Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bir Garip Türk Milliyetçiliği

azizdolu

New member
Katılım
15 Haz 2007
Mesajlar
63
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Antalya-Serik
Web sitesi
azizdolu.blogcu.com
Bir Garip Türk Milliyetçiliği
Milliyetçilik olgusu, yüzyılı aşkın bir süredir insanlarımızın zihnini meşgul eden en temel meselelerden biri olmuştur. Aslında milliyetçilik, İran’ı boydan boya geçerek, Akdeniz’e kadar gelen ve dönüşte İranlılar tarafından verilen bir barış yemeğinde
-yiyeceğine zehir katılarak- kahpece öldürülen (Ki öldüğü tarih, bugün İran’da hâlâ millî kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.) Alp Er Tunga’dan başlayıp, günümüze kadar gelen süreçte; yöneteniyle, yönetileniyle bütün Türklerin yüreğinde taşıdığı doğal bir histir. Bu his sadece vatan sevgisi, -Türk milletine- mensubiyet duygusu, devlete sadakat… gibi kadim (klasik) söylemler bir yana; evrensel bir mahiyete (gerçeklik) de sahiptir. Şöyle ki, Türklerin hâkimiyet kurdukları ülkeler -önceki adları ne olursa olsun- ‘Türkeli’ olarak adlandırılmıştır. Söz gelimi, bizim -maalesef- Memlûklular (Kölemenler) olarak adlandırdığımız Kıpçak-Türkmen birlikteliği ile kurulmuş devletin adı Arap kaynaklarında ‘Ed-Devlet’it Türkiya’ olarak geçmektedir. Bu ve benzeri misallerden hareketle, bilim adamları ‘el (il)’ sözcüğünün ülke (yurt) anlamına geldiğini düşünmüşlerdir. Oysa yeni bulgular, bu sözcüğün ‘barış’ anlamına da geldiğini ve ‘Türk eli’ söyleminin, ‘Türk barışı’ veya ‘barış ülkesi’ anlamlarında da kullanıldığını ortaya koymuştur. Hatta “Elçiye zeval olmaz.” sözü bu görüşü doğrular niteliktedir. Hal böyle olunca ‘Tanrı gibi Tanrı’ olan yani eşi benzeri olmayan gökteki Tanrı’dan (Kuran’da geçen ‘yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah’ söylemiyle benzerliğe dikkat edin.) ‘âleme nizam verme’ yetkisini alan; sonrasında Kur’an-ı Kerim’e vakıf olarak, bu yetkiyi ilahi nitelikli yasal bir zemine oturtan ve adına Türk milliyetçiliği dediğimiz evrensel bir duruş karşımıza çıkmaktadır.
Günümüzde, Türk millî duruşunun yani Türk milliyetçiliğinin bazı sorunlarla karşı karşıya olduğu malumunuzdur. Zira birtakım meseleler, kısır çekişmelerle daha da karmaşık bir hale sokulmakta; Türk milliyetçiliği, devamlı surette yeni açmazlarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu noktada ‘Türk milliyetçiliğinin açmazları nelerdir?’ diye bir soru yöneltildiğinde; milliyetçiliği beylik laflarla (slogan), kitap isimleriyle yani telkin (propaganda) benzeri hareket tarzları ile açıklamaya çalışan milliyetçiler hiç akla getirilmemektedir. Oysa bilimsel verilere dayanan kültür milliyetçiliği yerine, birçoğu üç-dört sözcükten oluşan bildik (klişe) cümlelerle ortaya konmaya çalışılan sığ bir görüntüyü milliyetçilik olarak, daha doğrusu geleceğin güvencesi (sigorta) olarak sunmak olsa olsa safdilliktir. Zira bu sığ görüntülerin etkisi ancak yatsıya kadar etkili olmaktadır. Sonrası ise daha da vahimdir. Çünkü millete rağmen milliyetçi olmak gibi garabet bir durumla karşı karşıya kalan milliyetçiler, bir yerde aşağılık kuruntusuna (kompleks) kapılmakta; hatta ‘Bu milletten adam olmaz!’ türü lakırdılarla da bu kuruntularını dışa vurmaktadırlar. Bu arada, ‘herhangi bir millete mensubiyet hissi duymayan, yani milliyetçilik hissi taşımayan bir insan var mıdır şu yeryüzünde’, biçimindeki bir soru da ayrı bir ironi kaynağıdır.
1940’lı yılların başından itibaren Türk devriminde (Kimilerinin, Atatürk devrimi olarak adlandırdığı bu sürece bizzat Atatürk ‘Türk inkılâbı (devrim)’ diyordu.) sapmalar, yozlaşmalar baş göstermiştir. Söz gelimi (misal) Cumhuriyetçiliğimiz, İngilizlerinkine; Halkçılığımız, Amerikalılarınkine; Laikliğimiz, Fransızlarınkine; Devletçiliğimiz, Ruslarınkine; İnkılâpçılığımız, Araplarınkine ve nihayetinde Milliyetçiliğimiz de Almanlarınkine benzemeye başlamıştır. Bu noktada, bir gerçeğin altının önemle çizilmesi gerekmektedir. Bu gerçek de, milliyetçiliğin birkaç damla kanla ölçülemeyeceği; böyle bir teşebbüsün (girişim) olsa olsa ilkellik olacağı gerçeğidir. Çünkü binlerce yıllık tarihimiz incelendiği zaman da görülmektedir ki, milletimiz bu tür ilkel duygu ve düşüncelere hiçbir zaman tenezzül etmemiştir. Aldığı ülkeleri ‘Hun’ kabul eden Mete Han’dan, yeryüzündeki insanları yönetmek için Tanrı’dan kut (ilahi izin) aldığını söyleyen Bilge Kağan’a; dahası “Davamız, kuru cihangirlik kavgası değildir.” diyen Osmanlı’ya kadar geçen sürede Türk milliyetçiliği evrensel barışı, huzuru tesis etmede -dinlerin insani ve toplumsal boyutunu saymazsak- en güzide insani duruştur. Ve bu duruşu yok sayarak, tarihin en ilkel milliyetçiliklerinden biri olduğu su götürmez bir gerçek olan Alman milliyetçiliğinden etkilenmenin; ‘yedi iklime hakanlık’, ‘kızıl elma’, ‘nizam-ı âlem’, ‘cihan hâkimiyeti’ diye giden ve ‘ufukların efendisi’ olmayı gaye (ülkü) edinen -hali hazırda Maide Suresi ile de müjdelenen- Türk’e ne kazandırdığının yahut ne kaybettirdiğinin bile doğru dürüst bir tahlilinin yapılmamış olması da istikbalimiz ve bekâmız açısından -belki de- telâfisi mümkün olamayacak zararlara yol açmıştır. Bildiğiniz gibi milliyetçilik, dindarlık, demokratlık… diye giden kavramlar insana özgü vasıflara işaret eder. Bir insan, bu vasıfların birine veya birkaçına sahip olabilir. Yukarıda sözünü ettiğimiz hazin durumun bir diğer benzeri de burada karşımıza çıkmaktadır. Zira milletimizin ufkuna vurulmuş birer pranga olan ve milliyetçiliğin, bir fırkaya (party); dindarlığın, öteki fırkaya; demokratlığın, bir diğerine havale edilmesi ya da öyle algılanması hâdisesi de elim sonuçlar doğurmaktadır.
