Çeşitli Önemli Meseleler

mhmt

New member
Çeşitli Önemli Meseleler
17.11.2008
spacer.gif

Mehmet Şevket Eygi


Edison Cennet’e Girecek mi?

* İstanbul’u büyütmek
Şu anda İstanbul’un metropol nüfusu 10 milyon, çevresiyle beraber 20 milyondur. Genel nüfus 72 milyon olan bir ülke bu kadar büyük bir şehri kaldıramaz. Bu şehrin nüfusu 4-5 milyonu geçmemeliydi. İstanbul rantçıların kurbanı olmuştur.

* Daha da büyütmek istiyorlar
İstanbul’un nüfusunu 40 milyona çıkartmak istiyorlar. Bu işte belki de bir trilyon dolar rant var. Böyle bir şey cinayet olur. Kırk milyonluk İstanbul, Türkiye’yi tepetaklak eder.

* Niçin böyle alışılmamış sözler ediyorum?
Nüfusu seksen iki milyon olan Almanya’nın başkenti Berlin’in metropol nüfusu 3.5 milyon, varoşlarıyla birlikte 5 milyondur. Bu yüzden de gül gibi idare edilmektedir. İstanbul ise bu haliyle dünyanın en büyük köyü veya mezraası olmuştur. Boğaz’a üç köprü değil, on köprü yapsalar bile problemler çözülmez.

* Size hiç akla gelmeyen bir rant söyleyeyim.
Şu anda dev İstanbul’da en kârlı iş moloz dökme işidir. Üzerine moloz dökülecek büyük bir arazi bulan kişiler kısa zamanda köşeyi dönmektedir. Bu konuda dönen dolapları size bir anlatsam küçük dilinizi yutarsınız. Kimler var bu işin içinde...

* Yaklaştığı söylenen büyük deprem için tedbir (önlem) alınıyor mu?
Alınmıyor. Belediye İst. Fatih’teki Akdeniz Caddesi’nin bütün binalarını fennî muayeneden geçirdi. Yedi küsur şiddetinde bir zelzelede sadece üç bina ayakta kalacak, diğerleri ya yıkılacak ya da içinde oturulamayacak derecede hasar görecekmiş. Aradan uzun müddet geçti, herhangi bir tedbir alınmadı.

* Türkiye’de şiddeti, terörü, sosyal çözülmeyi kim destekliyor?
Derin devlet destekliyor. Toplumsal barış ve uzlaşma içinde yaşanan bir ülkede derin devlete lüzum ve gerek yoktur.

* Adam öldürmeler, öteki cinayetler, suçlar sizce patladı mı?
Korkunç şekilde patlamıştır. Bunlara paralel olarak zina ve bina da patladı. Toplum dengesini yitirmiş vaziyette. Ahlâksız medya halkın bir kısmını seks manyağı haline getirdi.

* Türkiye şu anda daha hür müdür?
Din, inanç, fikir, basın hürriyetinde ilerlemeler var. Yakın tarihimizde bir ara bir evde toplanıp Risale-i Nur okuyan Müslümanlar yakalanıp tutuklanıyordu. Müslüman ve Marksist gazeteciler ve düşünürler şiddet ve hakaret içermeyen yazılarından ve konuşmalarından dolayı hapse atılıyordu. Ülkede tam bir dehşet havası vardı. Bu konuda hayli iyileşme, normalleşme var. Lâkin hâlâ başörtülü kızlar üniversitelere gidemiyor, Cumhurbaşkanı ve Başbakan hanımlarıyla birlikte orduevinde bir akşam yemeği yiyemiyor. Lâikçilik terörü azalmış olmakla beraber devam etmektedir.

* Müslümanların bugünkü durumu ve geleceği parlak mıdır?
Bence değildir. Çünkü: (1) Tek bir Ümmet oluşturmuyorlar, son derece dağınık ve parçalanmış vaziyetteler. (2) Kültürleri de, genellikle kırsal kesim ve varoş kültürüdür. (3) Müslüman çoğunluğu çekip çevirecek, ona kılavuzluk yapacak ehliyetli ve güçlü bir ulemâ sınıfı da yok. (4) İslâmî kesim, hem İslâm’ı iyi anlamış, hem de çağı yakalamış ziyalı (aydın) sınıftan da mahrum. Birkaç istisna kaideyi bozmaz.

