DİLDE ARINMA
DİLİN AFETLERİ
Dil; insanoğlunun iletişimi için gerekli olan en önemli unsurlardan biridir.
İnsan,dili sayesinde dünyasını ve ahiretini yönlendirir. Şöyle ki, dili ile kendisini meleklerden bile üstün duruma getirebileceği gibi, aşağılardan daha aşağılara da indirebilir. Konuşmalar, mahlukatın en üstünü olan insana yakışır ise, mertebesini Hakk'ın tecelliyatı olan İnsan-ı Kamil seviyesine çıkarır ki, bu durumda zaten düşünen Hakk olduğu kadar,söyleyen de Hakk'dır. Artık o dilde söylenen de sadece Hakk'dır.
Zaten Hakk yolu yolcusuna da Hakk'dan başka söz yakışmaz.
Ancak bunun tam tersi olarak hayvanî nefsin tezahürü olan dil de, akıl almaz ölçüde afetlere maruz kalacaktır.Bu durumda da o beşer'i mahlukat bütün güzelliklerin evi olan gönlünü örtecek ve artık dili, nefsinin adeta aynası durumuna gelecektir.
İşte dilin bu afetlerden arındırılması için, yıllar yılı tasavvuf mekteplerinde müridlerin dilde arınmaları için çaba harcanmış ve eğitimin ilk mertebesi olarak da bu arınma gösterilmiştir.
Bu konuda Kur'anı-Kerim'de;
KAF SURESİ/18: İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözeten yazmaya hazır bir melek bulunmasın
Kutsal kitabımızda da bahsedildiği gibi, ağzımızdan çıkan her sözün kayıt altına alındığını bizler genellikle unuturuz ve işte tekâmülümüzü etkileyecek en büyük hataları da böylece yaparız. "Söyledim oldu" gibi kolaycı bir prensibin, şuurlu, idrakli konuşmamanın, nefse hizmet eden bir dilin bilincine varabildiğimiz ölçüde tekamül edebiliriz.Çünkü bilinmelidir ki, insan imânı ölçüsünde konuşur. Eğer imânı zayıfsa dünyasaldır, haddi aşar, konuşmalarda gıybet, küfür, kibir v.s gibi unsurlar ön plâna çıkar. Ama eğer imânı güçlüyse, konuşacak yeri, zamanı, konuyu imânının tecellisi olarak tespit eder.
Burada unutulmaması gereken en önemli konu ise, insanın kalbinin ve dilinin imân bağı ile Allah'a bağlı olmasıdır. Aksi ise küfr'dür.
Peygamberimize sormuşlar;hangi amel daha hayırlıdır diye..Herşeyi özetleyen bir cümle buyuruyor efendimiz:
"Dili muhafaza etmek!!"
Nedir bu dili muhafaza etmek, maddeler halinde inceleyelim..
1. BEDDUA .
Beddua, adından da anlaşılacağı gibi kötü dua etmektir. Kişi veya kişilere yapılan kötü dua, insanı şirk batağına sürükler. Düşünüldüğünde görülecektir ki, beddua ederken kişi yada kişiler hakkında bu hüküm verilmiş ve bu hükmün uygulayıcısı olarak da Yüce Yaradan seçilmiştir. Oysa bizler yaradılmış aciz kullar olarak, kişi yada kişiler hakkında onların mahvolması, kahredilmesi, canının alınması, yada akla gelebilecek her türlü belâlara uğratılması konusunda aslâ hüküm verici değiliz. Bahsedilen konularda hüküm yalnız ve yalnız Allah'a aittir. İnanan bir kişi olarak buna kayıtsız şartsız teslim olmak zorundayız.
Oysa, beddua eden kişi, konunun bâtınına bakıldığında, kendisini Allah yerine koymuş ve muhatabının cezalandırılması gerektiğine karar vermiş, bununla da kalmayarak verdiği cezanın uygulayıcısı yani celladı olarak da kendisini yaradan Rabb'ini tayin etmiştir.