Türkiye’de, milliyetçiliğin bir de sağ-sol bakış açılarıyla izah edilmeye (açıklama) çalışılması meselesi vardır. Atatürk’ün altlarına verdiği hususi fırkayı (party) amiral gemisi yaparak yoluna devam eden sol, Atatürk ilkelerinden biri olan Milliyetçilik söz konusu olduğunda ‘redd-i miras’ yoluna gitmiş ve milliyetçiliği ‘faşizm’ olarak nitelemiştir. Zaten sol, kendisi gibi düşünmeyen her türlü duruşu ‘faşist’ olarak damgalamayı -neredeyse- gelenek haline getirmiştir. Sol’un daha ılıman kesimleri ise Fransız aksanlı, Cermen eğilimli (tandans) ulusçuluğu benimser bir havaya bürünmüşlerdir. Sağ’ın milliyetçiliğine gelince, onlar da milliyetçiliğin bilimsel ve kültürel kaynaklarını bir tarafa bırakarak; milliyetçiliği, ‘sağ’ olmayanlara karşı bir yerde siyasi dayanak (argüman) olarak kullanmıştır. Yine bir olumsuz tutum ve davranış da, ‘sağ’ olmayanlara karşı sergilenen soy, sop; kan, gen merkezli şüpheciliktir. Hali hazırda iki tarafın da sergilediği bu duruş bilimsellikten uzaktır. Zira iki bakış açısının da Zaza Ziya Gökalp, Tatar İsmail Gaspıralı… neyse de; Arnavut Mehmet Âkif’in, Arap Cenap Şahabettin’in… hangi kefeye konulacağına ilişkin (dair) belirsizliği ortadan kaldıramadığı aşikardır. Hatta bu belirsizlik, Türkiye’nin büyüyüp, Osmanlı olmasının önündeki en büyük engellerden de birisini teşkil etmektedir. O halde yapılması gereken şey bilimsel verilerden, kültürel değerlerden ilham alarak, milli birlik ve beraberlik kaygılarını da giderecek yeni bir milliyetçilik tanımını kaleme almaktır. Bu tanımın özünü ise, ‘İlâhî’ nitelikli yetki ve sorumluluk bilinci oluşturmalıdır.
Dünya tarihi incelendiğinde de şahit olunduğu üzere Türk, yeni bir cihan devleti meydana getirmede hiç bu kadar gecikme yaşamamıştır. Bu gecikme Türkiye’ye kan kaybettirmektedir. Dahası Türkiye’yle birlikte, Türk-İslâm âlemi de kan kaybetmektedir. Bering Boğazı’ndan, Cebelitarık’a; Malezya’dan, Macaristan’a kadar uzanan ve türkuaza kesmesi gereken ufuklar kızıla boyanmıştır. Ufukların efendisi Osmanlı’nın aziz hatırası, mazlum milletlerin gönüllerini hâlâ yakıp durmaktadır. Urumçi’deki Uygur; Bosna’daki Boşnak; Kırım’daki Tatar; Cezayir’deki Arap… Maide Suresi’nde bildirilen müjdenin gerçekleşeceği günlerin özlemiyle yanıp tutuşmaktadır. Haliyle bu özlemin giderilmesinin Allah’ın inayeti, son Peygamberin ruhaniyeti ve Bilge Kağan’ın vasiyeti ile mümkün olacağı da malumunuzdur sanırım. Neyse canlar gelin şimdi yönümüzü kıbleye verip, ellerimizi semaya açarak Türk-İslâm Birliği için dua edelim. Ne buyurmuş? “Dua müminin silahıdır.” Kim buyurmuş? Son Peygamber!.. Sonrası mı? İman ve tevekkül… Serik–13.05.2009