* Ümitsiz misiniz?
İslâm’da Allah’tan ümit kesmek haramdır.

* Dinlerarası Diyalog nedir?
Yüz kere yazdım: Müslümanlara kurulmuş bir tuzaktır, bir aldatmacadır. Üç ibrahimî din vardır, üçünün bağlıları da ehl-i necattır ve ehl-i Cennet’tir demek dolaylı şekilde İslâm’ı inkârdır ve böyle bir düşünüş ve inancın, sahibini küfre götürmesinden korkulur.

* İnsanlığa hizmet etmiş olan Edison Cennet’e girmeyecek midir?
Edison’u Hıristiyanlar bile cennetlik saymaz. Dinî bakımdan Edison kimdir? Cevap: Bunca ilmine, maharetine, zekâsına, kültürüne rağmen Allah’ın Resulü’ne iman etmemiş, İslâm’ı kabul etmemiştir. Böyle bir kişi, bildiği halde iman etmediği için ehl-i necat değildir. Kaldı ki, o Hıristiyanlıktan da çıkmış, saçma sapan inançlar ve uyduruk bir din icad etmiştir. İnsanlığa hizmeti varsa, bu yüzden belki azabı hafifleyebilir. Birtakım beyinsizler, Edison’u Cennet’e sokalım derken kendileri Cehennem’e yuvarlanıyor...

* Dinsizler tesettürü ve hele çarşafı hiç beğenmiyor.
Çarşafı beğenmeyenler mini eteği, bikini mayoyu, çıplaklığı, seksiliği medeniyet sanıyor. Güzellik görecelidir. Afrika kültüründeki Hotanto Venüs’ü, Akdeniz Grek-Roma kültüründeki Venüs ile bir değildir. Kuzgun’a yavrusu şahin görünürmüş. Dinsiz mayoyu, mini eteği beğenecek, dindar ise tesettürü ve çarşafı. Yakub Kadri çarşaf ve peçe için şaheser bir övgü yazısı kaleme almış. Bikini mayo, mini etek için böyle bir yazı yok...

* Eğitimi nasıl buluyorsunuz?
Bizdeki millî eğitim kesinlikle millî değildir. Bu halkın, bu ülkenin, bu devletin (Anadolu Selçuklu, Osmanlı devletleri...) bin yıl kullanmış olduğu bir yazıyı öğretemeyen, yeni nesillere dedelerinin mezar taşlarında ne yazılı olduğunu okutamayan bir eğitim millî değil, gayr-i millîdir.

* Türkiye iktisadî bakımdan nasıl kurtulur?
Bugünkü israfı ve vahşi kapitalizmi bırakıp İslâm’ın kanaat, yardımlaşma, paylaşma, ortahalli yaşama, azıp kudurmama sistemine dönmek gerekir. Bugünkü sosyal adaletsizlikle bu sistem ayakta duramaz.

* Türkiye Müslümanları İslâm’ı yaşıyor mu?
Yaşamıyor.

* Şu anda en kolay yapılacak şey nedir?
Beş vakit namaz kılmak ve elden geldiği kadar camiye gitmektir.

* Bir kısım imamlar kalitesiz...
Bunu söyleyenler aynaya baksınlar.

* Halkın durumu nasıl?
Halkın büyük kısmı maalesef yararına ve zararına olanı bilmiyor. Bu yüzden de yanılıp duruyor, yanlış tercihler yapıyor. Halkın İslâmî bakımdan şuurlu olması gerekir. Bugünkü akıl karışıklığı ile düze çıkılamaz.

* Halkın büyük kısmı nasıl parti tutuyor?
Futbol kulübü tutar gibi.

* Bozukluklar nasıl düzelir?
Önümüzdeki beş yıl içinde üçüncü dünya savaşının patlama ihtimali vardır. (Patlayacak demiyorum...) Ayrıca Mehdi de zuhur edebilir. Korkunç hadiselerden, savaşlardan sonra bir düzelme olur inşaallah.

