dua demeti
New member
- Katılım
- 20 Şub 2007
- Mesajlar
- 81
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 0
- Yaş
- 41
RABBİM KENDİSİNİ HAKKIYLA SEVMEYİ BİZLERE NASİP ETSİN
ÇİNGENE ALİ Rahimehullah
Bir Çingene Ali vardı, umutsuz bir biçimde padişahın kızı Selma'ya aşık olmuştu... Öyle ya aşık olduğu padişahın kızı , kendisi ise bir Çingene Ali... Olacak şey miydi!!
Ama aşık olmuştu bir kere Ali, aklı fikri padişahın kızı Selma’da idi... Kafasını bir oraya vuruyor olmuyor, bir bu yana vuruyor olmuyor...
Onu sevenlerden biri " Sen bir de Abdulkâdir Geylânî kuddise sırruhu'nun Halifesi olan Ali Heytî Hazretlerine git be Ali'm " dedi.
Ali umutsuz, bîçare ona vardı, meramını anlattı. Ali Heytî hazretleri:
-Ali, sen ben ne dersem yapmaya razı mısın padişahın kızına ulaşabilmek için. dedi. Çingene Ali gözlerini dört açarak:
- Sen bana padişahın kızı Selma'yı getir; ne dilersen yaparım, uğruna her şeye hazırım. dedi.
Ali Heyti hazretleri Çingene Ali’ye:
-Ali ben ne dersem yapacaksan bu iş olur;ama şart ne dersem yapacaksın, itirazsız. dedi. Ali'nin canına minnet, derhal kabul etti bu şartı.
Ali Heyti hazretleri Çingene Ali’yi bir dağın tepesindeki mağaraya götürdü. Issız bir yerdi orası ve ona:
-Şimdi burada şu kayanın üstüne otur ve kim gelirse gelsin, ne olursa olsun umursamadan Allah! de. dedi. Ali şaşkın:
-Allah demekle padişahın kızının ne alakası var. dedi. Ali Heyti Hazretleri kızgın:
-Ali soru yok!! sen dediğimi yap kız sana gelecek inşallah. dedi.
Çingene ali söylenene uydu Allah Allah Allah demeye başladı. Haftada bir Ali Heyti hazretleri geliyor ve ona yemek getiriyordu. Çingene Ali, Ali Heyti hazretlerini her gördüğünde:
- Hani, nerede? Padişahın kızı ne oldu, niye gelmedi?!! diye soruyor; her defasında "Allah de" cevabını alıyordu.
Ali aşkının tılsımından bir denileni iki etmiyor, kıza kavuşma ümidiyle güvendiği Ali heyti hazretleri ne derse onu yapıyor "Allah" diyordu.
Vakit geçti, Ali'nin namı şehre yayılmaya başladı, civardan geçen kervanların haber vermesiyle Çingene Ali, " memleketin uzağından gelmiş, ıssız bir mağaraya sığınmış bir büyük Allah dostu, hiç durmadan Allah diyen bir veli olarak şehirde anılmaya başlanıldı. Öyle ki , onun hakkında, nice kerametler söylendi, nice kişiler onun tılsımlı nefesinin kudretinden bahsetmeye başladılar.
Bu arada Ali heyti hazretleri Ali'nin yanına haftada bir uğruyor yemek getiriyordu. Çingene Ali Onu her gördüğünde " Hani kız nerede, niye gelmedi hala?" diyordu. Ali heyti hazretleri ise " Az kaldı, bekle Allah de" diyordu.
Bir gün geldi ki padişahın kızı hastalandı. Memleketin bütün tabibleri çaresiz kaldılar, hastalık karşısında.. Dediler ki padişaha:
-Efendim memleketimizin büyüklerinden Allah Dostu bir Ali Heyti hazretleri var, bir de ona soralım bu hastalık karşısında biz nâçar kaldık....
Padişah Ali Heyti hazretlerini davet etti huzuruna. Meramını anlattı. Ali heyti Hazretleri:
-Padişahım, memleketimizde ün salan , bir dağın tepesindeki mağarada sürekli Allah diyen bir kulunuz var belki o bir şeyler yapabilir. dedi.
Zaten padişah o söylenen kişinin namını çoktan duymuştu bile. derhal buyruk verdi dağa doğru gidilmesi, o Hazretin! görüşünün alınması için....
Ali Heyti Hazretleri, Çingene Ali'nin yanına geldi. Ona:
-Evladım padişah maiyetiyle senin yanına geliyor. Sana ne teklif ederse etsin, kabul etme.. toprak, altın, makam.. hiçbirisine iltifat etme ancak kızını teklif ederse zevceliğe , senin işin tamamdır, kabul et. dedi. Çingene Ali heyecanlı daha bir şevkle Allah demeye başladı....