Dolayısıyla beddua, görünen anlamıyla kötü dua olarak kalmaz, batını anlamıyla da, Cenab-ı Hakk'ın asla affetmediği şirk batağına insanları sürükler.
Özetle beddua; insanları şirke götüren tek duadır.
2. KÜFR
Küfr; lûgat anlamıyla örtmek demektir. Kalbi örtmek anlamıyla da anılır. Aslında kalbe ait bir sıfat olmasına karşın, dünyasal anlamda dilde tecelli ettiği için dil bahsinde ele alınmıştır.
Hakk'ı inkar edene ve varlığını örtüp gizleyene de KÂFİR denir. Aynı kökten gelir. Kafirliğin alenî sıfatı ise Küfr'dür.
Küfr; iki ayrı manâda ve iki ayrı başlık altında incelenebilir.
a) Allah'a karşı küfr :Tamamen gönülden kaynaklanır. Gönlünü kapatan örten anlamındadır. Maneviyatı temsil eder.Allah'ın emir ve yasakları hilâfında davranmak ve bu emir ve yasaklara muhalif olmayı savunmakdır. Allah'a şer hükümler koşmak, Allah'lık taslamak v.s gibi örnekler Allah'a karşı küfr'ü anlatır.
b) Kul'a karşı küfr :Gönlün örtülü olmasının sonucunun dile aksetmiş halidir. Dilde söylenen kötü sözlerdir. Dünyasaldır ve pek çok örnekleri herkes tarafından bilinir.
3. YALAN .
Küfr, nasıl manevî anlamı ile kalbe ait ulvî duyguları örtmek anlamına geliyorsa, yalan da manâ olarak gerçekleri örtmek, kapamak anlamında kullanılmaktadır.Bir başka deyişle yalan, doğru ve gerçek olan herşeyin zıt anlamı olarak kabul edilir.
DİLİN AFETLERİ
Dil; insanoğlunun iletişimi için gerekli olan en önemli unsurlardan biridir.
İnsan,dili sayesinde dünyasını ve ahiretini yönlendirir. Şöyle ki, dili ile kendisini meleklerden bile üstün duruma getirebileceği gibi, aşağılardan daha aşağılara da indirebilir. Konuşmalar, mahlukatın en üstünü olan insana yakışır ise, mertebesini Hakk'ın tecelliyatı olan İnsan-ı Kamil seviyesine çıkarır ki, bu durumda zaten düşünen Hakk olduğu kadar,söyleyen de Hakk'dır. Artık o dilde söylenen de sadece Hakk'dır.
Zaten Hakk yolu yolcusuna da Hakk'dan başka söz yakışmaz.
Ancak bunun tam tersi olarak hayvanî nefsin tezahürü olan dil de, akıl almaz ölçüde afetlere maruz kalacaktır.Bu durumda da o beşer'i mahlukat bütün güzelliklerin evi olan gönlünü örtecek ve artık dili, nefsinin adeta aynası durumuna gelecektir.
İşte dilin bu afetlerden arındırılması için, yıllar yılı tasavvuf mekteplerinde müridlerin dilde arınmaları için çaba harcanmış ve eğitimin ilk mertebesi olarak da bu arınma gösterilmiştir.
Bu konuda Kur'anı-Kerim'de;
KAF SURESİ/18: İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözeten yazmaya hazır bir melek bulunmasın
Kutsal kitabımızda da bahsedildiği gibi, ağzımızdan çıkan her sözün kayıt altına alındığını bizler genellikle unuturuz ve işte tekâmülümüzü etkileyecek en büyük hataları da böylece yaparız. "Söyledim oldu" gibi kolaycı bir prensibin, şuurlu, idrakli konuşmamanın, nefse hizmet eden bir dilin bilincine varabildiğimiz ölçüde tekamül edebiliriz.Çünkü bilinmelidir ki, insan imânı ölçüsünde konuşur. Eğer imânı zayıfsa dünyasaldır, haddi aşar, konuşmalarda gıybet, küfür, kibir v.s gibi unsurlar ön plâna çıkar. Ama eğer imânı güçlüyse, konuşacak yeri, zamanı, konuyu imânının tecellisi olarak tespit eder.
