muhammedemin
New member
DUA ALLAH'A(cc)YAKINLAŞMAK İÇİNDİR
Cüneyd MAHAN
Fıtratımız icabı hadsiz ihtiyacımız olmakla birlikte, nihayetsiz bir fakr ve acz içerisin yaratılmışız.
Yani, ihtiyaçlarımızı karşılayacak ne bir güç, ne de imkanlarımız vardır.
Bu nokta-i nazarla, bizler bu kadar acizlik ve fakirlik içerisinde dua etmeye muhtacız.
Dua ihtiyacı aslında acz ve fakrımızı hissetmekle meydana çıkar.
Acz ve fakrımız bizi Allah (cc) ile yakınlaşmamızı sağlayan birer halimizdir.
Acz ve fakrımız olmasa Allah (cc) ile aramızda uzun bir mesafe olur kanaatindeyim.
Çünkü, rahat bir hayat yaşayan bir insanın, eğer ibadet ve taatıda yoksa Allah’ı (cc) hatıra getirmesi güçleşir, Allah’dan (cc) uzak bir hayat yaşar.
Şu zamanda ihtiyaçların, sebeblerden beklenildiği, arandığı bir ortamda yaşamaktayız. Acaba bu perestiş ettiğimiz sebebler bizim her ihtiyacımıza kafimidir. Peki bu sebebleri meydana çıkaran kimdir?
Elbette cenab-ı haktır.
Bir elmanın bize gelebilmesi için sayısız perdelere, sebeblere ihtiyaç vardır.dünya lazım, toprak lazım, güneş lazım, yağmur lazım, galaksiler lazım ve hakeza ve hakeza.
Bunlardan sonra toprak işlenecek, sulanacak, belli bir zaman beklenecek, meyve anbarına gelecek, ordan manava gelecek, en son sen oradan alacaksın.
Bu saymış olduğum maddelerin her biri birer sebebdir. İllet değildir. Bizi aldatan şey sebebi illet zannetmemizdir ve ona müracaat etmemizdir.
Halbuki, bizler bir şey istediğimizde, ellerimizi açıp, bütün perdeleri yırtıp, bütün sebeblerin sahibi müsebbib-ül esbaba müracat etmemiz ihtiyaçlarımızı bu şekilde karşılamamız gerekir.
Ayakkabınızın bağı kaybolsa Allah’dan (cc) isteyin buyuran cenab-ı peygamber (A.S), en küçük şeyde bile müracaat etmemiz gereken adresi bize bildirmekte, ders vermektedir.
Bizlerin bir ihtiyacı olduğunda, önce Allah’a (cc) el açıp daha sonra sebeblere müracaat etmemiz kulluk gereğidir. Vesselam..
Cüneyd MAHAN
Fıtratımız icabı hadsiz ihtiyacımız olmakla birlikte, nihayetsiz bir fakr ve acz içerisin yaratılmışız.
Yani, ihtiyaçlarımızı karşılayacak ne bir güç, ne de imkanlarımız vardır.
Bu nokta-i nazarla, bizler bu kadar acizlik ve fakirlik içerisinde dua etmeye muhtacız.
Dua ihtiyacı aslında acz ve fakrımızı hissetmekle meydana çıkar.
Acz ve fakrımız bizi Allah (cc) ile yakınlaşmamızı sağlayan birer halimizdir.
Acz ve fakrımız olmasa Allah (cc) ile aramızda uzun bir mesafe olur kanaatindeyim.
Çünkü, rahat bir hayat yaşayan bir insanın, eğer ibadet ve taatıda yoksa Allah’ı (cc) hatıra getirmesi güçleşir, Allah’dan (cc) uzak bir hayat yaşar.
Şu zamanda ihtiyaçların, sebeblerden beklenildiği, arandığı bir ortamda yaşamaktayız. Acaba bu perestiş ettiğimiz sebebler bizim her ihtiyacımıza kafimidir. Peki bu sebebleri meydana çıkaran kimdir?
Elbette cenab-ı haktır.
Bir elmanın bize gelebilmesi için sayısız perdelere, sebeblere ihtiyaç vardır.dünya lazım, toprak lazım, güneş lazım, yağmur lazım, galaksiler lazım ve hakeza ve hakeza.
Bunlardan sonra toprak işlenecek, sulanacak, belli bir zaman beklenecek, meyve anbarına gelecek, ordan manava gelecek, en son sen oradan alacaksın.
Bu saymış olduğum maddelerin her biri birer sebebdir. İllet değildir. Bizi aldatan şey sebebi illet zannetmemizdir ve ona müracaat etmemizdir.
Halbuki, bizler bir şey istediğimizde, ellerimizi açıp, bütün perdeleri yırtıp, bütün sebeblerin sahibi müsebbib-ül esbaba müracat etmemiz ihtiyaçlarımızı bu şekilde karşılamamız gerekir.
Ayakkabınızın bağı kaybolsa Allah’dan (cc) isteyin buyuran cenab-ı peygamber (A.S), en küçük şeyde bile müracaat etmemiz gereken adresi bize bildirmekte, ders vermektedir.
Bizlerin bir ihtiyacı olduğunda, önce Allah’a (cc) el açıp daha sonra sebeblere müracaat etmemiz kulluk gereğidir. Vesselam..