Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

çözüm: Kuran Ahlaki

cekuuu

New member
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allah Korkusu Olmazsa Ne Olur?

“Hayır; aksine, siz yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Mirası, sınır tanımaz (helal, haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz. Malı 'bir yığma tutkusu ve hırsıyla' seviyorsunuz.” (Fecr Suresi, 17-20)

Allah'a kavuşacağının bilen ve her tavrının bir karşılığı olduğunun bilincinde olan bir insanla, kimseye hesap vermek zorunda olmadığını zanneden bir insanın davranışları arasında büyük bir farklılık vardır. Allah korkusu olmayan bir insan her türlü kötülüğü işleyebilir, çıkarları için her türlü ahlaksızlığa göz yumabilir. Örneğin çok sıradan bir sebepten veya dünyevi bir çıkar için "gözünü bile kırpmadan" adam öldürebilen bir insan, bunu Allah'tan korkup sakınmadığı için yapar. Çünkü Allah'a ve ahiret gününe kesin bir bilgiyle iman etse, asla ahirette hesabını veremeyeceği bir şey yapamaz.

Kuran'da Hz. Adem'in oğullarından örnek verilerek Allah'tan korkan bir insanla korkup sakınmayan bir insan arasındaki keskin farklılığa dikkat çekilmiştir:

“Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de:) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder. Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." (Maide Suresi, 27-28)

Allah korkusu olmayan taraf, kardeşini hiçbir suçu olmadığı halde, gözünü bile kırpmadan öldürebilirken, diğeri ölüm tehdidi aldığı halde kardeşini öldürmeye yeltenmeyeceğini söylemektedir. İşte bu, o kişinin sahip olduğu Allah korkusunun bir sonucudur. O halde toplumun tüm bireyleri Allah korkusuna sahip olduğunda cinayet, zulüm, haksızlık, adaletsizlik gibi Allah'ın hoşnut olmayacağı tüm olaylar son bulacaktır. İnsanların ahlaksızlıklarının ve zalimliklerinin bir diğer nedeni ise dünyaya olan tutkulu bağlılıklarıdır. Bu yapıdaki insanlar dünyada fakir kalma, geleceğini garanti altına alamama endişesi taşırlar. Bu nedenle pek çok insan rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, yalancı şahitlik, fuhuş gibi suçları alışkanlık haline getirir. Oysa Allah'a iman eden bir insan için Allah'ın razı olması her şeyin üzerindedir. Böyle bir insan Allah'ın hoşnutluğunu kaybedeceğini bildiği bir şeyden şiddetle sakınır. Sadece Allah'tan korkar; ne ölüm, ne açlık, ne de başka bir zorluk onu doğru bildiği yoldan ayıramaz.

Dolayısıyla da Allah korkusu olan bir insan, koşullar ne olursa olsun Kuran ahlakından taviz vermez. Böyle bir insan aynı zamanda son derece güvenilirdir de. Her zaman vicdanlı tavırlar gösterir. Tek başına olduğunda bile, Allah'ın kendisini gördüğünü ve işittiğini bildiği için, hiçbir koşul altında vicdansızca, zalimce davranmaya kalkışmaz.

Dinsizlik ise vicdansızlığı teşvik eder. Örneğin bir kişinin arabasıyla bir insana çarptıktan sonra arkasına dönüp bakmadan kaçması, o kişinin dinden uzak oluşunun bir göstergesidir. Can çekişen, belki gerekli müdahale ile kurtarılabilecek bir insanı vicdansızca kendi haline bırakan kişi, insanlardan kaçarak kurtulacağını düşünür. Ama bu sırada Allah'ın ona şahit olduğunu düşünmez. Oysa Allah'ın azabından ve hesap gününden kaçış hiçbir şekilde mümkün değildir. Allah yapılan tüm haksızlıkların, zalimliklerin, vicdansızlıkların karşılığını hesap gününde eksiksiz olarak verecektir:

“…Kim ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandıysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar. Allah'ın rızasına uyan kişi, Allah'tan bir gazaba uğrayan ve barınma yeri cehennem olan kişi gibi midir? Ne kötü barınaktır o.” (Al-i İmran Suresi, 161-162)

İnsanlara Allah'ın ayetleri hatırlatıldığı ve bu önemli gerçek telkin edildiği takdirde bu tarz vicdansızlıklar da engellenmiş olacaktır. Dinden uzak insanların vicdansızca tavırlarına bir başka örnek olarak tıp konusunda eğitim almadığı halde çeşitli alanlarda doktorluk yapan kişileri de verebiliriz. Bu kimseler yeterli bilgi birikimleri ve tecrübeleri olmadığı halde rahatlıkla insanları kandırabilmekte, üstelik onların sağlıklarını tehdit edecek, ölümlerine sebep olabilecek kadar ciddi konularda dahi böyle bir vicdansızlığa başvurabilmektedirler. Bunu yaparken düşündükleri ise, kendilerine dünyevi birtakım çıkarlar sağlamak ve para kazanmaktır. Oysa Allah bir ayetinde "emanetleri ehline teslim etmeyi" emretmiştir. (Nisa Suresi, 58) Bir insanın sağlığı da önemli bir emanettir. Dolayısıyla da Allah'ın bu ayeti uygulandığında, insanların bilmedikleri konularda çalışma yapmaları, diğer insanlara zarar verebilecek girişimlerde bulunmaları söz konusu olmaz.

Allah'tan korkmayan insanların yaptıkları vicdansızca tavırlarla her yerde, yaşamın her anında karşılaşmak mümkündür. Örneğin Allah'ın azabını uzak gören, düşünmeyen bir insan kolaylıkla masum bir insana iftira atabilir. Onun için önemli olan insanları ikna edebilmek ve onları söylediklerine inandırabilmektir. Dolayısıyla bu insan attığı iftiranın ahirette karşısına çıkacağını düşünmez. Bu nedenle iftirada bulunduğu masum kişinin zor durumda kalması, sıkıntı çekmesi, hapis yatması gibi olaylar onun vicdanını rahatsız etmez. Oysa Allah iftira atmanın karşılığını Kuran'da şöyle bildirmiştir:

“Kim bir hata veya günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı yüklenmiştir.” (Nisa Suresi, 112)

“Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azab vardır.” (Nur Suresi, 11)

Allah'tan korkup sakınmayan bir insan diğer insanlara kesinlikle değer vermez. Örneğin çoğu lokanta sahibinin mutfaklarında sıhhi koşullara dikkat etmemesinin, ilkyardıma kaldırılan acil hastaların yeterli ilgiyi görmedikleri için ölmelerinin, zavallı insanların itilip kakılmalarının, yaşlı insanlara hürmet edilmemesinin, bir avuç toprak için milyonlarca masum insanın katledilmesinin nedeni, insanların Allah korkusuna sahip olmamalarıdır.

Allah korkusuna sahip olan insanlardan oluşan bir toplumda, kimse bu tür davranışlarda bulunmaz. Tüm bunların hesap günü karşısına getirileceğini bilir. Bu bilinçteki insanlardan oluşan bir topluma ise elbette huzur ve güven duygusu hakim olur. Ayrıca Allah'tan korkan insanlar fuhuştan ve her türlü çirkinlikten sakındıkları, saygı, şefkat ve merhamet konusunda duyarlı oldukları için aile yapıları da sağlam olur. Aile yapısı sağlam olan bir ülkede, insanların birbirlerine bağlılıkları sayesinde devlet yönetimi de güçlü olur.
 
Üst Alt