nurullah_01
New member

Karanlıkları yırtan bir ses yükseldi Mekke semalarından.
“Oku “ dedi insanlığa.
İnsanlık okumasını bilmiyordu.
Nasıl okuyacağını gösterdi.
O Rahman ki, insanı yarattı, ona anlama ve anlatmayı öğretti.
Sonra neyi okuyacağını gösterdi tek tek.
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır.
Güneşi ve ayı gösterdi insanlığa:
Güneşi bir ışık, Ayı bir nur yapan Odur .
Gökyüzünü gösterdi:
Gecenin karanlığını yarıp Sabahı çıkaran da odur.
Sonra bulutları işaret etti:
O Allah ki, rüzgarları gönderir, onunla bulutları yönlendirir,gökyüzünde dilediği gibi yayar ve parçalara ayırır. Sonra yağmur tanelerinin bulutlar arasından süzüldüğünü görürsün.
Sonra denizleri gösterdi:
İçinden taze etler yiyesiniz ve süs eşyalarını çıkarıp takınasınız diye denizleri sizin hizmetinize veren de odur .
İnsanlara ellerini uzatmış ağaçları ve yüzlerine gülümseyen çiçekleri gösterdi;
Daneleri ve çekirdekleri çatlatan muhakkak odur.
Kuşları, kuzuları, böcekleri, balıkları tek tek gözler önüne serdi:
Yeryüzünde hareket eden hiçbir hayvan, havada kanat çırpan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi Allah’ın yaratıp rızıklandırdığı birer topluluk olmasın.
Sonra da, nereden gelip nereye gittiğini bilemeyen ve bütün sevdiklerinden ebediyen ayrılıp yokluğa karışmak üzere olan insanlığa en büyük müjdeyi verdi:
”Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette ölüleride öylece diriltendir. Çünkü O herşeye kadirdir.
ON DÖRT asır önce birgün ...
Bir kitap indi yeryüzüne.
Yer ve gökler Rabbinin kitabıydı o.
Ve insanlığa hitabıydı.
Kitap, rahmeti herşeyi kuşatan Allah’ın adıyla başlıyordu.
İnananlar için bir rahmetti o kitap.
Onu getiren, alemlere rahmet olarak gönderilen elçiydi.
Rahman ve rahim olan Allah, rahmet dolu bir kitap ve rahmetten ibaret bir peygamberle rahmetine çağırdı insanları.
“Oku” dedi insanlığa . “Yaratan Rabbinin adıyla oku.”
“Oku” dedi, “Çünkü Rabbin en büyük ikram sahibidir.”
O sadayı işittiği an, insanlığın gözü açıldı, dili çözüldü.
Okumaya başladı.
Bir kitap gibi serildi gökler ve yer onun önünde.
Görünmez satırlar ışıl ışıl parlamaya başladı.
Çiçekler, kuşlar birer şiir oldu.
İnsan bütün ahengiyle dinledi onu.
Arıların dilini öğrendi, yıldızların sesini işitti göğün derinliklerinden.
Bulutlar dereler, gökler ve yer konuşmaya başladı.
Her şey dile geldi Kur’an’ın sadasıyla.
Bir emirle dünyanın dili çözüldü . Bir sada ile gözler ve kulaklar açıldı .
ELİNDE allah’ın kitabıyla beliren, bizim gibi bir beşerdi.
fakat alemlerde onun gibisi yoktu.
“Ümmetim” dedi insanlığı bağrına bastı. Annesinden, babasından daha sıcak bir şefkatle kucakladı onları.
Hükümdar değildi, ama hiçbir hükümdar onun gibi hükmetmedi insanlığa.
İçki, fuhuş, cinayet, ırk ayrımı, zulüm insanlığa yakışmayan ne varsa hepsi onun getirdiği kitabın bir tek emriyle ve onun bir işaretiyle kalkıverdi .
Onun getirdiği kitapla bir günde yaptığını hiç kimse yapamadı tarih boyunca.
Bizden biriydi o.
Bizden biri gibi yaşadı.
Ve bizden biri gibi ayrıldı aramızdan, Rabbinin huzuruna çıktı.
Ama giderken, ardında bir kitap bıraktı.
Yer ve gökler Rabbinin bize hitabıydı o.
ON DÖRT asır önce birgün ...
Gecelerden bir kutlu gecede, bir kitap indi dünyaya.
Gökler onun sadasıyla yankılandı.
Bir Kadir Gecesi, dünya dile geldi.
Bir Kadir Gecesi, dünya yeniden doğdu.
Bir Kadir gecesi, insan, Alemlerin Rabbine muhatap oldu.
O gece,bütün gün ve gecelerin üzerinde bir değer kazandı ve kadir Gecesi oldu.
Çünkü herşey o gecede bir değer kazandı.
Biz onu Kadir Gecesinde indirdik.
Kadir Gecesinin ne olduğunu bilir misin?
Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
Melekler ve Cebrail, herbir iş için, Rablerinin izniyle o gecede yeryüzüne iner.
Bir esenliktir o gece, tanyeri ağarıncaya kadar.