Erik gelin oldu en önce.. Kayısı peşinden, armut ardısıra... Şimdi de vişne. Ihlamur da sırada... Ağaçlar gelin olmada, çiçeklenmede... Meyvenin haberini muştulamada...
Baharın daha yeli esmeden tomurcuklandı ağaçlar. Bir kar - dolu vurdu bir baharın rehâsı... İkisinin arasında sabrın timsâli ıssız ve dilsiz bekledi ağaçlar. Bu geçende böyle olmuştu. Kışa dönerken mevsim, sarardı soldu önden yapraklar, soyundu dallar budaklar. Kış kışlığını yaparken en can alıcısından, beyazlara büründüğünde dağ, taş, etraf, sessizdi vakur ve itirazsız ayakta duruyordu. Sabrın cemîli ile HAKKIN yapış edişine teslim ve râzı. Öyle geçirmişlerdi ağaçlar kışı...
Şimdi hakkını vermenin mükâfâtını görürcesine gösterircesine gelin oldular sırayla... Ağaçlar...
Ağaç kadar olamadım. Her esen rüzgârda savruldum, boranda dağıldım...
Sabır ve rızaya bürünemedim, vakurla duramadım ki OLan karşısında ah ve figâna daldım... Şimdi ne çiçek vermeye izin var ne meyveye durmaya... Dallarım budaklarım ham kaldı. Liyâkat bulamadım gölgelik olmaya, meyve vermeye... Ah ! halîfetullah olmak üzere yaratılan İNSAN ! Bak gör ! Ağaçları, otları, toprağı, kuşları... Her biri rızâ lokması dermede...
Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır nâçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?
Aşıklar harâbat olur
Hakkın katında kutlu olur
Muhabbet baldan tatlı olur
Doyamazsın demedim mi?
Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can-ü başı Hakk yoluna
Koyamazsın demedim mi?
Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi?
Alıntı....
Baharın daha yeli esmeden tomurcuklandı ağaçlar. Bir kar - dolu vurdu bir baharın rehâsı... İkisinin arasında sabrın timsâli ıssız ve dilsiz bekledi ağaçlar. Bu geçende böyle olmuştu. Kışa dönerken mevsim, sarardı soldu önden yapraklar, soyundu dallar budaklar. Kış kışlığını yaparken en can alıcısından, beyazlara büründüğünde dağ, taş, etraf, sessizdi vakur ve itirazsız ayakta duruyordu. Sabrın cemîli ile HAKKIN yapış edişine teslim ve râzı. Öyle geçirmişlerdi ağaçlar kışı...
Şimdi hakkını vermenin mükâfâtını görürcesine gösterircesine gelin oldular sırayla... Ağaçlar...
Ağaç kadar olamadım. Her esen rüzgârda savruldum, boranda dağıldım...
Sabır ve rızaya bürünemedim, vakurla duramadım ki OLan karşısında ah ve figâna daldım... Şimdi ne çiçek vermeye izin var ne meyveye durmaya... Dallarım budaklarım ham kaldı. Liyâkat bulamadım gölgelik olmaya, meyve vermeye... Ah ! halîfetullah olmak üzere yaratılan İNSAN ! Bak gör ! Ağaçları, otları, toprağı, kuşları... Her biri rızâ lokması dermede...
Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır nâçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?
Aşıklar harâbat olur
Hakkın katında kutlu olur
Muhabbet baldan tatlı olur
Doyamazsın demedim mi?
Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can-ü başı Hakk yoluna
Koyamazsın demedim mi?
Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi?
Alıntı....