radikal
New member
1 Mart 1997 günü her zamanki gibi evinden çıkan Şevval, alel acele durağa geldi. Oh! çok şükür yetiştim diyerek otobüse binmeğe çalışan insanların arkasından, okula gideceği otobüse soluklarını düzenlemeye çalışarak bindi. Pasosunu şöfere göstererek arka taraflara doğru yürüdü. Tanıdık yüzlerle gözleri ile selamlaştı ve orta kapıdaki, her zamanki yerini aldı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya fakültesi önüne geldiğinde kalbi daha bir hızlı atmaya başlamıştı. Öyle ya! sömestir tatili bitmiş ve okul yeniden başlamıştı. Okul arkadaşları, hocaları ve sevdiği dersler bir an beyninden geçti, heyecanı bir kat daha arttı. Sıhhiye köprüsünün altından geçen otobüs fakültenin önünde durdu ama tuhaf bir kalabalığın içine bıraktı Şevval'i. Her zamanki kalabalık değildi bu! Ne olduğunu anlamaya çalıştı, anlayamadı başı örtülü olan kızlar, örtülü olmayanlar, hatta erkekler hep bir ağızdan bir şeyi protesto edercesine bir şeyler söylüyordu. Yine sağ sol içerikli olaylardan biri var galiba diyerek (her zamanki gibi politik eylemlerden sandığından dolayı) kapıya doğru yürüdü. Çünkü; amacı okumaktı ve onu bu yoldan hiç bir güç geri döndüremezdi. Sağ veya sol kavgaları ile uğraşıp başını belaya sokmak değil, amacı; okuyup bu vatanın bir evladı olarak yine bu ülkeye hizmet etmekti. Kapıda karşılaştığı bayan polis memuruna tebessüm ederek "günaydın" dedi. Karşılığını beklemeden geçip gitmek istedi. Bir an önce okul bahçesine girip, memleketlerinden dönen sınıf arkadaşları ile buluşup kısa bir hasret giderecek ve sonra doğruca sınıfına geçecekti. Oysa bayan polis, onu selamını almak bir yana, iki elini yana açtı ve dur geçemezsin! der gibi bir hal aldı kolları. Son anda yan tarafından üzerine doğru gelen siuleti farketti, bir kol havaya kalkmış ve başına doğru inmeye başlamıştı. Bir an yüzüne vurulacak sandı ve elini yüzüne siper etmeye çalışırken, havadaki el hoyratça ipek başörtüsünü başından sıyırmaya başladı. Aman Allahım! Yer yarılsın, gök insin aşağıya! ama n'olur; bu hareketle başım açıkda kalmasın diye dua etti Rabbi'ne. İçini, yüreğini kanırtırcasına çizen bir duygu ile başörtüsünün saçlarından sıyrıldığını nice sonra anladı. Ve ince, narin ellerinin parmakları ile diğer elindeki kitaplar ile başını kapamaya çalıştı. Diğer kızlar; çığlık çığlığa, feryad ediyor sanki bir şekilde bayraklara sarılı gelen bir şehide yakılan avazlar ile bu sahneye fon oluşturuyordu. Çırılçıplak kalmıştı sanki bir anda. Girdiği şok onu ruhunun en derinlerine bir yere attı. Ve bu olayın fotoğrafları ile başkahramanı olarak, ertesi gün gazetelerinin birinci sayfalarında, kendisi için "UTANÇ!", ama diğer insanlar için alelade bir haber olarak yer aldığında o zaman girdiği şoktan çıkıp sorabildi: "BEN OKUMAK İSTİYORDUM! BENİM GÜNAHIM NE ?"
Bilindiği gibi; Anayasal Hak ve Özgürlükler içerisinde yer alan "türban"; maalesef hala ülkemizin her yerinde kamu kurum ve kuruluşlarında yasak! Bu yasak herhangi bir kanunla değil; Kanun Hükmünde Kararnamelerle de değil, sadece bazı kurumların içtihad ve uygulamalarında, yani (sözde!) alınmış keyfi bir uygulama olmasından ibaret uygulamadır. Bu "keyfiliğe dur!" demek için 26 Şubat 2007 tarihinde İstanbul'da Çağlayan Meydanında yapılacak büyük mitinge kendini "İslam" şuuru içerisinde var olarak hisseden kadın ve erkek her müslümanı bekliyoruz.
Pankartınızı alarak bu ülke insanının UYUMADIĞINI, SADECE BEKLEDİĞİNİ lütfen; hep beraber aynı ağızdan haykıralım!
Alın gelin başörtülerinizi çağlayan meydanı dolsun;
Haklı davamızın sancakları, safları doldursun!
Sütçü imamlar ayağa kalkıp SİZLERE SELAM DURSUN;
Siz Müslüman evlatları; SESİNİZİ TÜM DÜNYA DUYSUN!
Bilindiği gibi; Anayasal Hak ve Özgürlükler içerisinde yer alan "türban"; maalesef hala ülkemizin her yerinde kamu kurum ve kuruluşlarında yasak! Bu yasak herhangi bir kanunla değil; Kanun Hükmünde Kararnamelerle de değil, sadece bazı kurumların içtihad ve uygulamalarında, yani (sözde!) alınmış keyfi bir uygulama olmasından ibaret uygulamadır. Bu "keyfiliğe dur!" demek için 26 Şubat 2007 tarihinde İstanbul'da Çağlayan Meydanında yapılacak büyük mitinge kendini "İslam" şuuru içerisinde var olarak hisseden kadın ve erkek her müslümanı bekliyoruz.
Pankartınızı alarak bu ülke insanının UYUMADIĞINI, SADECE BEKLEDİĞİNİ lütfen; hep beraber aynı ağızdan haykıralım!
Alın gelin başörtülerinizi çağlayan meydanı dolsun;
Haklı davamızın sancakları, safları doldursun!
Sütçü imamlar ayağa kalkıp SİZLERE SELAM DURSUN;
Siz Müslüman evlatları; SESİNİZİ TÜM DÜNYA DUYSUN!