Tam kırk gün dolmuştu o paslı mağarada Allah demeye devam edeli, aklında padişahın kızından başka hiç bir şey yok, Allah diyordu Ali.
Padişah maiyetiyle mağaraya geldi. Ne baka ki bir Derviş hararetle Allah Allah diyor, imrendi ona, ne hoş bir insan, dünya hiç umurunda değil, dedikleri kadar varmış diye düşündü içinden... Çingene Ali'ye, Ali Heyti Hazretleri padişahın meramını aktardı. Ali " Allah Allah " dedi. Ali Heyti hazretleri padişaha dönerek:
-Padişahım gördüğünüz gibi, sadece Allah diyor, Ona hediye verseniz iltifatını celbetmek için, bize yüzünü dönmesi için. dedi. Padişah Ali'ye mülk hediye etmek istedi. Ali " Allah" dedi... Padişah makam teklif etti ... Ali " Allah" dedi. Padişah altın dedi.... Ali " Allah" dedi....Padişaha yaklaşarak Ali Heyti Hazretleri:
-Padişahım bir de kerimenizin izdivacını teklif etseniz dedi. Padişah düşündü: " bu adamdan daha layık kim olabilirdi ki zaten kızı için, sürekli Allah diyen, dünyaya bel bağlamayan bir Allah Dostu, zaten halk ta onu çok seviyor!!"
- Kızımın nikahını alır mısın?!! dedi.
Ali, şok da yanlış mı duymuştu ki, padişah ona kızının, Selma'nın nikahını teklif ediyor ha.. Hem de kime Çingene Ali'ye öyle mi? Neden neden neden?
Ali düşündü, düşündü:
Ben ki bir kız için, aşkım için kırk gün sadece Allah Allah dedim; emelime kavuştum, kıza kavuştum... Ya Rabbi!! Ya Senin için, Şanın için Allah Deseydim... Bana ne büyük lütuflar verirdin Sen ne yüce bir hükümdarsın, Ey şanı Yüce Çingene Ali'nin de padişahın da Rabbi Allah .....dedi ve oracıkta can verdi.... Rivayet edilir ki son nefesiyle kutuplar arasında yerini aldı Çingene Ali namlı, Ali rahimehullah.....
ÇİNGENE ALİ Rahimehullah
Bir Çingene Ali vardı, umutsuz bir biçimde padişahın kızı Selma'ya aşık olmuştu... Öyle ya aşık olduğu padişahın kızı , kendisi ise bir Çingene Ali... Olacak şey miydi!!
Ama aşık olmuştu bir kere Ali, aklı fikri padişahın kızı Selma’da idi... Kafasını bir oraya vuruyor olmuyor, bir bu yana vuruyor olmuyor...
Onu sevenlerden biri " Sen bir de Abdulkâdir Geylânî kuddise sırruhu'nun Halifesi olan Ali Heytî Hazretlerine git be Ali'm " dedi.
Ali umutsuz, bîçare ona vardı, meramını anlattı. Ali Heytî hazretleri:
-Ali, sen ben ne dersem yapmaya razı mısın padişahın kızına ulaşabilmek için. dedi. Çingene Ali gözlerini dört açarak:
- Sen bana padişahın kızı Selma'yı getir; ne dilersen yaparım, uğruna her şeye hazırım. dedi.
Ali Heyti hazretleri Çingene Ali’ye:
-Ali ben ne dersem yapacaksan bu iş olur;ama şart ne dersem yapacaksın, itirazsız. dedi. Ali'nin canına minnet, derhal kabul etti bu şartı.
Ali Heyti hazretleri Çingene Ali’yi bir dağın tepesindeki mağaraya götürdü. Issız bir yerdi orası ve ona:
-Şimdi burada şu kayanın üstüne otur ve kim gelirse gelsin, ne olursa olsun umursamadan Allah! de. dedi. Ali şaşkın:
-Allah demekle padişahın kızının ne alakası var. dedi. Ali Heyti Hazretleri kızgın:
-Ali soru yok!! sen dediğimi yap kız sana gelecek inşallah. dedi.
Çingene ali söylenene uydu Allah Allah Allah demeye başladı. Haftada bir Ali Heyti hazretleri geliyor ve ona yemek getiriyordu. Çingene Ali, Ali Heyti hazretlerini her gördüğünde:
- Hani, nerede? Padişahın kızı ne oldu, niye gelmedi?!! diye soruyor; her defasında "Allah de" cevabını alıyordu.
