Bumerang Reklâmı tadında bırakmazsan, gelir reklâmını yaptığın ürünü feci şekildevurur gerçek... Toplumu aptal yerine koyup beynini yalan-dolanla yıkamayakalkarsan, bu yaptığın bir gün ayağına dolanır... En tehlikeli şeydir,olmayanı olmuş gibi göstermek. Amerika burası, 'reklâmı' ve 'halkla ilişkileri' ve 'medya manipülasyonu'nuilk bulan ülke; Amerika yalanın ve dolanın 'bumerang' gibi dönüp atanıvurduğu gerçeğini bugünlerde bir kez daha keşfediyor. Biraz pahalıya mâlolacağa benzeyen bir keşif bu. Fotoğraflarında 'aslan parçası' gibi duruyor Patrick Tillman; yalnızcagüçlülerin sürdürebildiği Amerikan futbolunun yıldızlarından olduğudüşünülürse duruşu gerçeği yansıtıyor olmalı. Üniversitede kazandığı şöhretiArizona Cardinals takımına transfer olarak milyonlarca dolara çevirmesi sözkonusuyken, Tillman, 'kahramanca' bir davranışta bulunuyor; 'teröre karşısavaş' cephesine katılarak Afganistan ve Irak'a gitmek üzere askereyazılıyor. Pat Tillman'ın öyküsü duvarlara asılı "Sam Amca seni askere çağırıyor"posterinden daha etkili bir halkla ilişkiler kampanyasına dönüştürülüyorDonald Rumsfeld'in başında bulunduğu Savunma Bakanlığı tarafından; gazetelerve televizyonlarda yüzlerce haber yapılıyor onun kahramanlığı ve fedakârlığıüzerine... "Pat doğruyu seçti, o şimdi Afganistan'da savaşıyor" diyorlar veordunun başka Pat'ları da savaşa beklediğini duyuruyorlar. Bu, 2002 yılında oluyor, 11 Eylül'den az bir zaman sonra. 2004 yılının Nisanayına gelindiğinde, o aslan parçası Pat Tillman farklı bir kahramanlıköyküsüne dönüşüyor. Rumsfeld'in başında bulunduğu Savunma Bakanlığı,Afganistan'ın Hoşt kentinden cenazesi gelen Pat Tillman'ın ölümünü bir türefsaneye büründürüyor. Milyonlarca dolarlık transfer teklifi almış biryıldız futbolcunun savaşa katılma tercihi nasıl bir büyük halkla ilişkilerkampanyasına dönüştürülmüşse, ölümü ilkinden daha büyük bir kampanyaya konuyapılıyor. "Tâliban'la çatışma çıktı, cephenin en önünde savaşırken kalleşçe açılan birdüşman ateşi sonucu hayatını kaybetti" deniliyor Pat Tillman'ın ölümü için.Haberi veren gazetenin meşrebine göre kahramanlık dozu değişse de sunulan'gerçek' hiç değişmiyor: "Pat Tillman'ı Tâliban öldürdü." 2004 yılı nisan ayında. Seymour Hersh'ün New Yorker dergisinde Ebu GureybCezaevinin Iraklı mahkûmlar için bir işkencehaneye çevrildiğine dairmakalesinin çıktığı günlerde. Dünyanın dikkati Amerikan ordusunun Irak'takiaşırılıklarına çevrilmişken, Amerikan kamuoyu Afganistan'da Tâliban'laçarpışırken hayatını kaybeden ünlü futbolcuyla meşgul ediliyor. Rumsfeld ve adamları bir rezaleti kahramanlık destanına çevirme sanatınıbiliyorlar. Reklâmı, halkla ilişkileri, medyayı manipüle etmeyi Amerikalılaricat etti nasıl olsa; bu yöntemleri en verimli biçimde kullananları kendisiiçin çalıştıracak gücü ve parası var Savunma Bakanlığının nasıl olsa. "Kahramanca savaşırken öldü" denilen Pat Tillman'ın hayatını kendi birliğinemensup bir askerin açtığı ateşle kaybettiği, Hoşt'ta ciddi bir Tâlibanvarlığı olmadığı gibi o gün ciddi bir çatışma yaşanmadığı da öğreniliyor.Nice zaman sonra. Aynı birlikte askerlik görevini yapan kardeşinden bilesaklanan bu gerçeği bilenler, bölük komutanından Başkomutan Bush'a kadar,kimselerin duymaması için gerekli tedbiri almışlar. Daha doğrusu aldıklarınısanmışlar. Gerçeklerin mutlaka ortaya çıkmak gibi bir alışkanlığı vardır; milyonlarcadolara transfer olabilecekken propagandalara inanıp askere yazılan PatTillman'ın ailesi oğullarının başına geleni neden sonra da olsa öğreniyor.Ailenin zorlamasıyla açılan soruşturmalarda, birinde saklansa bile yedisindegerçek itiraf ediliyor: Pat Tillman'a kafasını gövdesinden koparacak denliateş açan kişi bir Tâliban değil, kendisiyle aynı birlikte bulunan bir silâharkadaşı. Hangisi daha vahim sizce: Pat Tillman'ın orduya katılmasının bir büyükhalkla ilişkiler kampanyasına dönüştürülmesi mi? Onun Afganistan'dabulunmasının reklâm amacıyla kullanılması mı? Açılan yanlış bir ateş sonucuhayatını kaybetmesinin Tâliban'a karşı kahramanca savaşırken öldürülmesibiçimine sokulması mı? Hangi yalan daha vahim? Dün bu sorular geçerli değildi, ama bugün ABD'de her gazetede bu sorulargündeme geliyor. Yakınları, tanıdıkları, futbolunu seyretmiş olanlar,gerçeklerin üstünün örtülmesi vahametini artık kabul etmiyorlar. PattTillman'ı hayata döndürmenin mümkün olmadığını onlar da biliyor elbette,ancak ona bunu yapanları adalet önüne götürmeye de kararlı görünüyorlar. Bush ve ekibinin etrafındaki kuşatma biraz daha sıkılaşıyor.