sinang
New member
بســـم الله الرحمن الرحيم
Genellikle bu dinin afeti, bu dinin adamları olan gruptan ileri gelmektedir. Din adamlarının afeti ise, fesada uğradıkları sıralarda sözü konusundan yani gerçekleri, "din adamlığı" adı altında saptırmaya yarayan bayağı bir araç haline dönüştükleri sıralarda...
Kur'an-ı Kerim, kitap ehlinden bir grubu anlatırken bu hali dile getirmektedir:
"Onlardan bir grup var ki, kitapta olmadığı halde kitaptandır sanasınız diye dillerini eğip tahrifat yaparlar ve "Bu, Allah katındandır" derler. Halbuki o, Allah katından değildir. Ve onlar bile bile Allah adına yalan söylerler." (Al-i İmran: 78)
Bu kimseler, kendi kitaplarında bulunan ayetleri saptırıyorlardı. Belirli bir takım kararlara varmak için dil oyunlarıyla tahrifat yapmaya kalkışıyorlardı. Üstelik bu tahrifatın, ayetlerin gerçek anlamını ifade ettiğini ileri sürüyorlardı. Allah'ın kastının böyle olduğunu iddia ediyorlardı. Gerçekte ise bu kararları, Allah'ın diniyle temelinden çatışıyordu.
Bu davranışlarıyla onlar, pek çok dinleyicinin gerçek dini ve ayetlerin gerçek anlamını; yeltendikleri bu yalancı ve sahte kararlardan ayıramayacağını hesaplıyorlardı.
Günümüzde biz, bazı din adamları arasındaki bu tip kimseleri çok iyi tanıyoruz.
Yani bu dine zulmen nisbet edilen kimseleri...
Dini, çıkarları uğrunda kullanan kimseleri...
Dini, her tür keyfiliğe amade kılan kimseleri...
Ayetleri keyfice yönlendirenleri...
Nasları heva ve heveslerin peşinde sürükleyenleri...
Maslahat ve çıkar gördükleri her yerde, elde edilecek bir dünyevi hedefin söz konusu olduğu her zaman, bu dinin nasslarını başka yönlere çekenleri...
Havai arzuların peşinde koşa koşa yorulan ve bu nassları egemen olan havailiklere uydurabilmek için eğip büken kimseleri...
Kelimeleri; bu dinle ve bu dinin gerçekleriyle çatışan düşüncelere uydurabilmek için asıl yerinden saptıranları...
Her hangi bir Kur'an ayetini, uğrunda yüz suyu döktükleri egemen batıl görüşlere uydurabilmek için çaba harcayıp en ufak bir lafzi ilginin peşinde koşanları...
"Bu, Allah'ın katındandır" derler.
Halbuki o, Allah'ın katından değildir. Ve onlar bile bile Allah adına yalan söylerler.
Genellikle bu dinin afeti, bu dinin adamları olan gruptan ileri gelmektedir. Din adamlarının afeti ise, fesada uğradıkları sıralarda sözü konusundan yani gerçekleri, "din adamlığı" adı altında saptırmaya yarayan bayağı bir araç haline dönüştükleri sıralarda...
Kur'an-ı Kerim, kitap ehlinden bir grubu anlatırken bu hali dile getirmektedir:
"Onlardan bir grup var ki, kitapta olmadığı halde kitaptandır sanasınız diye dillerini eğip tahrifat yaparlar ve "Bu, Allah katındandır" derler. Halbuki o, Allah katından değildir. Ve onlar bile bile Allah adına yalan söylerler." (Al-i İmran: 78)
Bu kimseler, kendi kitaplarında bulunan ayetleri saptırıyorlardı. Belirli bir takım kararlara varmak için dil oyunlarıyla tahrifat yapmaya kalkışıyorlardı. Üstelik bu tahrifatın, ayetlerin gerçek anlamını ifade ettiğini ileri sürüyorlardı. Allah'ın kastının böyle olduğunu iddia ediyorlardı. Gerçekte ise bu kararları, Allah'ın diniyle temelinden çatışıyordu.
Bu davranışlarıyla onlar, pek çok dinleyicinin gerçek dini ve ayetlerin gerçek anlamını; yeltendikleri bu yalancı ve sahte kararlardan ayıramayacağını hesaplıyorlardı.
Günümüzde biz, bazı din adamları arasındaki bu tip kimseleri çok iyi tanıyoruz.
Yani bu dine zulmen nisbet edilen kimseleri...
Dini, çıkarları uğrunda kullanan kimseleri...
Dini, her tür keyfiliğe amade kılan kimseleri...
Ayetleri keyfice yönlendirenleri...
Nasları heva ve heveslerin peşinde sürükleyenleri...
Maslahat ve çıkar gördükleri her yerde, elde edilecek bir dünyevi hedefin söz konusu olduğu her zaman, bu dinin nasslarını başka yönlere çekenleri...
Havai arzuların peşinde koşa koşa yorulan ve bu nassları egemen olan havailiklere uydurabilmek için eğip büken kimseleri...
Kelimeleri; bu dinle ve bu dinin gerçekleriyle çatışan düşüncelere uydurabilmek için asıl yerinden saptıranları...
Her hangi bir Kur'an ayetini, uğrunda yüz suyu döktükleri egemen batıl görüşlere uydurabilmek için çaba harcayıp en ufak bir lafzi ilginin peşinde koşanları...
"Bu, Allah'ın katındandır" derler.
Halbuki o, Allah'ın katından değildir. Ve onlar bile bile Allah adına yalan söylerler.