Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Çocuk Eğitiminde Uygun Mesajlar

nur44

New member
Katılım
25 Ara 2005
Mesajlar
58
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
99
Konum
netten
" İnsanoğlunun öğrenme süreci doğduğu andan itibaren başlar. Kendi bedenini, organlarını, çevresini ve dünyayı tanımaya başlayan insan, Allah'ın (cc) verdiği kabiliyetler ölçüsün-de öğrendiği şeyleri uygulayarak kendini geliştirir. İşitme, görme, dokunma, tatma ve koku alma hisleri sayesinde öğrendikleri giderek artar. Etraftan gelen her uyarı ve mesaj; öğrenmeye, şuuraltını beslemeye ve hayatı tanımaya hizmet eden bir unsurdur. Yetersiz uyarı alan çocukların zihnî ve ruhî gelişimi durakladığı gibi, gereksiz ve fazla uyarı alan çocukların da gelişimlerinde sapmalar oluşmaktadır. Çocukların ilk üç yaşta, en hızlı gelişen sistemlerinin sinir sistemi olduğu bilinmeli, dolayısıyla anne karnından itibaren çocukların olumlu mesajlar ile yetiştirilmeleri sağlanmalıdır

Çocuk Eğitiminde Uygun Mesajlar

Dr. Hasan Aydınlı
 

ummutalha

New member
Katılım
25 Haz 2006
Mesajlar
24
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
ailelerin dini eğitime etkileri

ailelerin dini eğitime etkileri

Dini eğitimin çocuk eğitiminden ayrı ya da bağımsız bir eğitim olduğunu düşünürsek yanılırız. Sandığımızın aksine iç içe geçmiş konulardır ve biri diğerinden daha az önemli değildir. Çocuklarımızın takva sahibi, ihlaslı, gayretli, edepli, arif , alim, amil, zarif, ten-can-mal cömerdi, ihsan sahibi, merhametli, güler yüzlü, tatlı dilli, şeker gibi insanlar olmasını istiyoruz. Sıralaması kolay, gerçekleştirmesi kararlılık, gayret, sabır ve çok çalışma gerektiren bu zorlu ve bütün bir ömrü içine alan çalışma, hiç de kolay değil. Bundan sonra söyleyeceklerimizi bir cümlede söylersek: Ne ekerseniz onu biçersiniz, istediğiniz vasıflarda evlatlar istiyorsanız, önce siz öyle olmak zorundasınız! Kendi dini endişelerimiz için, cennet ya da cehennem telaşlarımız için terbiye edemediğimiz nefsimizi, edinemediğimiz yüksek ahlakı çocuklarımızın akıbeti hayrına edinmek zorundayız.
Bilindiği üzere çocukların dini eğitimi 4 yaş 4 ay ve 4 günlük iken başlar. 4 yaş çocukların kişiliğinin kemale erdiği yaştır ve bu yaş itibarıyla verdiğiniz bilgileri alabilecek hale gelmişler demektir. Öğrenmeleri ve uygulamaları gereken pek çok şey vardır, ancak İslam dini “Güzel ahlak” dinidir, yol göstericimiz “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmaktadır. Arzu ettiğimiz ahlakı ve kişiliği edinmelerini sağlayamazsak “Okuduğu Kur’an hançerelerinden aşağı geçmeyen”, ibadetin ne anlama geldiğini bilmeyen, en kötüsü hayrını ibadetleriyle ölçen, ahlaki yönünün farkında olmayan, farkında olmadığı için de ibadetleri kendisine hayır getirmeyen yeni gölge Müslümanlar yaratmış oluruz. Bunu çözebilmenin yolu, onlara tavsiye ettiğimiz davranışları önce kendimiz uygulamak, yani model oluşturmak, yani “kal” i bırakıp “hal” ehli olmaktan geçiyor. Daha önceki yazılarımızı takip ettiyseniz çocukların, büyüklerinin kendilerine söylediği sözlerden çok onların yaptıklarını öğrendiklerini söylediğimizi hatırlayacaksınız.
Anne-babalar olarak bizler şu anki manevi hassasiyetimize, bu yaşımıza gelene kadar edindiğimiz bilgiler ve sarf ettiğimiz çabalar sonucu ulaştık. Çocuklarımız henüz, bunlardan yoksunlar. Dinleri hakkında edinecekleri ilk intiba, en yakınında olan insanlardan edindikleri olacaktır. Hissiyatımızı onlarla paylaşmalıyız. Örneğin, namaz kılarken yapmış olduğumuz hareketler onlarda uhrevi bir hal yaratmayacaktır, ta ki biz onlarla bu hislerimizi paylaşana kadar. Her yaptığımız şeyi onlara kendi lisanlarınca açıklamalıyız. İbadet ederken aldığımız hazzı, şükrederken minnettarlığımızı, cennet ve Cemalullah aşkıyla yanarken göz yaşlarımızı, Yaratıcımızın mahlukatını seyrederken minnettarlığımızı, yaralı bir kuşa bakarken O’nun merhametini……. kısacası, içli bir mü’min olarak her hissimizi! Hatta hatta bazen hissetmediklerimizi bile! Günlük yaşantımızda uyguladığımız sünnetleri nedenleriyle ve Peygamber aşkıyla açıkladığımızda, İslam tarihini ve din büyüklerimizi yapmış oldukları fedakarlıkları ve kahramanlıklarını bize hissettirmiş olduklarıyla birlikte anlatmak daha etkili ve kalıcı olacaktır.
Çocuğumuzun görevlerini ihmal etmeyen biri olmasını sağlayamazsak, ona ezberlettiğimiz duaları, sureleri okumasını, farzları, vacipleri, sünnetleri yapmasını nasıl sağlayacağız?
Minnettarlığı öğretmezsek, Allah’ın (c.c) verdiği onca nimete şükrü nasıl açıklayacağız?

