sinang
New member
بســـم الله الرحمن الرحيم
"Öyleyse kâfirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver." (Furkan Sûresi, 25/52)
Elimizde iman davasına ilişkin büyük bir gerçek bulunmaktadır. İslam davetçilerinin sürekli olarak hatırlamaları, inceden inceye düşünmeleri, bunun îmanı, pratik ve psikolojik içeriğini iyice anlamaları gerekmektedir.
Resulullah (s.a.v.) hiç kuşkusuz bunu yalın bir inanç ve gönül işi bir itikad planında yapmıyordu. Aksine durum bundan ibaret olsaydı sorunun halledilmesi çok kolay olurdu.
Müşriklerin savunduğu anlaşılmaz şirk inancı İslamın açık ve net olan güçlü akidesine karşı koyacak kadar sağlam ve kuvvetli bir yapıya sahip değildi. İslam akidesinin getireceği düzen ve yönetim, müşriklerin Hz. Peygambere inatçı bir tavır takınarak karşı gelmelerinin tek nedeniydi.
Tarihi olayların anlatıldığı ve Kuran-ı Kerimin sık sık üzerinde durduğu gerçek budur. Toplumsal mevkiler bu inatçı karşı koyuşun asıl sebebiydi. O zaman ki ortamda hakim olan övünç vesilesi yargılardı. Ve bütün bunların gereğini maddi menfaatler teşkil etmekteydi. Görüldüğü gibi bozuk ve çürük olan şirk akidesiyle, sağlam ve doğru olan İslam akidesine şiddetle karşı koymalarının temel nedeni buydu.
"Öyleyse kâfirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver." (Furkan Sûresi, 25/52)
Elimizde iman davasına ilişkin büyük bir gerçek bulunmaktadır. İslam davetçilerinin sürekli olarak hatırlamaları, inceden inceye düşünmeleri, bunun îmanı, pratik ve psikolojik içeriğini iyice anlamaları gerekmektedir.
Resulullah (s.a.v.) hiç kuşkusuz bunu yalın bir inanç ve gönül işi bir itikad planında yapmıyordu. Aksine durum bundan ibaret olsaydı sorunun halledilmesi çok kolay olurdu.
Müşriklerin savunduğu anlaşılmaz şirk inancı İslamın açık ve net olan güçlü akidesine karşı koyacak kadar sağlam ve kuvvetli bir yapıya sahip değildi. İslam akidesinin getireceği düzen ve yönetim, müşriklerin Hz. Peygambere inatçı bir tavır takınarak karşı gelmelerinin tek nedeniydi.
Tarihi olayların anlatıldığı ve Kuran-ı Kerimin sık sık üzerinde durduğu gerçek budur. Toplumsal mevkiler bu inatçı karşı koyuşun asıl sebebiydi. O zaman ki ortamda hakim olan övünç vesilesi yargılardı. Ve bütün bunların gereğini maddi menfaatler teşkil etmekteydi. Görüldüğü gibi bozuk ve çürük olan şirk akidesiyle, sağlam ve doğru olan İslam akidesine şiddetle karşı koymalarının temel nedeni buydu.