gönüldostuelif
New member
- Katılım
- 26 Kas 2006
- Mesajlar
- 781
- Tepkime puanı
- 10
- Puanları
- 0
- Yaş
- 35
İmâm-ı Âzam hazretleri, birgün talebelerine ders verirken, bir kimse gelip der ki:
- Efendim, ticaret için götürülen mallarınızın yüklü bulunduğu gemi batmış.
Bu haberi duyunca, biraz duraklayıp; “Elhamdülillah!” diye buyurur. Az sonra başka birisi de şu haberi getirir:
- Efendim, bir yanlışlık olmuş. O gemi, sizin mallarınızın bulunduğu gemi değilmiş.
Bir müddet düşünüp; “Elhamdülillah!” diye buyurur.
Talebelerinden biri merak edip, her iki habere de “Elhamdülillah!” demenin hikmetini suâl eder. Cevabında buyururlar ki:
- Batma haberi gelince, kalbimi yokladım. Baktım bir üzüntü yok. Haberin yanlış olduğunu duyunca yine kalbimi yokladım, bir sevinme alâmeti hissetmedim. Her ikisine de; “Elhamdülillah” demem, dünya malına kalbimde bir muhabbet olmadığını anladığım içindir.
- Efendim, ticaret için götürülen mallarınızın yüklü bulunduğu gemi batmış.
Bu haberi duyunca, biraz duraklayıp; “Elhamdülillah!” diye buyurur. Az sonra başka birisi de şu haberi getirir:
- Efendim, bir yanlışlık olmuş. O gemi, sizin mallarınızın bulunduğu gemi değilmiş.
Bir müddet düşünüp; “Elhamdülillah!” diye buyurur.
Talebelerinden biri merak edip, her iki habere de “Elhamdülillah!” demenin hikmetini suâl eder. Cevabında buyururlar ki:
- Batma haberi gelince, kalbimi yokladım. Baktım bir üzüntü yok. Haberin yanlış olduğunu duyunca yine kalbimi yokladım, bir sevinme alâmeti hissetmedim. Her ikisine de; “Elhamdülillah” demem, dünya malına kalbimde bir muhabbet olmadığını anladığım içindir.