Aslan oğlum, ceylan kızım deyip dururken bu nimetleri verenin de alanın da Allah olduğunu, asl olanın iyi insan, iyi Müslüman olmak olduğunu nasıl anlatacağız?
“Hadi şu duayı oku da nasıl güzel Kur’an öğrendiğini Ahmet amcan görsün” derken riyakarlığın kötü bir şey olduğunu nasıl öğreteceğiz?
Sürekli yemek yemesi hususunda baskı yapıp, aç değilken bile yemesi için ısrar ederken, çocuğumuza az yemeyi, kanaatkar olmayı, nasıl öğreteceğiz? Aşağılayarak, “Seni gidi ………. “ derken nezaketi, kalp kırmamayı, kibar olmayı, zarafeti nasıl öğreteceğiz?

Sırf itaat etmesini sağlamak için haklı olduğu zamanlarda bile “ben senin annenim, ne diyorsam onu yap, saygısız olma” mantığıyla, hakkı tutmayı ve ne pahasına olursa olsun, kim olursa olsun doğruyu söylemeyi ve haklının yanında olmayı nasıl öğreteceğiz?

Yaramazlıklarını ya da başarısızlıklarını “ne kadar akılsızsın, senden ancak bu beklenirdi” sözleriyle aşağılarsak, mütevazı, başkalarının ayıbını örtücü, kendine güvenen, güven veren, asil, vakur Müslümanları nasıl yetiştireceğiz?
Bu soruları dinimizin her bir emri için devam ettirebiliriz. Kişisel özellikleri İslami niteliklere uygun, duygusal açıdan sağlıklı yetiştirilen çocuklar içlerinde taşıdıkları sevgi ve şükran duyguları ile Yaratıcılarını, O’nun emirlerini ve Peygamberini daha iyi anlayacak ve iyi birer Müslüman olacaklardır. Anne babasının yüce bir varlığa itaat ettiğini gören, en önemlisi, bunu hisseden bir çocuk daha itaatkar olacaktır, kendisini yetiştirirken sergiledikleri “Asil insan muamelesi” ve yaşantılarındaki tutarlılık ve hassasiyet, çocuğun kendisiyle, ailesiyle en önemlisi mensup olduğu dinle gurur duymasını sağlayacaktır.
Sayfalarımızda işte bu kişisel özellikleri ve bunları elde etmek için geliştirmemiz gereken doğru davranışları ele alıyoruz. En önemlisi “takva sahibi, ihlaslı, gayretli, edepli, arif , alim, amil, zarif, ten-can-mal cömerdi, ihsan sahibi, merhametli, güler yüzlü, tatlı dilli, şeker gibi çocukların” ebeveynlerinin nasıl olması gerektiğini öğreniyoruz. Emin olunuz bizler iyi birer ebeveyn olmayı başarırsak, çocuklarımız biz mükemmel olmasak bile, gösterdiğimiz hedefi hissedecek ve istediğimizin çok daha fevkinde “kaliteli Müslümanlar” olacaklardır.
 

