zorunlu kurallar bütünü olarak görmüşler ve hemen her konuda helal, haram, bid'at gibi terimlerle Allah'ın hududuna müdahele etmişlerdir.
Şurası unutulmamalıdır ki, vakıa olarak Kur'an'ı belirleyen sünnet, hadis veyahut icma ve kıyas değildir. Bizatihi belirleyici konumda olan, sünneti belirleyen ve yönlendiren Kur'an'dır. Din ile ilgili bütün belirlemelerin kaynağı, Rabbimizin Hz. Muhammed'e vahyettiği ve günümüze mütevatir bir yolla gelen, korunmuş olan Kur'an'dır. (25)
Notlar:
16. Yunus V. Yavuz, İctihad Felsefesi, s.86, işaret Yay., istanbul/1993.
17. Süleyman Uludağ, İslam Düşüncesi nin Özellikleri, s. 98, Dergah Yay.,İst./1979.
18. A. g. e., s. 57.
l9. Ibn Kuteybe, Hadis Müdafaası, s. 125, Kayıhan Yay., İsl.71989. 2, Baskı.
20. Uludağ, a. g. o., s. 58.
21. A. g. e., s. 99.
22. A. g. e., s. 99.
23. A. g. e., s. 99.
24. A. g. e., s. 98.
25. Hamza Türkmen. "Hz. Muhahammed'in Sünnetini Doğru Anlayabiliyor muyuz", Hak Söz, Sayı: 20. s. .5.
Ayrıca bkz.:
• İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, (Bombay,!983), XEV. 148-282 (Kitabu'r-Radd âlâ Ebî Hanife).
• Hilmi Merttürkmen, Buhari'nin Ebu Hanife 'ye İtirazları ve Aralarındaki İhtilaflar. (Basılmamış doktora tezi, A.Ü. İslamî İlimler Fakültesi, Erzurum).
• Muhammed Gazali, Fatihlere ve Muhaddislere Göre Nebevi Sünnet. İslami Araştırmalar Yayınları.
• , Hz. Aişe'nin Hadis Tenkidçiliği (A.Ü.İ.F. dergisi, c.XK. Ankara,!973).
• Muhammed Avvâme, İmamların Fıkhi İhtilaflarında Hadislerin Rolü, (2.bsk.. Ist.,l988).
• Doç. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Sünnet, Fecr Yayınlan,
Ahad haber konusunda fakihler, muhadddisler ve kelamcılar arasında farklı görüşler mevcuttur. İbn Teymiyye'nin haber-i vahidi kabul ettiğini söylediği alimler arasında da farlı görüşler mevcuttur. Ehl-i Rey ekolünün öncülerinden Ebu Hanife, haber-i vahidin kesin bilgi ifade etmediği görüşündedir.
Ebu Hanife, haber-i vahid olan hadisleri metin açısından tenkit etmesi ve bir kısmını reddetmesi nedeniyle Ehl-i Hadis mektebinin amansız saldırılarına uğramıştır. Hadise karşı Ebu Hanife'den daha cüretli birisini görmedik diyen nakilciler, onun iki yüz hadise muhalif fetvalar verdiğinden bahsetmişlerdir.
Ehl-i hadis ekolünün Ebu Hanife'ye yönelttiği bazı eleştiriler şunlardır:
* İmam Ahmed'in: "Allah bu zatı hadis için yaratmıştır."diyerek hadis ilmindeki ehliyetini takdir ettiği meşhur muhaddislerden Ahmet b. Mehdi: "Ebu
Hanife, ilim nedir, bilmezdi. Dalalete düşürdüğü insanların vebali yarın kıyamet günü sırtına sarılacaktır. Hak bile olsa müslümanların tutundukları dini bağları, teker teker söküp atan Ebu Hanife'nin re'yini ve görüşlerini kabul etmeyiniz.
