seyfullah putkýran
New member
- Katılım
- 30 Eyl 2005
- Mesajlar
- 5,807
- Tepkime puanı
- 205
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- Ruhlar Aleminden
- Web sitesi
- www.tevhidyolu.net
Dertlerin, belaların gelmesine sebep
Sual: Deprem, trafik kazası gibi sebeplerle birçok suçsuz kimse, ya ölüyor veya sakat kalıyor. Bazılarına da, hiç suçları olmadığı hâlde çeşitli belâlar geliyor. Suçsuz insanlara böyle belâ niçin gelir?
CEVAP
İmam-ı Rabbanî hazretleri, (Mektubat)da buyuruyor ki:
(Dertlerin, belâların gelmesine sebep günah işlemektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Size gelen belâ, musibet, kabahatlerinizin, günahlarınızın cezasıdır. Bununla beraber Allahü teâlâ, bir çoğunu da affederek musibete maruz bırakmaz.) [Şura 30]
(Ey insan, sana gelen her iyilik, Allahü teâlânın ihsanı olarak, nimeti olarak gelmekte, her dert ve belâ da kötülüklerine karşılık olarak gelmektedir. Hepsini yaratan gönderen Allahü teâlâdır.) [Nisa 79]
(Allahü teâlâ, kullarına zulmetmez, haksızlık etmez, onları azaba, acılara sürükliyen bozuk düşünceleri, çirkin işleridir. Böylece kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar.) [Nahl 34]
Görüldüğü gibi suçsuz kimseye belâ gelmiyor. Herkes kendi cezasını çekiyor.
Hâşâ zulmetmez kuluna Hüdası, Herkesin çektiği kendi cezası.
Sonsuz olan Cennet nimetleri ile sonsuz olan Cehennem azabları yanında, dünyada çekilen birkaç günlük belâların, sıkıntıların ne önemi olur ki? Belâ ne kadar büyük olsa da, geçiçidir. Bir insanın, hatta dünyanın ömrü, ahiretin sonsuzluğu yanında, deniz yanında bir damla kadar bile değildir. Hiç sonu olan birşey sonsuz olan ile mukayese edilebilir mi?
İnsan, dünyada birkaç gün dert, belâ çekmezse, Cennetin sonsuz lezzetlerinin kıymetini anlamaz ve ebedi sıhhat ve afiyet nimetlerinin kıymetini bilmezdi. Açlık çekmiyen, yemeğin kıymetini anlamaz. Acı çekmiyen, rahatlığın kıymetini bilmez. Dünyadaki belâlar sanki daimi lezzetleri artırmak içindir.) [C.2, m.99]
Bir hadise, neticesiyle ölçülür. Bir talebe, bütün sınıflarını başarı ile geçse, son sınıfta çalışmayıp birkaç sene üst üste kalıp, mezun olamasa, önceki başarılarının hiç kıymeti olmaz ve diploma alamaz. Tembel bir talebe de, bütün sınıflarda başarısız olmasına rağmen, her ne suretle olursa olsun, diploma almışsa, muradına kavuşmuş olur.
Doğuştan veya sonradan sakat olan kimse, buna sabrederse günahları affolur; ayrıca büyük bir sevaba da kavuşur. Eğer sabretmezse, sevab alamasa da, günahları affolur. Günahları affolan da Cennete gider. Bu durumda sakatlık bir azab değil, bir nimet olmuş olur.
Bir kimse, dünyanın en zengini, en yakışıklısı, en kuvvetlisi olsa; dünyada istediği herşeyi yapabilse; fakat neticede imansız ölse, ebedi azaba maruz kalır. Bir anlık rahatlık için sonsuz felakete düşmek ne kadar kötüdür.
Görüldüğü gibi netice mühimdir. Sonu iyi olacaksa, birkaç günlük sıkıntı mühim değildir. Sonu felaket olacaksa, birkaç günlük rahatlığın da kıymeti yoktur.
Sual: Deprem, trafik kazası gibi sebeplerle birçok suçsuz kimse, ya ölüyor veya sakat kalıyor. Bazılarına da, hiç suçları olmadığı hâlde çeşitli belâlar geliyor. Suçsuz insanlara böyle belâ niçin gelir?
CEVAP
İmam-ı Rabbanî hazretleri, (Mektubat)da buyuruyor ki:
(Dertlerin, belâların gelmesine sebep günah işlemektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Size gelen belâ, musibet, kabahatlerinizin, günahlarınızın cezasıdır. Bununla beraber Allahü teâlâ, bir çoğunu da affederek musibete maruz bırakmaz.) [Şura 30]
(Ey insan, sana gelen her iyilik, Allahü teâlânın ihsanı olarak, nimeti olarak gelmekte, her dert ve belâ da kötülüklerine karşılık olarak gelmektedir. Hepsini yaratan gönderen Allahü teâlâdır.) [Nisa 79]
(Allahü teâlâ, kullarına zulmetmez, haksızlık etmez, onları azaba, acılara sürükliyen bozuk düşünceleri, çirkin işleridir. Böylece kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar.) [Nahl 34]
Görüldüğü gibi suçsuz kimseye belâ gelmiyor. Herkes kendi cezasını çekiyor.
Hâşâ zulmetmez kuluna Hüdası, Herkesin çektiği kendi cezası.
Sonsuz olan Cennet nimetleri ile sonsuz olan Cehennem azabları yanında, dünyada çekilen birkaç günlük belâların, sıkıntıların ne önemi olur ki? Belâ ne kadar büyük olsa da, geçiçidir. Bir insanın, hatta dünyanın ömrü, ahiretin sonsuzluğu yanında, deniz yanında bir damla kadar bile değildir. Hiç sonu olan birşey sonsuz olan ile mukayese edilebilir mi?
İnsan, dünyada birkaç gün dert, belâ çekmezse, Cennetin sonsuz lezzetlerinin kıymetini anlamaz ve ebedi sıhhat ve afiyet nimetlerinin kıymetini bilmezdi. Açlık çekmiyen, yemeğin kıymetini anlamaz. Acı çekmiyen, rahatlığın kıymetini bilmez. Dünyadaki belâlar sanki daimi lezzetleri artırmak içindir.) [C.2, m.99]
Bir hadise, neticesiyle ölçülür. Bir talebe, bütün sınıflarını başarı ile geçse, son sınıfta çalışmayıp birkaç sene üst üste kalıp, mezun olamasa, önceki başarılarının hiç kıymeti olmaz ve diploma alamaz. Tembel bir talebe de, bütün sınıflarda başarısız olmasına rağmen, her ne suretle olursa olsun, diploma almışsa, muradına kavuşmuş olur.
Doğuştan veya sonradan sakat olan kimse, buna sabrederse günahları affolur; ayrıca büyük bir sevaba da kavuşur. Eğer sabretmezse, sevab alamasa da, günahları affolur. Günahları affolan da Cennete gider. Bu durumda sakatlık bir azab değil, bir nimet olmuş olur.
Bir kimse, dünyanın en zengini, en yakışıklısı, en kuvvetlisi olsa; dünyada istediği herşeyi yapabilse; fakat neticede imansız ölse, ebedi azaba maruz kalır. Bir anlık rahatlık için sonsuz felakete düşmek ne kadar kötüdür.
Görüldüğü gibi netice mühimdir. Sonu iyi olacaksa, birkaç günlük sıkıntı mühim değildir. Sonu felaket olacaksa, birkaç günlük rahatlığın da kıymeti yoktur.