sURGUn

New member
Katılım
17 Tem 2006
Mesajlar
47
Tepkime puanı
0
Puanları
0
s.a
...:::way be bilmiyordum ellerine sağlık:::...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
İşitme ile alınan uyarılar, çocuk gelişimi ve eğitiminde önemli bir yere sahiptir. Yeterli ve uygun mesaj alan çocukların gelişimleri de olumlu olmaktadır. Bebeğin, anne karnında başlayan işitme süreci sayesinde annesinin sesini ayırabildiği ve anne sesinin bebek üzerinde rahatlatıcı tesir yaptığı bilinen bir gerçektir. Annesinin söylediği ninni bebeğe huzurlu bir uyku sağlarken, gürültülü ve uygun olmayan ortamlar ise, bebeği huzursuz etmektedir. Bebeğin, özellikle ilk üç yaşta gürültüye maruz kalması, sinir sisteminde olumsuzluklar oluşturmaktadır. Maalesef bazı anne-babalar, çocuklarının odasına radyo ve tv gibi âletler koyarak çocukları bunları sürekli dinlemeye mecbur hâle getirmektedir. Oysa bebek için en iyi gelişim, onun sindirebileceği ve kabullenebileceği özellikte, yaşına uygun işitme uyarıları almasıdır. Bunun tam tersi olarak çocukların yanında uzun süre konuşulmaması, lisan gelişimlerini aksatmaktadır. Çocuklarımızın şuuraltını güzel ses ve mesajlar ile desteklemeliyiz. Anne-baba arasında güzel bir ses tonu ile geçen konuşma, yararlı konularda sohbet, okunan güzel bir şiir, evde duyulan Kur'ân sesi, camiden gelen ezan sesi, söylenen ninniler, çocuklarımızın ses olarak güzel uyarı almasına vesile olacaktır.

Görme ile alınan uyarılar da çocuk gelişiminde oldukça önemlidir. İnsan kendisini, eşyayı ve tabiatı görerek, dokunarak ve deneyerek tanır. Görme özelliği doğumla başlamasına rağmen olgunlaşması altıncı ayı bulmaktadır. Bebekler, gelişimleri esnasında gördükleri her şeyi öğrenme adına değerlendirmektedir. Görülen şeyler şuuraltında bir yer edinir. Anne-baba çocuklarına iyi ve güzel davranışlarıyla örnek olmalıdır. Çocukların ev içinde anne-baba davranışlarına dikkat ettikleri bilinmektedir. Yardımlaşma, fedakârlık, hoşgörü, çalışkanlık, sorumluluk alma, doğruluk, empati gibi özelliklerin ev içinde yaşanması, çocuklarımızın bu konuları daha kolay anlayıp kavramalarını sağlayacaktır. Çocuğun anne-babasını namaz kılarken, kitap okurken, çalışırken, misafir ağırlarken görmesi, bu davranışlara dikkat etmese bile bunların şuuraltına yerleşmesine vesile olacaktır. Kavga, gürültü, tartışma, olumsuz sözler ise, çocuğun gelişimine menfi tesir edecektir.