* Evzai: "...onu itham etmemizin sebebi, kendisine hadis getirildiği halde, onu bırakıp başka türlü hüküm vermesidir.(19)
* İbn Teymiyye'nin kaynakları ara sında önemli bir yere sahip olan İmam Buhari, Ehl-i Reyin reisi olan Ebu Hanife'yi zayıf bir hadis ravisi olarak görüyor, kendisini metruk sayıyor. Ve "halktan biridir"diyordu. Ne Buhari, ne de Müslim'de Ebu Hanife'den tek bir hadis rivayet edilmemiş olması bile ehl-i hadis ile ehl-i rey arasındaki geçimsizliğin ve uyuşmazlığın derecesi hakkında bize fikir verebilir.'(20)
* Hadis ve Hicaz fıkıh hareketinin başında bulunan İmam Malik şöyle demiştir: Ebu Hanife fitnesi, İblis fitnesinden daha zararlıdır. (21)
* İmam Ahmet: "Ebu Hanife'nin re'yi de hadisi de zayıftır.' (22)
* Süfyan es-Sevri, Ebu Hanife'nin vefat haberini alınca, derin bir memnuniyet duymuş ve: " Elhamdülillah, Allah'a şükürler olsun. Birçok insanın belaya düşmesine sebep olan kişiden bizi afiyette kıldı."(23)
Hadisleri mutlak nass olarak gören İbn Teymiyye ve yukarıda bahsettiğimiz ehl-i rey ekolünün öncülerinden Ebu Hanife arasındaki fark şudur: Ebu Hanife sünnet ve hadisi birbirinden ayırır ve her hadisi sünnet olarak telakki etmez. Oysa İbn Teymiyye ve ehl-i hadis bir konu hakkında sağlam senede sahip bir hadis bulduklarında bunu mutlak nass yani sünnet olarak telakki eder ve o hadisle amel etme cihetine giderler.
Ebu Hanife ise hadisleri sadece isnad zinciri açısından ele almaz. Aynı zamanda hadislerin metinlerini de gözönünde bulundurur. Böylece o, metnin Kur'an'ın muhkem naslarına karşı çelişkide olup olmadığına daha çok önem verir. Bu noktada o, sahabeden Peygamberimizin eşi Hz. Aişe'nin yolunu izler.
Bundan dolayıdır ki, Ebu Hanife kendisine sunulan iki yüz hadisi kabul etmemiş veya onların hilafına kendi re'yi ile hüküm vermiştir.(24) Bu özelliği ile o; Ebu Hureyre'yi, yanlış ve eksik rivayet ettiği için tenkid ve zemmeden Hz. Aişe ile ortak görüşe sahiptir.
Kanaatimizce İbn Teymiyye ve ehl-i hadisin sünnet konusundaki yaklaşımı İslam düşüncesinin re'y yani akletme konusundaki özgür ve esnek bakış açısını daraltmıştır. Daha sonra Selefiyye hareketi adını alacak bu ekol, çok sert ve kesin bir dille kendi saflarında yer almayan müslümanları 'tekfir' etme cihetine kadar gitmişlerdir.
Peygamber (s)'in sünneti olarak gördükleri zayıf, sahih, garip vb.birçok hadisi dinde uyulması zorunlu kurallar bütünü olarak görmüşler ve hemen her konuda helal, haram, bid'at gibi terimlerle Allah'ın hududuna müdahele etmişlerdir.
Şurası unutulmamalıdır ki, vakıa olarak Kur'an'ı belirleyen sünnet, hadis veyahut icma ve kıyas değildir. Bizatihi belirleyici konumda olan, sünneti belirleyen ve yönlendiren Kur'an'dır. Din ile ilgili bütün belirlemelerin kaynağı, Rabbimizin Hz. Muhammed'e vahyettiği ve günümüze mütevatir bir yolla gelen, korunmuş olan Kur'an'dır. (25)
Notlar:
16. Yunus V. Yavuz, İctihad Felsefesi, s.86, işaret Yay., istanbul/1993.
17. Süleyman Uludağ, İslam Düşüncesi nin Özellikleri, s. 98, Dergah Yay.,İst./1979.
18. A. g. e., s. 57.
l9. Ibn Kuteybe, Hadis Müdafaası, s. 125, Kayıhan Yay., İsl.71989. 2, Baskı.
20. Uludağ, a. g. o., s. 58.
21. A. g. e., s. 99.
22. A. g. e., s. 99.
23. A. g. e., s. 99.
24. A. g. e., s. 98.
25. Hamza Türkmen. "Hz. Muhahammed'in Sünnetini Doğru Anlayabiliyor muyuz", Hak Söz, Sayı: 20. s. .5.
Ayrıca bkz.:
• İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, (Bombay,!983), XEV. 148-282 (Kitabu'r-Radd âlâ Ebî Hanife).
• Hilmi Merttürkmen, Buhari'nin Ebu Hanife 'ye İtirazları ve Aralarındaki İhtilaflar. (Basılmamış doktora tezi, A.Ü. İslamî İlimler Fakültesi, Erzurum).
• Muhammed Gazali, Fatihlere ve Muhaddislere Göre Nebevi Sünnet. İslami Araştırmalar Yayınları.
• , Hz. Aişe'nin Hadis Tenkidçiliği (A.Ü.İ.F. dergisi, c.XK. Ankara,!973).
• Muhammed Avvâme, İmamların Fıkhi İhtilaflarında Hadislerin Rolü, (2.bsk.. Ist.,l988).
• Doç. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Sünnet, Fecr Yayınlan,