Aziz D. Atabey
azizdolu.blogcu.com
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
İslam biyolojik ırkı reddetmez,biyolojik ırkçılığı reddeder.Kavimlerin yaratılış gerekçesi Kur`an da net olarak ifade edilmiştir;

Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Sizi tanışasınız diye kollara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefli olanınız, ondan
en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah, alimdir, haberdardır." (Hucurat 49/13)

Kavime mensup olmak , mensubu olduğu kavmi sevmek İslamla çelişmez.Lakin bir kavmin bireyi olmanın onu diğer insanlara karşı üstün kılacağı fikrine kapılıp kibrin esiri olmaktan sakındığı sürece..
 

mice

New member
Katılım
22 Eyl 2005
Mesajlar
93
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
50
Web sitesi
www.islamidusunce.com
İslam biyolojik ırkı reddetmez,biyolojik ırkçılığı reddeder.Kavimlerin yaratılış gerekçesi Kur`an da net olarak ifade edilmiştir;

Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Sizi tanışasınız diye kollara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefli olanınız, ondan
en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah, alimdir, haberdardır." (Hucurat 49/13)

Kavime mensup olmak , mensubu olduğu kavmi sevmek İslamla çelişmez.Lakin bir kavmin bireyi olmanın onu diğer insanlara karşı üstün kılacağı fikrine kapılıp kibrin esiri olmaktan sakındığı sürece..

yazının tamamına katılıyorum. kavmi sevmekten kasıtta kavmin içindeki müslümanlardır.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
@azizdolu

Hocam, Yazınız karışık olmuş. Belki de ben anlayamadım. Türk-İslam konusu da öldürdü bizi. İslam Birliği yapalım onu. Türk'ü karışmadan, desem ne fark eder sizce?
....

@hamza

Elinize sağlık. Güzel ifade etmişsiniz. Ama bir sorum olacak size:
Allah her yarattığını bir sebebe bağlamıştır. Biyolojik ırklar hakikattir. Yani Dünya'da Türk'ü de Kürt'ü de Arap'ı da var. Peki, insanların ırklar halinde yaratılmasının sebebi nedir?

selametle..
 

mice

New member
Katılım
22 Eyl 2005
Mesajlar
93
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
50
Web sitesi
www.islamidusunce.com
@azizdolu

Hocam, Yazınız karışık olmuş. Belki de ben anlayamadım. Türk-İslam konusu da öldürdü bizi. İslam Birliği yapalım onu. Türk'ü karışmadan, desem ne fark eder sizce?


sorun tam burada hocam. İslamın önüne yada sonuna milliyet kavramı konmasının hikmetini bende bir türlü anlamış değilim.

Osmanlı imparatorluğunu kuran türklerdi ancak imparatorlukta bir çok milletten müslümanlar vardı. Ortak çatı islamdı. Neden islamın önüne türk kelimesi getirerek onu kısıtlarız çözemiyorum doğrusu.

selam ve dua ile
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
@hamza

Elinize sağlık. Güzel ifade etmişsiniz. Ama bir sorum olacak size:
Allah her yarattığını bir sebebe bağlamıştır. Biyolojik ırklar hakikattir. Yani Dünya'da Türk'ü de Kürt'ü de Arap'ı da var. Peki, insanların ırklar halinde yaratılmasının sebebi nedir?

selametle..

arkadaşım zaten böyle bir sorunun sorulacağını tahmin ettiğim için ayeti de naklettim.Cevap ayetin içinde gizli eğer tam olarak anlayamazsanız isterseniz size ayetin tefsir edildiği yazıyı nakledebilirim.

sorun tam burada hocam. İslamın önüne yada sonuna milliyet kavramı konmasının hikmetini bende bir türlü anlamış değilim.

Osmanlı imparatorluğunu kuran türklerdi ancak imparatorlukta bir çok milletten müslümanlar vardı. Ortak çatı islamdı. Neden islamın önüne türk kelimesi getirerek onu kısıtlarız çözemiyorum doğrusu.

selam ve dua ile

Amaç kendini islamiyet le bir tutmak değil ,amaç böyle bir topluluğa hem önayak hem de lider olmak ..Seyyid Ahmed Arvasi yi biraz inceleyin sorularınıza cevap bulacağınıza inanıyorum .
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
arkadaşım zaten böyle bir sorunun sorulacağını tahmin ettiğim için ayeti de naklettim.Cevap ayetin içinde gizli eğer tam olarak anlayamazsanız isterseniz size ayetin tefsir edildiği yazıyı nakledebilirim.

Gerek yok. Ben sizin ifadelerinizle okumak istedim. Mühim değil,sağolun.

Amaç kendini islamiyet le bir tutmak değil ,amaç böyle bir topluluğa hem önayak hem de lider olmak ..Seyyid Ahmed Arvasi yi biraz inceleyin sorularınıza cevap bulacağınıza inanıyorum


Bu açıklamaya katılmak mümkün değil. bu mantıkla düşünürsek, halifelerinde fetihleri artırdıkça, bu birliğe Arap İslam Birliği demiş olmaları lazımdı. Çünkü, lider olan Araplardı. Ama öyle bişey yok. Buna yakın bi yanlışı Emeviler yaptı zaten.