* Bazı ilâhiyatçılar mehdi falan çıkmayacak, bunlar hurafedir diyor...
Ateistler de Allah yoktur diyorlar. Birileri inkâr ediyor diye bunca sağlam hadîsle geleceği bildirilen Mehdi’yi biz de mi inkâr edelim?

* BirMüslümanın belli başlı vazifeleri nelerdir?
(1) İtikadını tashih etmek. (2) Namazı kılmak. (3) İlmihalini öğrenmek ve öğrendiklerini hayatına uygulamak. Böylece Kur’ân’a, Sünnet’e ve icmâ-i ümmete bağlanmak. (4) Ahlâk ve karakterini düzeltmek. (5) Büyük günahlardan kaçınmak. (6) Ümmet şuuruna sahip olmak, tefrika ve nifaktan uzak durmak. (7) Rütbe ve derecesine göre (elle, dille, kalben) emr-i maruf ve nehy-i münker yapmak. (8) En geniş mânâsıyla ıslah edici olmak. (9) Ezelde Allah ile yapmış olduğu ahd ve misakı hep hatırında tutmak ve ona göre yaşamak. (10) Peygambere ve onun bu zamandaki vekil, halife ve vârislerine itaat etmek. (11) Nefs-i emmâresini en büyük düşman bilmek, onu yenmek, onu kontrol altında bulundurmak.
...

selametle..
 
Üstadın yorumlarına ben de kendimce cevaplarla katılmak istedim... Lacivertler benim...


Çeşitli Önemli Meseleler
17.11.2008
spacer.gif

Mehmet Şevket Eygi




* İstanbul’u büyütmek
Şu anda İstanbul’un metropol nüfusu 10 milyon, çevresiyle beraber 20 milyondur. Genel nüfus 72 milyon olan bir ülke bu kadar büyük bir şehri kaldıramaz. Bu şehrin nüfusu 4-5 milyonu geçmemeliydi. İstanbul rantçıların kurbanı olmuştur.

Kesinlikle katılıyorum.

* Daha da büyütmek istiyorlar
İstanbul’un nüfusunu 40 milyona çıkartmak istiyorlar. Bu işte belki de bir trilyon dolar rant var. Böyle bir şey cinayet olur. Kırk milyonluk İstanbul, Türkiye’yi tepetaklak eder.

Ne canice bir plan...

* Niçin böyle alışılmamış sözler ediyorum?
Nüfusu seksen iki milyon olan Almanya’nın başkenti Berlin’in metropol nüfusu 3.5 milyon, varoşlarıyla birlikte 5 milyondur. Bu yüzden de gül gibi idare edilmektedir. İstanbul ise bu haliyle dünyanın en büyük köyü veya mezraası olmuştur. Boğaz’a üç köprü değil, on köprü yapsalar bile problemler çözülmez.

Bilgim yok, olabilir.

* Size hiç akla gelmeyen bir rant söyleyeyim.
Şu anda dev İstanbul’da en kârlı iş moloz dökme işidir. Üzerine moloz dökülecek büyük bir arazi bulan kişiler kısa zamanda köşeyi dönmektedir. Bu konuda dönen dolapları size bir anlatsam küçük dilinizi yutarsınız. Kimler var bu işin içinde...

O arazilerde, dökülecek molazlarda planlıdır hep. Sizin öyle bir araziniz olsa "çiçek ek" derler.

* Yaklaştığı söylenen büyük deprem için tedbir (önlem) alınıyor mu?
Alınmıyor. Belediye İst. Fatih’teki Akdeniz Caddesi’nin bütün binalarını fennî muayeneden geçirdi. Yedi küsur şiddetinde bir zelzelede sadece üç bina ayakta kalacak, diğerleri ya yıkılacak ya da içinde oturulamayacak derecede hasar görecekmiş. Aradan uzun müddet geçti, herhangi bir tedbir alınmadı.

Yorum yok.


* Türkiye’de şiddeti, terörü, sosyal çözülmeyi kim destekliyor?
Derin devlet destekliyor. Toplumsal barış ve uzlaşma içinde yaşanan bir ülkede derin devlete lüzum ve gerek yoktur.

Yorum yok.