İnsanların şuuraltında, metakominikasyon aracılığı ile yapılan uyarıların daha tesirli olduğu bilinmektedir. Meselâ; bir ürünün reklâmında, o ürünün niteliğinden çok onu kullanan insanların gülmesi ve mutlu olması daha tesirlidir. Çünkü bununla kişiye; "Sen bu ürünü kullanırsan, mutlu olursun." mesajı verilmektedir. Çocuklarımızın olumlu aile çevresinde yaşamaları, dolaylı olarak bazı davranışları örnek almalarını sağlamaktadır. Kısacası çocuklarımıza anlatarak öğrettiğimiz şeyler, onların görerek öğrendikleri şeylerin yanında çok küçük kalır. Öğrenme sürecinde en fazla kullanılan yol, görerek öğrenmedir. Bu açıdan çocuklarımızın gelişimine ve ruh sağlıklarına yararlı olacak uyarıları oluşturmalıyız. Anne-babalar, fazla miktarda olumsuz uyarı alan çocukları yönlendirmekte zorlanmaktadır. Çünkü bizim anlattıklarımız onların görerek etkilendikleri karşısında tesirsiz kalmaktadır.

Yaşadığımız mekânın eğitim ve öğretim açısından da oldukça önemi vardır. Çocuklarımızın okullarını seçerken dikkatli olmakta yarar vardır. Yapacağımız en güzel şey, güzel ortamları olan okulları seçmek ve çocuklarımızın görerek ve yaşayarak şuuraltının olumlu tesirlerde kalmasını sağlamaktır. Öğretmenlerin hal ve davranışlarıyla örnek olması, karakter eğitiminde olmazsa olmaz kuraldır. Öğrencilerin okul ortamında doğru ve dengeli uyarılar alması eğitimi destekleyecektir. Çocuklarımız fizik, matematik veya karmaşık problemleri öğrenemeseler bile, onların karakter gelişimi mutlaka desteklenmelidir. Karakter eğitiminden geçmemiş çocuk çok ileri seviyede bilgiler öğrense de, kendine ve insanlığa yararlı olamaz. Karakter eğitiminde; öğretmenin kılık kıyafeti, konuşma tarzı, olaylar karşısındaki tepkisi ve davranışları, onun anlattıklarından çok daha tesirlidir.

Arkadaş çevresi de çocuklarımızın çok sayıda uyarı aldığı bir ortamdır. İdeal ve uygun arkadaş ortamı çocuğumuzun gelişimini destekleyeceği gibi, uygun olmayan arkadaşlar da çocuklarımızın gelişimine menfî tesir edecektir. Birçok anne-baba çocuklarına verdikleri güzel eğitimi ideal bir arkadaş ortamı ile desteklemedikleri için, çocuklarında menfî neticelerle karşılaşmaktadır. Çocukta yedi yaşından sonra arkadaş ortamının tesiri artmaya başlarken, bu dönemde anne-babanın tesiri azalmaktadır. Ergenlik döneminde arkadaş ortamının, tesiri en üst seviyeye çıkmaktadır.

Medyanın çocuklarımız üzerindeki tesiri tartışılmaz. Şiddet, korku, ahlâkî çarpıklıklar, uygunsuz davranışlar, medyanın olumsuz tesirleri olarak yansımaktadır. Hayatın ilk yıllarında ise, tv'nin olumsuz tesiri daha farklı olmaktadır. Bebeklerin tv karşısında fazla kaldıkları durumlarda konuşma gelişimlerinin bozulduğu, sosyal olarak çevreye yabancılaştıkları bilinmektedir. Bu şekilde tv'den alınan yoğun görme ve işitme uyarısı çocuğun gelişiminde sapmalar oluşturmaktadır. Bazı anne-babalar, çocuklarına tv reklamları karşısında yemek yedirerek bedenen büyümelerini sağlamaya çalışırken, onların hayatına olumsuz tesir edecek uyarılar almasına yol açmaktadırlar. Çocuk gelişiminde, özellikle bebeklik döneminde tv ve bilgisayardan alınan uygunsuz uyarılara dikkat etmek gerekir. O dönemde, tv'deki görüntüden çok, anne-babanın ilgisine, sevgisine, konuşmasına, okşamasına, kucaklamasına, oynamasına ve insanlarla etkileşime ihtiyacı olan bebekler, tv karşısında insanî özelliklerini geliştirmekte güçlük çekmektedir.