Ali aşkının tılsımından bir denileni iki etmiyor, kıza kavuşma ümidiyle güvendiği Ali heyti hazretleri ne derse onu yapıyor "Allah" diyordu.
Vakit geçti, Ali'nin namı şehre yayılmaya başladı, civardan geçen kervanların haber vermesiyle Çingene Ali, " memleketin uzağından gelmiş, ıssız bir mağaraya sığınmış bir büyük Allah dostu, hiç durmadan Allah diyen bir veli olarak şehirde anılmaya başlanıldı. Öyle ki , onun hakkında, nice kerametler söylendi, nice kişiler onun tılsımlı nefesinin kudretinden bahsetmeye başladılar.
Bu arada Ali heyti hazretleri Ali'nin yanına haftada bir uğruyor yemek getiriyordu. Çingene Ali Onu her gördüğünde " Hani kız nerede, niye gelmedi hala?" diyordu. Ali heyti hazretleri ise " Az kaldı, bekle Allah de" diyordu.
Bir gün geldi ki padişahın kızı hastalandı. Memleketin bütün tabibleri çaresiz kaldılar, hastalık karşısında.. Dediler ki padişaha:
-Efendim memleketimizin büyüklerinden Allah Dostu bir Ali Heyti hazretleri var, bir de ona soralım bu hastalık karşısında biz nâçar kaldık....
Padişah Ali Heyti hazretlerini davet etti huzuruna. Meramını anlattı. Ali heyti Hazretleri:
-Padişahım, memleketimizde ün salan , bir dağın tepesindeki mağarada sürekli Allah diyen bir kulunuz var belki o bir şeyler yapabilir. dedi.
Zaten padişah o söylenen kişinin namını çoktan duymuştu bile. derhal buyruk verdi dağa doğru gidilmesi, o Hazretin! görüşünün alınması için....
Ali Heyti Hazretleri, Çingene Ali'nin yanına geldi. Ona:
-Evladım padişah maiyetiyle senin yanına geliyor. Sana ne teklif ederse etsin, kabul etme.. toprak, altın, makam.. hiçbirisine iltifat etme ancak kızını teklif ederse zevceliğe , senin işin tamamdır, kabul et. dedi. Çingene Ali heyecanlı daha bir şevkle Allah demeye başladı....
Tam kırk gün dolmuştu o paslı mağarada Allah demeye devam edeli, aklında padişahın kızından başka hiç bir şey yok, Allah diyordu Ali.
Padişah maiyetiyle mağaraya geldi. Ne baka ki bir Derviş hararetle Allah Allah diyor, imrendi ona, ne hoş bir insan, dünya hiç umurunda değil, dedikleri kadar varmış diye düşündü içinden... Çingene Ali'ye, Ali Heyti Hazretleri padişahın meramını aktardı. Ali " Allah Allah " dedi. Ali Heyti hazretleri padişaha dönerek:
-Padişahım gördüğünüz gibi, sadece Allah diyor, Ona hediye verseniz iltifatını celbetmek için, bize yüzünü dönmesi için. dedi. Padişah Ali'ye mülk hediye etmek istedi. Ali " Allah" dedi... Padişah makam teklif etti ... Ali " Allah" dedi. Padişah altın dedi.... Ali " Allah" dedi....Padişaha yaklaşarak Ali Heyti Hazretleri:
-Padişahım bir de kerimenizin izdivacını teklif etseniz dedi. Padişah düşündü: " bu adamdan daha layık kim olabilirdi ki zaten kızı için, sürekli Allah diyen, dünyaya bel bağlamayan bir Allah Dostu, zaten halk ta onu çok seviyor!!"
- Kızımın nikahını alır mısın?!! dedi.
Ali, şok da yanlış mı duymuştu ki, padişah ona kızının, Selma'nın nikahını teklif ediyor ha.. Hem de kime Çingene Ali'ye öyle mi? Neden neden neden?
Ali düşündü, düşündü:
Ben ki bir kız için, aşkım için kırk gün sadece Allah Allah dedim; emelime kavuştum, kıza kavuştum... Ya Rabbi!! Ya Senin için, Şanın için Allah Deseydim... Bana ne büyük lütuflar verirdin Sen ne yüce bir hükümdarsın, Ey şanı Yüce Çingene Ali'nin de padişahın da Rabbi Allah .....dedi ve oracıkta can verdi.... Rivayet edilir ki son nefesiyle kutuplar arasında yerini aldı Çingene Ali namlı, Ali rahimehullah.....