Ölüm hadisesi kolay bir şey değildir.Ölüm ne bir genci hayatta bırakır,ne de bir güzel onun pençesinden kurtulur.Nice aslanlar ömrünü baharında ecele yenik düşmüşlerdir.
Keder ve üzüntümüzü isyan ederek değil,sabırla hafifletebiliriz.Bir kimse ne kadar bağırsa,kendisini ateşlere atsa yine ölen adamı geri getiremez.Bize düşen Allah’tan gelene razı olmak ve güzel bir sabırla bu felaketi karşılamaktır.Zaten sabır etmesen eline ne geçecektir????
Zamanın kötü işlerinden biri de insanın saçını başını yolarak,elbiselerini yırtarak,kendisini yerlere atarak ağlamasıdır.Bu haller Müslüman a yakışan haller değildir.Cehalet adaletlerindendir.
İki cihanda biricik rehberimiz ve sultanımız efendimiz buyuruyorlar ki:
‘’-Ölünün arkasından ağlamak,cahiliyet adetlerindendir.Ağlayan kadın tövbe etmeden ölürse,Allah ona katrandan bir elbise ateş alevinden bir zırh hazırlar.’’
Kendini parçalarcasına ağlamanın ne kadar tehlikeli olduğunu bu hadis –i şerif beyan etmektedir.Sadece kadının zikredilmesi ise,ölünün arkasından ağlayan daha çok kadınlar olduğu içindir.Erkekler de aynı şeyi yaptığında hüküm değişmez.
Ebu Hüreyre’den .Resul –i Ekrem şöyle buyurdu.:
‘-Ölülerin arkasından ağlayan şu kadınlar kıyamet günü cehennemde iki saf olacaklardır:Sağlarında bir saf,sollarında bir saf……Köpeklerin havladığı gibi cehennemdekilere havlayacaklar.’
Ne kadar dehşetli bir şey.İşin daha da tehlikelisi,ölen kimse,geride kalanların bu taşkın hareketleri sebebiyle kabirde azap görür.Ölen müslümana iyilik yapalım derken,arkadan bağırıp çığırarak onu sıkıntıya sokmak, şuurlu kimselerin yapacağı haller değildir.
Peki hiç ağlamayalım mı??denecek olursa ,cevabı şudur:Ağlayabilirsiniz,içten içe acı duyabilirsiniz,fakat aşırı giderek,bağırıp çağırarak,yaka paça yırtarak caiz olmaz.Hatta Nebiler Nebisini mubarek oğlu İbrahim vefat ettiğinde Peygamber-i Zişanın gözlerinin yaşlarla dolduğu görüldü ve:
‘-Ey Allah’ın Resulü siz de mi ağlıyorsunuz????’denildi.
Buyurdular ki:
‘-Göz ağlar,kalp mahzun olur.Biz rabbimizin razı olacağı sözden başka bir kelime söylemeyiz.’
Elbet evladını kaybeden bir anne,bir baba veya kocasını kaybeden acı duyar,gözleri yaşarır.Fakat yasak olab bağırıp çığırarak saçını başını yolarak kendini yerden yere atarak ağlamaktır.Ve yine vefat eden kimseyi ’Sen şöyle yiğittin,şöyle büyüktün,vay başımıza gelen’diye medhederek te anmak doğru değğşldir.Her zaman her işte hadi aşmak felaket getitir.Binaenaleyh,bize düşen orta yolu tutmak isyandan ve taşkınlıktan uzak kalmaktır.
‘-(Ölü için ağlayarak)saçını yolan, sesini yükselten ve elbiselerini yırtan(kendini yerden yere atan)bizden değildir.’
Yani o kimse Nebiler Serverinin sünneti üzere hareket etmemiş demektir.Öyle olunca da hem hayattakilere hem vefat edene mahrumiyet vardır.Vefat eden kimse arkamdan ağlayın diye vasiyet etmemişse ,bu ağlayıştan azap görür.
Keder ve üzüntümüzü isyan ederek değil,sabırla hafifletebiliriz.Bir kimse ne kadar bağırsa,kendisini ateşlere atsa yine ölen adamı geri getiremez.Bize düşen Allah’tan gelene razı olmak ve güzel bir sabırla bu felaketi karşılamaktır.Zaten sabır etmesen eline ne geçecektir????
Zamanın kötü işlerinden biri de insanın saçını başını yolarak,elbiselerini yırtarak,kendisini yerlere atarak ağlamasıdır.Bu haller Müslüman a yakışan haller değildir.Cehalet adaletlerindendir.
İki cihanda biricik rehberimiz ve sultanımız efendimiz buyuruyorlar ki:
‘’-Ölünün arkasından ağlamak,cahiliyet adetlerindendir.Ağlayan kadın tövbe etmeden ölürse,Allah ona katrandan bir elbise ateş alevinden bir zırh hazırlar.’’
Kendini parçalarcasına ağlamanın ne kadar tehlikeli olduğunu bu hadis –i şerif beyan etmektedir.Sadece kadının zikredilmesi ise,ölünün arkasından ağlayan daha çok kadınlar olduğu içindir.Erkekler de aynı şeyi yaptığında hüküm değişmez.
Ebu Hüreyre’den .Resul –i Ekrem şöyle buyurdu.:
‘-Ölülerin arkasından ağlayan şu kadınlar kıyamet günü cehennemde iki saf olacaklardır:Sağlarında bir saf,sollarında bir saf……Köpeklerin havladığı gibi cehennemdekilere havlayacaklar.’
Ne kadar dehşetli bir şey.İşin daha da tehlikelisi,ölen kimse,geride kalanların bu taşkın hareketleri sebebiyle kabirde azap görür.Ölen müslümana iyilik yapalım derken,arkadan bağırıp çığırarak onu sıkıntıya sokmak, şuurlu kimselerin yapacağı haller değildir.
Peki hiç ağlamayalım mı??denecek olursa ,cevabı şudur:Ağlayabilirsiniz,içten içe acı duyabilirsiniz,fakat aşırı giderek,bağırıp çağırarak,yaka paça yırtarak caiz olmaz.Hatta Nebiler Nebisini mubarek oğlu İbrahim vefat ettiğinde Peygamber-i Zişanın gözlerinin yaşlarla dolduğu görüldü ve:
‘-Ey Allah’ın Resulü siz de mi ağlıyorsunuz????’denildi.
Buyurdular ki:
‘-Göz ağlar,kalp mahzun olur.Biz rabbimizin razı olacağı sözden başka bir kelime söylemeyiz.’
Elbet evladını kaybeden bir anne,bir baba veya kocasını kaybeden acı duyar,gözleri yaşarır.Fakat yasak olab bağırıp çığırarak saçını başını yolarak kendini yerden yere atarak ağlamaktır.Ve yine vefat eden kimseyi ’Sen şöyle yiğittin,şöyle büyüktün,vay başımıza gelen’diye medhederek te anmak doğru değğşldir.Her zaman her işte hadi aşmak felaket getitir.Binaenaleyh,bize düşen orta yolu tutmak isyandan ve taşkınlıktan uzak kalmaktır.
‘-(Ölü için ağlayarak)saçını yolan, sesini yükselten ve elbiselerini yırtan(kendini yerden yere atan)bizden değildir.’
Yani o kimse Nebiler Serverinin sünneti üzere hareket etmemiş demektir.Öyle olunca da hem hayattakilere hem vefat edene mahrumiyet vardır.Vefat eden kimse arkamdan ağlayın diye vasiyet etmemişse ,bu ağlayıştan azap görür.