Unutmayınız ki, körpe dimağlara hemen her görüntü ve ses tesir etmektedir. Az veya kısa süreli bile olsa sürekli olan uyarılar, çocuklarımızı zaman içinde değiştirmektedir.

Dokunma, tatma ve koku alma yoluyla alınan uyaranların da çocuklarımıza olumlu tesir etmesini sağlamalıyız. Bebek ve çocukların okşanması, kucaklanması, oynamalarına imkân sağlanması gerekir.

Her gün bir kaya üzerine damlayan suyun zamanla taşları şekillendirmesi gibi, çocuklarımıza sürekli olarak yansıyan olumlu veya olumsuz uyarılar da onları zaman içinde şekillendirir. Çocuk eğitiminde çocuğun alacağı uygun ve ideal uyarılar, yaşına uygun olmalı; gelişimine katkı sağlamalı; ne yoğun ve aşırı, ne de eksik ve yetersiz olmalı; karakter gelişimine destek sağlamalı, ailenin yapısına uygun olmalı, şuuraltının olumlu etkilenmesini sağlamalı, çevre ile münasebetini koparmamalı, tezat mesajlar içermemeli, korku ve ümitsizlik vermemeli, beden ve ruh sağlığına olumlu katkı sağlamalıdır.

Sonuç olarak çocuk eğitiminde; anne-baba, doktor, eğitimci ve öğretmenler, çocuklara uygun, doğru ve yeterli, uyarı ve mesajlar vermelidir.
 

nuþirevan

New member
Katılım
25 Tem 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Eğer bir çocuk kınanarak yaşarsa, suçlamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk düşmanca davranışlar içinde yaşarsa,kavga etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk alay edilerek yaşarsa, sıkılganlığı öğrenir.

Eğer bir çocuk utanç içinde yaşarsa,suçluluk duymayı öğrenir.

Eğer bir çocuk hoşgörüyle yaşarsa, sabırlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk değer verilerek yaşarsa,saygı duymayı öğrenir.

Eğer bir çocuk eşitlik ortamında yaşarsa,adaleti öğrenir.

Eğer bir çocuk güven duygusu içinde yaşarsa,inanmayı öğrenir.

Eğer birçocuk beğenilerek yaşarsa,kendisinden hoşlanmasını öğrenir.

Eğer bir çocuk kabul ve dostluk yaşarsa,dünyada sevgi aramayı öğrenir.

Çocukların öğütten çok iyi örneğe ihtiyaçları vardır.

Çocuğun aynası anne ve babasıdır.Bu aynadan daima güzel şeyler

görmelidir.

Çocuklara vereceğiniz en güzel ve değerli hediye, ilgi ve zamanınızdır.

Çocuklar donmamış beton gibidir. Üzerine ne düşse iz yapar.
 

ummutalha

New member
Katılım
25 Haz 2006
Mesajlar
24
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
yüreğine sağlık ,güzel kardeşim bi anne olarak başucu yapabileceğim yazından mütevellit allah razı olsun...
sağolasın...:)
 
Z

zeynep_hearty

Guest
hepinizden yaradan razı olsun sağolun selam ve dua ile...
 

ibrahimonur

New member
Katılım
26 Nis 2006
Mesajlar
364
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ve yahut çocuk su gibidir konulduğu kabın şeklini alır diyebilirmiyiz


(biraz fizik takılalım) :D
 

Zülal

New member
Katılım
22 Nis 2007
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
Teşekkür ederim bilgiler için..
 

mahmut555

New member
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
64
peygamber efendimizin çocuklarakarşı nasıldavrandıgını sahabe bize ögretmiştir efendimiz namaz kılarken hz hüseyin üstüne çıkmıştır taki o inenekadar dogrulmamışdır
 
Üst Alt