Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dar yolda yürümek...

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
İnsanın doğum anından itibaren eceline kadar olan geçerli hayat çizgisinin adıdır yol... Yol yürünmeyi gerektir. Her insanın bir yolu var. Elli yıllık yolu olan da var, seksen yıllık yolu olan da... O halde “insanoğlu bir yolcudur şu fani dünyada...” sözü ne kadar isabetlidir.

Hayat yürümektir... Yürüdükçe hayatı tüketiyoruz. Bizler geliş ve gidiş yerleri belli olan yolcularız. Bu yolun inişi çıkışı elbette ki olacak. Yolcuya yürümek düşer. Düşmek, kaza yapmak ya da hayırlısıyla varmak hep elimizde olan şeyler.

Biz, birbirimizin yol arkadaşlarıyız sadece hayat yolunda. Birimizin yoldaki yürüyüş tarzı bir diğerini etkiliyor elbette. Ayaklarımız yollara alıştıysa yürümeye başladık demektir.

Ayrıca zamanında yürümek gerekiyor. Geciken yürüyüşün kazası olmuyor... Yürümek bir gereksinim. Olmazsa olmaz şartıdır hayatın. Bu yolu terketmek yasak. Yorulmak var öyleyse, terlemek var zaman zaman. Canı sıkılmak var. Ama geri dönüşü yok bu yolun. Yürümeye başlamışsak küçük adımlarla.

Yürüyoruz, çünkü bir yolumuz var, hedefimiz var, hedefi süslü gösteren çağrışımlarımız var, duyumlarımız var bu konuda. Yol, hedefe ulaşmanın başlangıç noktası belki de. Gelişi güzel yürümek yok. Attığımız her adıma dikkat etmek var. Çürük dala basmamak var. Ayağı kaydırmamak var. Tökezlememek var. Yolda zorlanmayanlar, rahat yürüyenler hedefin kıymetini biraz daha az biliyorlar. Bu yollarda zorlananlar, ellerini ayaklarını kanatanlar, bu yola imzalarını kalemleriyle, terleriyle, kanlarıyla atabilenler için hedef daha kıymetli. Yol ve yürümek hedef için birer araç kuşkusuz. Herkes yolunu biliyor, yürümesi gereken yolunu. Yoldan sapmanın cezası yolcunun kendisine ait. Yürümekse zaten doğuştan gelen bir yetenek. Hedefi ise gösterilmiş kutlu elçilerce.

Bize doğru dürüst yürümek düşüyor SIRAT-I MÜSTAKİM’de. Hedefini bilenler, idrak edenler yürüyüşlerinden haz duyuyorlar.

Yolu bilmeden sormadan yürümek, yürümek değildir.

Adres sormadan, yürünmez bilinmedik yollarda. İnsan kaybolabilir zira. Sen yoluna ben yoluma demeyelim.

Gelin yanyana yürüyelim. Zaten aynı yoldayız. Dinlene dinlene giden yolcularız. Ne var sanki saflarımızı biraz daha sıklaştırsak, bu yolda el ele versek, birlik olsak, yolları çekilir hale getirsek, muhabbet tohumlarını yeşertsek gönüllerimizde.

Geniş yolları olan bu dünyada yol aramayalım yürümeye... Her yolu yürünebilir kılalım. Yolcuları tenkit etmeyelim. Her yolcu yorgunluk taşır, kendi üzerinde. Yollar yorar insanı. O böyle yürüyor diye yoldan mı itelim? Yolcuların yürüyüşlerini tenkit etmek, onlar gibi yolcu olan birine hiç yakışmaz. Her düzgün yürüyüşün geçmişteki nâkısaları vardır elbet. Ergin bir insanın zamanında emeklemesi, küçüklüğünde alışıncaya kadar sık sık düşmesi gibi...

Klavuzsuz çıkılmaz yol yürümeye. Yoksa hedefe varılmaz ya da güçleşir. Öylesine bir kör yürüyüş olur bu.

Her yürüyüşün son hedefinin adıdır cennet. Hedef yaratıcının rızasıdır.

İnanan insanla inanmayan insanın yolu da aynı ama hedefleri farklı.

Kimi yolcular sadece dünya düşünebilirler. Ahireti gündem dışı bırakabilirler. Eyyamcı takılabilirler yol boyu. Kimliklerini kaybedebilir, yolda yürürken düşürebilir, şeytanın dostlarına çektirebilirler. Bu insanın yolda kaybolmasının bir başka adı değil midir?

Zaman hızla akıp gidiyor. Saniyeler dakikalara, onlarsa saatlere, günlere, haftalara, aylara yürüyorlar.

Saatlerin gün gelip yürümeyişi yolun bitimidir. Akrep yelkovanı geçmez olur.

Sabahlar akşamlara yürümez olurlar. Sayılı nefesleri alıp vererek ömür tüketiyoruz, yol yürüyoruz. Öyleyse hayat yolu bir sefere mahsus bir tekliftir bizlere. Yolcu yolunda gerek... Yolcuya temenni edilen tek bir dilek vardır her zaman... Müsadenizle satırlarımı ben de bu temennilerimle noktalamak istiyorum.

HAYIRLI YOLCULUKLAR...
 
Üst Alt