Güç ve kudret Allahındır ve insanların sahip olacakları güç ve kuvvet de
muhakkak ki Allah'a bağımlı ve sınırlıdır.
Ancak bu güç ve kudreti, sadece bu kadar bir bilgiyle bir kenara bırakmak
doğru olmayacak gibi. Çünkü dünyada ve ailede sürekli bu güç ve kudret
savaşı olup bitmekte. Dünyayı bir tarafa bırakacak ve aileyi ele alacak
olursak, kadın ve erkek arasındaki tartışmalara baktığımızda sürekli bir
güçlü olma ve yönetimi elinde bulundurma kavgasının varlığını görürüz. Peki
ama neden eşler birbirine bunu yapar. Oysa onlar ayet gereğince
birbirlerinde huzur ve sukunet bulmalı değilmiydi?
Kadın, sevilmek ister, erkeğinin her söz ve davranışında sevildiğine şahit
olmak ister. Bu fıtratımızda var zira sevgi güzelliğe aynadır. Erkekte sahip olmak, güçlü olduğunu
hissetmek ister. Ancak ilişkilerde buna şahit olmak zor. Zira kadın,
erkeğine güçlü olduğunu hissettirmeye çekinir, neden ezileceğini düşünür.
Erkekde hanımına sevdiğini göstermeye çekinir, neden; bunun hanımı
tarafından kullanılacağını düşünür. Ve karşılıklı birbirlerine yalanlar
sergilerler. Hatta öyle olur ki, kadın özellikle Allah'tan korktuğu için
harama gitmeyecek erkeğine karşı, dişiliğini güç kaynağı olarak kullanır.
İstediklerini bununla yaptırmaya yeltenir. Gücün kendisinde olması
gerektiğine inanır. Ve tüm bu oyunlar nefsin ve ona yoldaşlık eden şeytanın oyunlarıdır.
Oysa güçlü olan kimdir? Sorusunun cevabı: nefsine hakim olandır. Kimki
nefsine hükmeder, o kişiyi yenmek zordur. Erkek, nefsine hakim olursa
gerçek güç sahibi olur ve bu gücü Rabbinin rızası doğrultusunda
kullandığında, kadın için kendisine ait olunmak istediği kişi halini alır.
Kadın nefsine hakim olduğunda ise, aradığı değeri bulur,değerli
olur.Ve artık değer peşind ekoşmaz. Böylesi bir kadın da güç sahibi erkeğin sahip olmak istediği kadın
oluverir. İşte o zaman bu çiftler arasında huzur ve sukunet peydah olduğu
gibi, ayetle Rabbimin müjdelediği gibi yüreklerinde de onlara has bir sevgi
yaratılır. Bu sevgiyle her ikisinin de yaptıkları her iş, rahmet olmaya başlar.
Bir de şöyle bakalım: Rabbim insanı halife olarak yarattı. Allah'ın
halifesi olacak insanın nefsine hakim olması ve onun süvarisi olması
şarttır. Ve bu kişi kadın olsun, erkek olsun, Rabbani eğitimle kendini
yetiştirdiğinde, tüm varlığını Rabbine teslim etmeyi başardığında, Rabbiyle
barışık yaşadığında, ona bütün yaratılmışların hizmet edecekleri de
Allah'ın vaadidir. O, Allah'ın yeryüzündeki halifesi oluverir ve Rabbim ona
güçten de öte kudret lutfeder. Nasıl?
Güç ve değer bir olduğunda kolaylık başlar ve her ikisi de dosdoğru yola
girer. Bu yolda iffet, kadına güzellik, erkeğe ise kudret vesilesi
oluverir. Kudretle güzellik biraraya geldiğinde ise artık huzur ve
sukunetin üstünde olan saadet oluşur.
Bu kudretle o kişi, artık yüreklere hükmedebilir ve yürekleri halden hale
döndürür. Ama elbette ki, Allah'a salih imanla yönelmiş ve hakikati arayan
kişilerin yüreklerine. Çünkü rabbim, bizlere seçme hakkı vermiştir, biz
seçeriz O yaratır. İşte yaratmasını sebeplere bağlayan Rabbim, bazen de
böyle kullarını vesile eyler.
muhakkak ki Allah'a bağımlı ve sınırlıdır.