Burada unutulmaması gereken en önemli konu ise, insanın kalbinin ve dilinin imân bağı ile Allah'a bağlı olmasıdır. Aksi ise küfr'dür.
Peygamberimize sormuşlar;hangi amel daha hayırlıdır diye..Herşeyi özetleyen bir cümle buyuruyor efendimiz:
"Dili muhafaza etmek!!"
Nedir bu dili muhafaza etmek, maddeler halinde inceleyelim..
1. BEDDUA .
Beddua, adından da anlaşılacağı gibi kötü dua etmektir. Kişi veya kişilere yapılan kötü dua, insanı şirk batağına sürükler. Düşünüldüğünde görülecektir ki, beddua ederken kişi yada kişiler hakkında bu hüküm verilmiş ve bu hükmün uygulayıcısı olarak da Yüce Yaradan seçilmiştir. Oysa bizler yaradılmış aciz kullar olarak, kişi yada kişiler hakkında onların mahvolması, kahredilmesi, canının alınması, yada akla gelebilecek her türlü belâlara uğratılması konusunda aslâ hüküm verici değiliz. Bahsedilen konularda hüküm yalnız ve yalnız Allah'a aittir. İnanan bir kişi olarak buna kayıtsız şartsız teslim olmak zorundayız.
Oysa, beddua eden kişi, konunun bâtınına bakıldığında, kendisini Allah yerine koymuş ve muhatabının cezalandırılması gerektiğine karar vermiş, bununla da kalmayarak verdiği cezanın uygulayıcısı yani celladı olarak da kendisini yaradan Rabb'ini tayin etmiştir.
Dolayısıyla beddua, görünen anlamıyla kötü dua olarak kalmaz, batını anlamıyla da, Cenab-ı Hakk'ın asla affetmediği şirk batağına insanları sürükler.
Özetle beddua; insanları şirke götüren tek duadır.
2. KÜFR
Küfr; lûgat anlamıyla örtmek demektir. Kalbi örtmek anlamıyla da anılır. Aslında kalbe ait bir sıfat olmasına karşın, dünyasal anlamda dilde tecelli ettiği için dil bahsinde ele alınmıştır.
Hakk'ı inkar edene ve varlığını örtüp gizleyene de KÂFİR denir. Aynı kökten gelir. Kafirliğin alenî sıfatı ise Küfr'dür.
Küfr; iki ayrı manâda ve iki ayrı başlık altında incelenebilir.
a) Allah'a karşı küfr :Tamamen gönülden kaynaklanır. Gönlünü kapatan örten anlamındadır. Maneviyatı temsil eder.Allah'ın emir ve yasakları hilâfında davranmak ve bu emir ve yasaklara muhalif olmayı savunmakdır. Allah'a şer hükümler koşmak, Allah'lık taslamak v.s gibi örnekler Allah'a karşı küfr'ü anlatır.
b) Kul'a karşı küfr :Gönlün örtülü olmasının sonucunun dile aksetmiş halidir. Dilde söylenen kötü sözlerdir. Dünyasaldır ve pek çok örnekleri herkes tarafından bilinir.
3. YALAN .
Küfr, nasıl manevî anlamı ile kalbe ait ulvî duyguları örtmek anlamına geliyorsa, yalan da manâ olarak gerçekleri örtmek, kapamak anlamında kullanılmaktadır.Bir başka deyişle yalan, doğru ve gerçek olan herşeyin zıt anlamı olarak kabul edilir.