* Adam öldürmeler, öteki cinayetler, suçlar sizce patladı mı?
Korkunç şekilde patlamıştır. Bunlara paralel olarak zina ve bina da patladı. Toplum dengesini yitirmiş vaziyette. Ahlâksız medya halkın bir kısmını seks manyağı haline getirdi.

Sözde Demokrasi ve sonsuz hürriyet manyaklarına söylemeli...



* Türkiye şu anda daha hür müdür?
Din, inanç, fikir, basın hürriyetinde ilerlemeler var. Yakın tarihimizde bir ara bir evde toplanıp Risale-i Nur okuyan Müslümanlar yakalanıp tutuklanıyordu. Müslüman ve Marksist gazeteciler ve düşünürler şiddet ve hakaret içermeyen yazılarından ve konuşmalarından dolayı hapse atılıyordu. Ülkede tam bir dehşet havası vardı. Bu konuda hayli iyileşme, normalleşme var. Lâkin hâlâ başörtülü kızlar üniversitelere gidemiyor, Cumhurbaşkanı ve Başbakan hanımlarıyla birlikte orduevinde bir akşam yemeği yiyemiyor. Lâikçilik terörü azalmış olmakla beraber devam etmektedir.

Hala daha bir evde Kur'an okuyan gençlere baskınlar düzenlenip, karakolda sorgulamalar yapılıyor. Ama basına ısrarla yansıtılmıyor. En son bir hafta önce Erzurum da gerçekleşti.



* Müslümanların bugünkü durumu ve geleceği parlak mıdır?
Bence değildir. Çünkü: (1) Tek bir Ümmet oluşturmuyorlar, son derece dağınık ve parçalanmış vaziyetteler. (2) Kültürleri de, genellikle kırsal kesim ve varoş kültürüdür. (3) Müslüman çoğunluğu çekip çevirecek, ona kılavuzluk yapacak ehliyetli ve güçlü bir ulemâ sınıfı da yok. (4) İslâmî kesim, hem İslâm’ı iyi anlamış, hem de çağı yakalamış ziyalı (aydın) sınıftan da mahrum. Birkaç istisna kaideyi bozmaz.

Aslında her kesim kendi rantı peşinde koşup, bir şeyleri alet ediyor desek daha doğru olacak...

* Ümitsiz misiniz?
İslâm’da Allah’tan ümit kesmek haramdır.

Amenna...


* Dinlerarası Diyalog nedir?
Yüz kere yazdım: Müslümanlara kurulmuş bir tuzaktır, bir aldatmacadır. Üç ibrahimî din vardır, üçünün bağlıları da ehl-i necattır ve ehl-i Cennet’tir demek dolaylı şekilde İslâm’ı inkârdır ve böyle bir düşünüş ve inancın, sahibini küfre götürmesinden korkulur.

Bu denli aşikar bir iddia var mı? Çok hayret ettim... Hala mı!..




* İnsanlığa hizmet etmiş olan Edison Cennet’e girmeyecek midir?
Edison’u Hıristiyanlar bile cennetlik saymaz. Dinî bakımdan Edison kimdir? Cevap: Bunca ilmine, maharetine, zekâsına, kültürüne rağmen Allah’ın Resulü’ne iman etmemiş, İslâm’ı kabul etmemiştir. Böyle bir kişi, bildiği halde iman etmediği için ehl-i necat değildir. Kaldı ki, o Hıristiyanlıktan da çıkmış, saçma sapan inançlar ve uyduruk bir din icad etmiştir. İnsanlığa hizmeti varsa, bu yüzden belki azabı hafifleyebilir. Birtakım beyinsizler, Edison’u Cennet’e sokalım derken kendileri Cehennem’e yuvarlanıyor...

Bilindiği gibi ise, olsa olsa Edison, sadece cennetin kenarından geçer belki. Yine de Allah bilir.