Lider ve önayak olması demek, liderin ırkına bağlanacaksınız demek olmaz. Türk-İslam Birliği ile amaca hizmet edilmez. Ayrıca, sadece İslam Birliği demek niye yetmiyor? Korkuyor muyuz, liderliği kaptırırız diye..

Maide Suresi 54'de Allah garanti veriyor. Hakkıyla yaşarsak lider biziz, Yani Türk'ler (Elmalılı Tefsiri). Ama değilsek zaten elden gider. Buna da kimse engel olamaz.

Mesela, kaç tane Müslüman Kürt, Arap, Boşnak Türk-İslam Birliği'ni kabul eder. Bu insanlar zaten Türkiye'den, Türklerden liderlik bekliyorlar. Bunun için bizim ayrıca, aramıza ırksal farklılığı sokacak Türk-İslam demeye ihtiyacımız yok. Lideri Türk'ler olan İslam Birliği. Olması gereken budur.

selametle..
 

mice

New member
Katılım
22 Eyl 2005
Mesajlar
93
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
50
Web sitesi
www.islamidusunce.com
İslam birliği olsun ve hakkı ile görevini yerine getirsinde varsın türkler olmasın öncemli değil.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bir gün bu gün ki imkanları ile Amerika, ekseri Müslüman olsa ve Amerikan İslam Birliği kurdum dese acep ne ola?..
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
İslam birliği olsun ve hakkı ile görevini yerine getirsinde varsın türkler olmasın öncemli değil.

Türkler olmadan İslam birliği olmaz olamaz.Lokomotif olmadan tren gitmez bunu görmek o kadar zor olmasa gerek..


Bir gün bu gün ki imkanları ile Amerika, ekseri Müslüman olsa ve Amerikan İslam Birliği kurdum dese acep ne ola?..

Yeterki Amerika ekseri Müslüman olsa,biz liderlikten feragat etmeye razıyız.Tabi onların 8 asırlık böyle bir tecrübe ve birikimleri var mı? Yaptıkları bu zulümler İslam dünyası tarafından unutulur mu ?Türkler gibi dengeli ve uzun soluklu bir adil yönetim sağlayabilirler mi ?

bunları başka bir başlıkta inceleriz .
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
Türkler kasıt türkiye mi?


Orta Asya ve Uygur Bölgesindeki 300 milyona yakın Müslüman Türkü gözardı edebilir misin ?

İslam a hizmet sadece Osmanlı döneminde olmamıştır.Karahanlıları Gaznenileri ve de Selçukluları unutmamak gerek ..


ALLAH hepsinden razı olsun .
 

mice

New member
Katılım
22 Eyl 2005
Mesajlar
93
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
50
Web sitesi
www.islamidusunce.com
Orta Asya ve Uygur Bölgesindeki 300 milyona yakın Müslüman Türkü gözardı edebilir misin ?

İslam a hizmet sadece Osmanlı döneminde olmamıştır.Karahanlıları Gaznenileri ve de Selçukluları unutmamak gerek ..


ALLAH hepsinden razı olsun .


gözardı ettiğimiz yok zaten. Tüm Müslüman Türkler kardeşimizdir.


Allah razı olsun zaten birşey demedik. ben lokomotif olacak olanın türkiye mi yoksa türklermi demek istediğinizi anlayamadım sadece.
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
gözardı ettiğimiz yok zaten. Tüm Müslüman Türkler kardeşimizdir.


Allah razı olsun zaten birşey demedik. ben lokomotif olacak olanın türkiye mi yoksa türklermi demek istediğinizi anlayamadım sadece.

Gönlümüzde yatan Türkiye olması,Müslüman coğrafyayı gezdiğinizde Türklere olan saygının diğer hiçbir kavime karşı gösterilmediğini farkedersiniz.Bu endonezya,Malezya,Afganistan,Pakistan,Bosna veya Körfez ülkelerinin her birinde geçerli bir realite.Türk tüm olumsuzluklara rağmen geçmişinden kazandığı saygınlığı hala korumakta.
 
Üst Alt