Ancak bu güç ve kudreti, sadece bu kadar bir bilgiyle bir kenara bırakmak
doğru olmayacak gibi. Çünkü dünyada ve ailede sürekli bu güç ve kudret
savaşı olup bitmekte. Dünyayı bir tarafa bırakacak ve aileyi ele alacak
olursak, kadın ve erkek arasındaki tartışmalara baktığımızda sürekli bir
güçlü olma ve yönetimi elinde bulundurma kavgasının varlığını görürüz. Peki
ama neden eşler birbirine bunu yapar. Oysa onlar ayet gereğince
birbirlerinde huzur ve sukunet bulmalı değilmiydi?
Kadın, sevilmek ister, erkeğinin her söz ve davranışında sevildiğine şahit
olmak ister. Bu fıtratımızda var zira sevgi güzelliğe aynadır. Erkekte sahip olmak, güçlü olduğunu
hissetmek ister. Ancak ilişkilerde buna şahit olmak zor. Zira kadın,
erkeğine güçlü olduğunu hissettirmeye çekinir, neden ezileceğini düşünür.
Erkekde hanımına sevdiğini göstermeye çekinir, neden; bunun hanımı
tarafından kullanılacağını düşünür. Ve karşılıklı birbirlerine yalanlar
sergilerler. Hatta öyle olur ki, kadın özellikle Allah'tan korktuğu için
harama gitmeyecek erkeğine karşı, dişiliğini güç kaynağı olarak kullanır.
İstediklerini bununla yaptırmaya yeltenir. Gücün kendisinde olması
gerektiğine inanır. Ve tüm bu oyunlar nefsin ve ona yoldaşlık eden şeytanın oyunlarıdır.
Oysa güçlü olan kimdir? Sorusunun cevabı: nefsine hakim olandır. Kimki
nefsine hükmeder, o kişiyi yenmek zordur. Erkek, nefsine hakim olursa
gerçek güç sahibi olur ve bu gücü Rabbinin rızası doğrultusunda
kullandığında, kadın için kendisine ait olunmak istediği kişi halini alır.
Kadın nefsine hakim olduğunda ise, aradığı değeri bulur,değerli
olur.Ve artık değer peşind ekoşmaz. Böylesi bir kadın da güç sahibi erkeğin sahip olmak istediği kadın
oluverir. İşte o zaman bu çiftler arasında huzur ve sukunet peydah olduğu
gibi, ayetle Rabbimin müjdelediği gibi yüreklerinde de onlara has bir sevgi
yaratılır. Bu sevgiyle her ikisinin de yaptıkları her iş, rahmet olmaya başlar.
Bir de şöyle bakalım: Rabbim insanı halife olarak yarattı. Allah'ın
halifesi olacak insanın nefsine hakim olması ve onun süvarisi olması
şarttır. Ve bu kişi kadın olsun, erkek olsun, Rabbani eğitimle kendini
yetiştirdiğinde, tüm varlığını Rabbine teslim etmeyi başardığında, Rabbiyle
barışık yaşadığında, ona bütün yaratılmışların hizmet edecekleri de
Allah'ın vaadidir. O, Allah'ın yeryüzündeki halifesi oluverir ve Rabbim ona
güçten de öte kudret lutfeder. Nasıl?
Güç ve değer bir olduğunda kolaylık başlar ve her ikisi de dosdoğru yola
girer. Bu yolda iffet, kadına güzellik, erkeğe ise kudret vesilesi
oluverir. Kudretle güzellik biraraya geldiğinde ise artık huzur ve
sukunetin üstünde olan saadet oluşur.
Bu kudretle o kişi, artık yüreklere hükmedebilir ve yürekleri halden hale
döndürür. Ama elbette ki, Allah'a salih imanla yönelmiş ve hakikati arayan
kişilerin yüreklerine. Çünkü rabbim, bizlere seçme hakkı vermiştir, biz
seçeriz O yaratır. İşte yaratmasını sebeplere bağlayan Rabbim, bazen de
böyle kullarını vesile eyler.