* Dinsizler tesettürü ve hele çarşafı hiç beğenmiyor.
Çarşafı beğenmeyenler mini eteği, bikini mayoyu, çıplaklığı, seksiliği medeniyet sanıyor. Güzellik görecelidir. Afrika kültüründeki Hotanto Venüs’ü, Akdeniz Grek-Roma kültüründeki Venüs ile bir değildir. Kuzgun’a yavrusu şahin görünürmüş. Dinsiz mayoyu, mini eteği beğenecek, dindar ise tesettürü ve çarşafı. Yakub Kadri çarşaf ve peçe için şaheser bir övgü yazısı kaleme almış. Bikini mayo, mini etek için böyle bir yazı yok...

Dinsizler için normaldir...


* Eğitimi nasıl buluyorsunuz?
Bizdeki millî eğitim kesinlikle millî değildir. Bu halkın, bu ülkenin, bu devletin (Anadolu Selçuklu, Osmanlı devletleri...) bin yıl kullanmış olduğu bir yazıyı öğretemeyen, yeni nesillere dedelerinin mezar taşlarında ne yazılı olduğunu okutamayan bir eğitim millî değil, gayr-i millîdir.

Eğitim, ne eğitimi, Türkiye de mi? Sadece komedi...


* Türkiye iktisadî bakımdan nasıl kurtulur?
Bugünkü israfı ve vahşi kapitalizmi bırakıp İslâm’ın kanaat, yardımlaşma, paylaşma, ortahalli yaşama, azıp kudurmama sistemine dönmek gerekir. Bugünkü sosyal adaletsizlikle bu sistem ayakta duramaz.

Zaten sistem ayakta değil ki. Ayakta görünen sadece kuklalar.


* Türkiye Müslümanları İslâm’ı yaşıyor mu?
Yaşamıyor.

Yorum yok...


* Şu anda en kolay yapılacak şey nedir?
Beş vakit namaz kılmak ve elden geldiği kadar camiye gitmektir.

Türkiye de en kolay yapılacak şey kanunsuzluk ve günahkarlıktır.


* Bir kısım imamlar kalitesiz...
Bunu söyleyenler aynaya baksınlar.

Burada imamlara torpil geçmiş Üstad... Keşke bu gerçeği de gizlemeseydiniz...



* Halkın durumu nasıl?
Halkın büyük kısmı maalesef yararına ve zararına olanı bilmiyor. Bu yüzden de yanılıp duruyor, yanlış tercihler yapıyor. Halkın İslâmî bakımdan şuurlu olması gerekir. Bugünkü akıl karışıklığı ile düze çıkılamaz.

Burada da yanılgı görüyorum şahsen. Halk ne yaptığını çok iyi biliyor. "Körler sağırlar birbirini ağırlar" ı oynuyor millet. Herkes hesabının peşinde.
Biraz da öyle olmak zorun da. Zira adalet sıfır...

* Halkın büyük kısmı nasıl parti tutuyor?
Futbol kulübü tutar gibi.

Hayır, parayı veren düdüğü çalar hesabı bence...

* Bozukluklar nasıl düzelir?
Önümüzdeki beş yıl içinde üçüncü dünya savaşının patlama ihtimali vardır. (Patlayacak demiyorum...) Ayrıca Mehdi de zuhur edebilir. Korkunç hadiselerden, savaşlardan sonra bir düzelme olur inşaallah.

Bu kısım beni aşar :)



* Bazı ilâhiyatçılar mehdi falan çıkmayacak, bunlar hurafedir diyor...
Ateistler de Allah yoktur diyorlar. Birileri inkâr ediyor diye bunca sağlam hadîsle geleceği bildirilen Mehdi’yi biz de mi inkâr edelim?

Haşa...


* BirMüslümanın belli başlı vazifeleri nelerdir?
(1) İtikadını tashih etmek. (2) Namazı kılmak. (3) İlmihalini öğrenmek ve öğrendiklerini hayatına uygulamak. Böylece Kur’ân’a, Sünnet’e ve icmâ-i ümmete bağlanmak. (4) Ahlâk ve karakterini düzeltmek. (5) Büyük günahlardan kaçınmak. (6) Ümmet şuuruna sahip olmak, tefrika ve nifaktan uzak durmak. (7) Rütbe ve derecesine göre (elle, dille, kalben) emr-i maruf ve nehy-i münker yapmak. (8) En geniş mânâsıyla ıslah edici olmak. (9) Ezelde Allah ile yapmış olduğu ahd ve misakı hep hatırında tutmak ve ona göre yaşamak. (10) Peygambere ve onun bu zamandaki vekil, halife ve vârislerine itaat etmek. (11) Nefs-i emmâresini en büyük düşman bilmek, onu yenmek, onu kontrol altında bulundurmak.

