alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin bu ifadeyi kullandığı yere baktığımızda, senksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum derken, izahını da aşağıda yapmaktadır. şöyleki, "bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında memleket mahkemelerinde memleket hapishanelerinde geçti" diyor.
Zindan, esaret, hapishane ve mahkeme şartlarında yemek yemenin insana verdiği zevk ne kadar olur anlaşılır.
ayrıca " çekmediğim cefa görmediğim eza kalmadı " ifadesi de bize bu konuda epey ders vermektedir.
Divan-ı Harplerde bir cani gibi muamele gördüm. bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. defalarca zehirlendim. memleket hapishanelerinde aylarca ihtilattan ( insanlarla bir araya gelmekten ve görüşmekten) men edildim. Eğer dinim beni intihardan men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürüyüp gitmişti. ifadeleri de yukarıda ifade ettiğimiz hakikatı ilan etmektedir. yani bu şartlarda olan bir kişinin bütün dünya nimeti ona verilse, yine lezzetine mani olacak şartlardan dolayı, lezzet alamayacağı da malumdur.
Bununla beraber, Üstad hazretlerinin yediği yiyeceğe de baktığımızda, lezzet alınacak türden ziyade açlığı bastırmak türünden olduğunu da müşahede ediyoruz.
Şu altı aydır otuzaltı ekmekten ibaret bir kile buğday bana kâfi geldi. Daha
var, bitmemiş. Ne mikdar kifayet (haşiye): Bir sene devam etti.) edecek, bilmiyorum. ( Mektubat, 66)
Zindan, esaret, hapishane ve mahkeme şartlarında yemek yemenin insana verdiği zevk ne kadar olur anlaşılır.
ayrıca " çekmediğim cefa görmediğim eza kalmadı " ifadesi de bize bu konuda epey ders vermektedir.
Divan-ı Harplerde bir cani gibi muamele gördüm. bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. defalarca zehirlendim. memleket hapishanelerinde aylarca ihtilattan ( insanlarla bir araya gelmekten ve görüşmekten) men edildim. Eğer dinim beni intihardan men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürüyüp gitmişti. ifadeleri de yukarıda ifade ettiğimiz hakikatı ilan etmektedir. yani bu şartlarda olan bir kişinin bütün dünya nimeti ona verilse, yine lezzetine mani olacak şartlardan dolayı, lezzet alamayacağı da malumdur.
Bununla beraber, Üstad hazretlerinin yediği yiyeceğe de baktığımızda, lezzet alınacak türden ziyade açlığı bastırmak türünden olduğunu da müşahede ediyoruz.
Şu altı aydır otuzaltı ekmekten ibaret bir kile buğday bana kâfi geldi. Daha
var, bitmemiş. Ne mikdar kifayet (haşiye): Bir sene devam etti.) edecek, bilmiyorum. ( Mektubat, 66)