seyfullah putkýran
New member
- Katılım
- 30 Eyl 2005
- Mesajlar
- 5,807
- Tepkime puanı
- 205
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- Ruhlar Aleminden
- Web sitesi
- www.tevhidyolu.net
esselamü aleykum;
Takva, haram olan şeyleri;
vera', haramlarla birlikte şüpheli olan şeyleri terk etmektir.
Zühd ise, mubah olan şeyleri bile terk edip onlardan ancak
zaruret miktarında faydalanmaktır.
Vera', nefsi her lahza hesaba çekmektir. Bu itibarla da vera', sahibine vakar,
heybet ve hürmet kazandıran bir haslettir. Binaenaleyh; vera'sı olmayanın vakar
ve heybeti gider ve böylesinin itibarı da kalmaz.
Hal böyle olunca da; ne evlatları, ne torunları, ne de sair gençler ondan korkmaz,
ondan çekinmez ve helal-haram demeden istedikleri gibi pervasızca hareket
ederler.
Vera', dini işlerde ince düşünüp hassas olmak ve dikkatli hareket etmek demektir.
Bunun alameti de, nefsi gıdıklayan şeyleri bırakmak ve şüpheli, şaibeli ve töhmetli
şeylerden uzak durmaktır.
Dinin aslı vera' olduğu gibi, dinin afeti de tamahkarlıktır.
Din, insanları hiç olmazsa vera' sahibi yapmak için gelmiştir.
Zira dünya-ukba huzur ve mutluluğu ancak vera'lı yani tertemiz bir hayat
neticesinde elde edilebilir.
bakınız Hz. Ebûbekir(r.a.)ın bu konudaki hassasiyetine:
Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in bir kölesi vardı. Bazı işlerde çalışıp yevmiye alırdı.
Bir gece yemek getirdi. Hz. Ebil Bekir (r.a.) de ondan bir lokma aldı.
(Yemeğin nereden kazanılıp getirildiğini daha önceleri mutlaka sorduğu halde
nedense bu defa sormamıştı) .
Sonra, köle o yemeğin, cahiliyye devrinde efsun ettiği bir kehanete karşılık olarak
aldığı ücret olduğunu söyledi.
Bunu duyan Hz. Ebû Bekir (r.a.),
"Nerede ise beni helak edecektin!" dedi ve yuttuğu lokmayı kusarak içinden
çıkarmak için elini boğazına götürdü. Fakat lokma bir türlü çıkmadı.
Yanındakiler onun ancak su ile çıkacağını söyleyince bir tas su istedi.
Onu içti ve kusmaya başladı. Nihayet lokmayı çıkartıp attı.
Kendisine "ALLAH (c.c.) sana merhamet etsin. Bütün bu meşakkatler bir lokma için mi?"
denilince,
şöyle cevap verdi:
"Şayet, bu lokma başka türlü değil de ancak canım pahasına çıkacak olsaydı yine
onu çıkarırdım. Ben ALLAH (c.c.) Rasillü sallallahü aleyhi ve sellemi,
"Bir ceset ki haramdan gelişmiş (neşv-ü nema bulmuş) tir.
Ona en layık olan ateştir." derken işittim de, bu lokma ile cesedimde herhangi bir
zerrenin gelişmesinden korktum."
Daha bir şey dememe ihtiyaç var mı?
Nasılsın?
Nerdesin?
Vücudun temel taşlarının harcı ve mahiyeti nedir?
Hiç düşündün mü?
Vera' ehli olup şüpheli şeylerden bile uzak duranlara müjdeler olsun.
Takva, haram olan şeyleri;
vera', haramlarla birlikte şüpheli olan şeyleri terk etmektir.
Zühd ise, mubah olan şeyleri bile terk edip onlardan ancak
zaruret miktarında faydalanmaktır.
Vera', nefsi her lahza hesaba çekmektir. Bu itibarla da vera', sahibine vakar,
heybet ve hürmet kazandıran bir haslettir. Binaenaleyh; vera'sı olmayanın vakar
ve heybeti gider ve böylesinin itibarı da kalmaz.
Hal böyle olunca da; ne evlatları, ne torunları, ne de sair gençler ondan korkmaz,
ondan çekinmez ve helal-haram demeden istedikleri gibi pervasızca hareket
ederler.
Vera', dini işlerde ince düşünüp hassas olmak ve dikkatli hareket etmek demektir.
Bunun alameti de, nefsi gıdıklayan şeyleri bırakmak ve şüpheli, şaibeli ve töhmetli
şeylerden uzak durmaktır.
Dinin aslı vera' olduğu gibi, dinin afeti de tamahkarlıktır.
Din, insanları hiç olmazsa vera' sahibi yapmak için gelmiştir.
Zira dünya-ukba huzur ve mutluluğu ancak vera'lı yani tertemiz bir hayat
neticesinde elde edilebilir.
bakınız Hz. Ebûbekir(r.a.)ın bu konudaki hassasiyetine:
Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in bir kölesi vardı. Bazı işlerde çalışıp yevmiye alırdı.
Bir gece yemek getirdi. Hz. Ebil Bekir (r.a.) de ondan bir lokma aldı.
(Yemeğin nereden kazanılıp getirildiğini daha önceleri mutlaka sorduğu halde
nedense bu defa sormamıştı) .
Sonra, köle o yemeğin, cahiliyye devrinde efsun ettiği bir kehanete karşılık olarak
aldığı ücret olduğunu söyledi.
Bunu duyan Hz. Ebû Bekir (r.a.),
"Nerede ise beni helak edecektin!" dedi ve yuttuğu lokmayı kusarak içinden
çıkarmak için elini boğazına götürdü. Fakat lokma bir türlü çıkmadı.
Yanındakiler onun ancak su ile çıkacağını söyleyince bir tas su istedi.
Onu içti ve kusmaya başladı. Nihayet lokmayı çıkartıp attı.
Kendisine "ALLAH (c.c.) sana merhamet etsin. Bütün bu meşakkatler bir lokma için mi?"
denilince,
şöyle cevap verdi:
"Şayet, bu lokma başka türlü değil de ancak canım pahasına çıkacak olsaydı yine
onu çıkarırdım. Ben ALLAH (c.c.) Rasillü sallallahü aleyhi ve sellemi,
"Bir ceset ki haramdan gelişmiş (neşv-ü nema bulmuş) tir.
Ona en layık olan ateştir." derken işittim de, bu lokma ile cesedimde herhangi bir
zerrenin gelişmesinden korktum."
Daha bir şey dememe ihtiyaç var mı?
Nasılsın?
Nerdesin?
Vücudun temel taşlarının harcı ve mahiyeti nedir?
Hiç düşündün mü?
Vera' ehli olup şüpheli şeylerden bile uzak duranlara müjdeler olsun.