İnşallah, inşallah...

...

selametle..
 
Son düzenleme:
Abi bu yazdığınla niyet okuyorsun. Ben Şaşırmıyorum bu dediklerine, evt biliyorsun madem açıkla denebilir. Bu sorgulamaktır ve hakkındır. Karışmam. Ama ben sana şaşırıyorum. Çünkü, gördüğüm kadarıyla sen isimden yola çıkıyorsun. Bu çıkışın bir defa yanlış. Doğru senden ya da başkasından gelebilir. Ama sonucu değişmez, doğru doğrudur. Eğer doğruyu kişiye göre ölçersen bu tarafgirlik olur. Fark burada. Ne diyorum, bu yazıyı Davut Aydüz yazsa, Diyalog kısmını çıkarsak ve o yazsa ne olur? Ne düşünürsün. Aynı tepkiyi verir misin?
Şunu düşündün şuan (muhtemelen): "Söz, kişiye göre değer ve mana kazanır." Bu herzaman geçerli değildir. Çünkü, kişi üzerinden çıkarsan Zan'ların karışır. Mesela, A partisi dese ki: Bu IMF bizim ümüğümüzü sıkıyor. Doğru denir. B partisi dese ki: Bu IMF bizim ümüğümüzü sıkıyor. Buna da doğru denir. Delil ne: IMF'nin Programına ve uygunlanmasına bakıyoruz. Sonuç zarar veriyor. Pekala, aynı şekilde A partisi deseki: Ben ekonomiyi düzelteceğim. Programım şu. Bakıyoruz IMF var programında. E hani az evvel eleştiriyordun, şimdi onları programına almışsın demezmisin. Bu nedir? Onun Ekonomiyi düzeltmeyeceğini gösterir. Çünkü bu plan tatbik edilmiş ve sonunda zarar görülmüştür. B partisi dese ki Porgramın şu: IMF yok. O zaman güvenilebilir.

İşte doğruyu söylemek ile, tatbiki arasındaki uyumsuzluk bizi söylediğinin yanlış olduğu düşüncesine itiyor. Bu söylediğinin yanlışlığından değil, söylediğinde SAMİMİ olmayışındandır.

Sen doğruda olsa yanlışta olsa kişi üstünden gidiyorsun. Bu da yazdıkalarından ön yargı oluşturuyor. Bilmem izah edebildim mi.
.....

Gülen Cemaatine gelince, Şevket Eygi çok yazısında Diyalogculara kızar. Çok şiddetle hemde. Cemaatten tepkiler alması doğal, içinden sert tepkiler aldığı zamanlarda olmuştur. Bunu ifade ederken hakaret etmiyor, katılmıyorum bu görüşlerine diyip aldığı tepkiyi söylüyor ardından da çünkü:.... diyip açıklamasını yapıyor. Açıklaması doğru ya da yanlış. O ayrı konu. Ama o açıklamayı görmezden gelip direk iftira atıyor dersen sen bu adamın vebaline girersin.

Diyalog senin için İtihadi Muhammedi mi'nin yolu mu? Görünen o ki evet, çünkü Baltalıyor diyorsun. Ama benim için değil. Dinler Arası Diyalog karşıtıyım. Bende mi baltaladım. İşte sorun şu: Senin doğrun eleştirildiği zaman eleştireni Batıl görüyorsun. Lakin o senin doğrun, senin öznelin, senin düşüncen ama olayın Hakikati değil. Bilmem açık oldumu. İstersen daha da açabilirim demek istediğimi.

Yani şaşırmam eleştirilerine değil, kendince haklı olarak açıklama istiyorsun. Bu ayrı bi konu, bu açıklamayı Mehmet Şevket Eygi olduğu için istiyor olman ise apayrı bi konu. İsimsiz astığımı düşün bu yazıyı, Ne tepki verirdin.?

selametle..
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks