Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Batır Allah’ım Batır!

chamdali

New member
Katılım
28 Nis 2006
Mesajlar
647
Tepkime puanı
123
Puanları
0
Batır Allah’ım Batır!



Bir gün bir topluluk gemiyle yola çıkmışlar. Tam da bizim toplumun küçük bir prototipi. Neyse, denizin ortasında bunlar şiddetli bir fırtınaya tutulmuşlar. Gemi bir oyana bir bu yana sallanıp duruyor. Rüzgarın sesi neredeyse kulakları sağır edecek cinsten. (Olaya biraz drama katalım). Gözler dört dönmüş vaziyette. Herkes korkudan kırım iti gibi tir tir titriyor.



O esnada i-pod'dan kısık bir ses duyuluyor. O da ne..! İbrahim Tatlıses’in “yetiş ya ali yetiş ya Muhammed” parçası. Bunu duyan vatandaş.. Başlıyor bağırmaya “yetiş ya ali yetiş ya Muhammed”, öbürü bağırıyor “yetiş ya geylani”, bir diğeri “yetiş ya seydaaa” bir başkası “yetiş ya hamza”, bir diğeri “yetiş ya buddha”, “yetiş ya huseyn”, “yetiş ya gavs”.. “yetiş ya buhari”…



Her biri bir başkasını yardıma çağırıyor. Çağırıyor ki gelsin kurtarsın onları batmaktan.



Geminin kıç tarafında oturan gariban köylü de ellerini açmış kısık bir sesle: “BATIR ALLAH’IM BATIR… BATIR GEMİYİ. NASIL OLSA BU GEMİDE SANA TAPAN YOK”. diyor.



Tabi gemi batmıyor. Çünkü aralarında bu mümin kul varken, Allah o gemiyi batıracak değil. Gemi sağ selamet karaya ulaştığı vakit, herkes kurtuluşu yardıma çağırdığı şahısların gücüne nisbediyor.



Biri diyor: -bizi Ali kurtardı, öbürü diyor Gavs olmasaydı işimiz yaştı. Bir diğeri “gözünü sevdiğimin seydaaaası okyanusun ortasında bile bizi gözetliyor”, bir başkası “hamza olmasaydı zor yırtardık paçayı” v.s. her kafadan bir ses çıkıyor.



Tabi bu bir mizansen. Ama gerçek hayata uyan bir mizansen. Çoğunluğun maalesef “Allah’ın berisinden seslendiği amcaları-dayıları, yiğidoları var.”



Bir “yetiş” mutlaka bulunuyor. Tekne batmayıp karaya sağsalim varınca da bütün maharet bu “yetiş”lerde sayılıyor. Dolayısıyla Kerameti kendinden menkul zaatlar türemeye başlıyor. Bu da toplumun azgınlığını/sapıtmışlığını iyice artırıyor. Katmerleştiriyor.



Aslında dünyadayken azaptan her kurtuluş bir şans demektir. Ta ki sadece ve sadece tek olan Allah’ı yardıma çağırana kadar. Bu tip şansları iyi değerlendirmek gerekiyor. Yoksa bir gün gemiye binemeyenlerden olabiliriz. Suyun ortasında dımdızlak kalabiliriz.



Bir de yukarıdaki tiplemelerin değişik versiyonu vardır. Bunlar da gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah’a has kılarlar. İhlas ve samimiyetle Allah’a yalvarırlar. Fakat karaya ayak basar bakmaz bir de bakmışsın ki şirk koşmaya başlamışlardır. Tatlı su balıklarıdır bunlar. İyi gün dostları. Allah’ın tekliğini kavramaları için illaki başlarına bir musibet gelecek.



Hastalıkta ve darlıkta, iflasın eşiğinde, hatalı sollama esnasında, eşekten düşeceği zaman Rabbine halis bir şekilde bağlanası tutar. Ama başından musibet kalkınca “oh be yırttık anasını satim” demeyi ihmal etmez ve çoğunluğa karışır gider.



Düşünün bir kere. Şu dakika itibariyle kıyamet kopsa, Yer-gök yarılsa, güneş ve ay dürülse, kaçacak biryer kalmasa, “herkesin aklına “Allah’tan” başka bir varlık gelir mi acaba!! Ayağımız tökezlese “Allah” diyoruz. Kaldı ki böyle bir sahnede “Allah Allah” dememiz içten bile değil.. değil mi?



Peki bu rahatlık niçin? Bunca bahane niçin? 6 bin küsürlük ayet barındıran kitab’a boyun eğmemek, ona isyan etmek niçin? Allah’a ortak koşmak niçin? Neden “Allah tek başına anıldığı zaman rahatsız olur insanoğlu”. Rabbiyle olan problemi nedir?



O’nun yanında başka varlıkların adı geçtiğinde kalpleri ferahlar. Oysa kalpler ancak Allah’ı anmakla ferah bulmuyor muydu? Allah’ın yanında birilerinin adı geçmeden pek çok kalp mutmain olamıyor? Bunda bir terslik bir sakatlık yok mu?



Yoksa Allah yetmiyor mu? Hani dost olarak Allah yetiyordu? Bu işte bir terslik var. Terslik insanoğlunda. Çünkü insanların çoğu şirk koşmadan iman etmiyor.



Kıyametin kopuş saatini de bilmediğimize göre, şu an kopmayacağının bir garantisi yok. Madem kıyametin o dehşetli sahnesinde aklımızda kalan tek varlık “Allah”, her an kıyamet kopacakmış gibi yaşamak daha hayırlı değil mi?



İşte o bir anlık kıyamet tasviri, tevhidin ta kendisidir. Ne gavslar, ne cavslar, ne aliler, ne hamzalar hiçbir aracı kurum ve kuruluş ortada yok.



Hani can kemiğe dayanır “bunu kim tedavi edecek” denir ya. Can çekişen ise bunun artık ayrılık vakti olduğunu bilir. Bacak bacağa dolaşır… İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir. O gün Allah’ın berisinden çağırdığı hiçbir kimse aklının ucundan bile geçmez. Rabbiyle baş başadır. Sıkıysa girsinler o gün araya.



Sevdikleri, sevmedikleri, nefret ettikleri/etmedikleri, borçlusu/alacaklısı, annesi/babası, eşi/çocukları, malı/mülkü, şeyhi/mürşidi, arkadaşları/dostları.. İşte o an sevk başladığı zaman bunlardan eser kalmaz. Hiçbiri akla dahi gelmez. Geride kalır hepsi.



Madem böyle, madem dünya hayatı oyun ve eylence, madem yukarda saydıklarımız bir sınav, o zaman oyunu kuralına göre oynamak gerekir. Kuralına göre oynayan kazanır ve batmaktan kurtulur. Mızıkçılık yapan ise batar ve boğulur.



O halde şu dakika itibariyle yeni bir başlangıç yapmalı, ölçmeli, biçmeli ve doğru bir şekilde karar vermeli. Pislikten arınmalı, temizlenmeli. O'nu yüceltmeli ve O'na boyun eğmeli, sabrederek uyarmalı ve uymalı.

Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var? Sanki onlar ürkmüş yaban eşekleri. Arslandan kaçmaktalar. Hayır, onlardan her kişi kendisine açılmış sayfalar verilmesini istiyor. Yok, yok onlar ahiretten korkmuyorlar. Hayır, hayır, O Kur'ân kuşkusuz bir öğüttür. Dileyen onu düşünür. Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da. (74/49-56)…

Uğur ERZİNCAN
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Batır Allah’ım Batır!

Selamün AleykümÜlkücü olarak dünden beri iliklerime kadar siddetliyim üzgünüm.Gec ama inaninki bu yaziyi simdi asmak daha uygun geldi eline saglik,Ugur Erzincanli..

Batır Allah’ım Batır!
www.satirbasi.com dan alıntıdır

Bir gün bir topluluk gemiyle yola çıkmışlar. Tam da bizim toplumun küçük bir prototipi. Neyse, denizin ortasında bunlar şiddetli bir fırtınaya tutulmuşlar. Gemi bir oyana bir bu yana sallanıp duruyor. Rüzgarın sesi neredeyse kulakları sağır edecek cinsten. (Olaya biraz drama katalım). Gözler dört dönmüş vaziyette. Herkes korkudan kırım iti gibi tir tir titriyor.
O esnada i-pod'dan kısık bir ses duyuluyor. O da ne..! İbrahim Tatlıses’in "yetiş ya ali yetiş ya Muhammed" parçası. Bunu duyan vatandaş.. Başlıyor bağırmaya "yetiş ya ali yetiş ya Muhammed", öbürü bağırıyor "yetiş ya geylani", bir diğeri "yetiş ya seydaaa" bir başkası "yetiş ya hamza", bir diğeri "yetiş ya buddha", "yetiş ya huseyn", "yetiş ya gavs".. "yetiş ya buhari"…
Her biri bir başkasını yardıma çağırıyor. Çağırıyor ki gelsin kurtarsın onları batmaktan.
Geminin kıç tarafında oturan gariban köylü de ellerini açmış kısık bir sesle: "BATIR ALLAH’IM BATIR… BATIR GEMİYİ. NASIL OLSA BU GEMİDE SANA TAPAN YOK". diyor.
Tabi gemi batmıyor. Çünkü aralarında bu mümin kul varken, Allah o gemiyi batıracak değil. Gemi sağ selamet karaya ulaştığı vakit, herkes kurtuluşu yardıma çağırdığı şahısların gücüne nisbediyor.
Biri diyor: -bizi Ali kurtardı, öbürü diyor Gavs olmasaydı işimiz yaştı. Bir diğeri "gözünü sevdiğimin seydaaaası okyanusun ortasında bile bizi gözetliyor", bir başkası "hamza olmasaydı zor yırtardık paçayı" v.s. her kafadan bir ses çıkıyor.
Tabi bu bir mizansen. Ama gerçek hayata uyan bir mizansen. Çoğunluğun maalesef "Allah’ın berisinden seslendiği amcaları-dayıları, yiğidoları var."
Bir "yetiş" mutlaka bulunuyor. Tekne batmayıp karaya sağsalim varınca da bütün maharet bu "yetiş"lerde sayılıyor. Dolayısıyla Kerameti kendinden menkul zaatlar türemeye başlıyor. Bu da toplumun azgınlığını/sapıtmışlığını iyice artırıyor. Katmerleştiriyor.
Aslında dünyadayken azaptan her kurtuluş bir şans demektir. Ta ki sadece ve sadece tek olan Allah’ı yardıma çağırana kadar. Bu tip şansları iyi değerlendirmek gerekiyor. Yoksa bir gün gemiye binemeyenlerden olabiliriz. Suyun ortasında dımdızlak kalabiliriz.
Bir de yukarıdaki tiplemelerin değişik versiyonu vardır. Bunlar da gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah’a has kılarlar. İhlas ve samimiyetle Allah’a yalvarırlar. Fakat karaya ayak basar bakmaz bir de bakmışsın ki şirk koşmaya başlamışlardır. Tatlı su balıklarıdır bunlar. İyi gün dostları. Allah’ın tekliğini kavramaları için illaki başlarına bir musibet gelecek.
Hastalıkta ve darlıkta, iflasın eşiğinde, hatalı sollama esnasında, eşekten düşeceği zaman Rabbine halis bir şekilde bağlanası tutar. Ama başından musibet kalkınca "oh be yırttık anasını satim" demeyi ihmal etmez ve çoğunluğa karışır gider.
Düşünün bir kere. Şu dakika itibariyle kıyamet kopsa, Yer-gök yarılsa, güneş ve ay dürülse, kaçacak biryer kalmasa, "herkesin aklına "Allah’tan" başka bir varlık gelir mi acaba!! Ayağımız tökezlese "Allah" diyoruz. Kaldı ki böyle bir sahnede "Allah Allah" dememiz içten bile değil.. değil mi?
Peki bu rahatlık niçin? Bunca bahane niçin? 6 bin küsürlük ayet barındıran kitab’a boyun eğmemek, ona isyan etmek niçin? Allah’a ortak koşmak niçin? Neden "Allah tek başına anıldığı zaman rahatsız olur insanoğlu". Rabbiyle olan problemi nedir?
O’nun yanında başka varlıkların adı geçtiğinde kalpleri ferahlar. Oysa kalpler ancak Allah’ı anmakla ferah bulmuyor muydu? Allah’ın yanında birilerinin adı geçmeden pek çok kalp mutmain olamıyor? Bunda bir terslik bir sakatlık yok mu?
Yoksa Allah yetmiyor mu? Hani dost olarak Allah yetiyordu? Bu işte bir terslik var. Terslik insanoğlunda. Çünkü insanların çoğu şirk koşmadan iman etmiyor.
Kıyametin kopuş saatini de bilmediğimize göre, şu an kopmayacağının bir garantisi yok. Madem kıyametin o dehşetli sahnesinde aklımızda kalan tek varlık "Allah", her an kıyamet kopacakmış gibi yaşamak daha hayırlı değil mi?
İşte o bir anlık kıyamet tasviri, tevhidin ta kendisidir. Ne gavslar, ne cavslar, ne aliler, ne hamzalar hiçbir aracı kurum ve kuruluş ortada yok.
Hani can kemiğe dayanır "bunu kim tedavi edecek" denir ya. Can çekişen ise bunun artık ayrılık vakti olduğunu bilir. Bacak bacağa dolaşır… İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir. O gün Allah’ın berisinden çağırdığı hiçbir kimse aklının ucundan bile geçmez. Rabbiyle baş başadır. Sıkıysa girsinler o gün araya.
Sevdikleri, sevmedikleri, nefret ettikleri/etmedikleri, borçlusu/alacaklısı, annesi/babası, eşi/çocukları, malı/mülkü, şeyhi/mürşidi, arkadaşları/dostları.. İşte o an sevk başladığı zaman bunlardan eser kalmaz. Hiçbiri akla dahi gelmez. Geride kalır hepsi.
Madem böyle, madem dünya hayatı oyun ve eylence, madem yukarda saydıklarımız bir sınav, o zaman oyunu kuralına göre oynamak gerekir. Kuralına göre oynayan kazanır ve batmaktan kurtulur. Mızıkçılık yapan ise batar ve boğulur.
O halde şu dakika itibariyle yeni bir başlangıç yapmalı, ölçmeli, biçmeli ve doğru bir şekilde karar vermeli. Pislikten arınmalı, temizlenmeli. O'nu yüceltmeli ve O'na boyun eğmeli, sabrederek uyarmalı ve uymalı.Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var? Sanki onlar ürkmüş yaban eşekleri. Arslandan kaçmaktalar. Hayır, onlardan her kişi kendisine açılmış sayfalar verilmesini istiyor. Yok, yok onlar ahiretten korkmuyorlar. Hayır, hayır, O Kur'ân kuşkusuz bir öğüttür. Dileyen onu düşünür. Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da. (74/49-56)…
Uğur ERZİNCAN
http://www.satirbasi.com/?a=280
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
seni uyarıyorum sen kimsin dersen ALLAH(CC) ın kulu muhammed(sav) in ümmetinden aciz bir insanım.

onlar denizde ilerlerken bir fırtına kopar hemen ALLAH(CC) a yalvarmaya başlarlar.biz onları sağ salim karaya çıkardık mı eski sapıklıklarına geri dönerler.

senin hafsalanın almadığını onlar günlük hayat olarak yaşamışlardır.

sen onların yaşadıklarını düşünmeye çalışıyorsun.

ve kimse de senin söylediğin gibi yapacak değldir.kalplerdekini ancak ALLAH(CC) bilir.bu sadece senin düşüncesinden alıntı yaptığının sui zannıdır.

bu da benim üzelerek belirtmeliyim ki bu sitede ilk ve son sui zannımdır.
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Bismillah:
وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاءَ وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ

Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılan hanifiler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekâtı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam olan) din budur.7


7. Yani Rasulüllah'ın getirdiği dinin talimatlarını aynen Ehl-i Kitaba gelen peygamberlerin kitapları da taşımaktaydı. Şimdikilerin kendi dinlerine soktukları batıl akide ve fasit ameller onlara emredilmemişti. Sahih ve doğru din her zaman halisçe Allah'a itaat etmek, O'nunla birlikte hiç bir şeyi ibadette ortak etmemek, her şeyden yüz çevirerek yalnızca Allah'a tapmak, O'na itaat etmek, namazı kılmak ve zekatı vermektir. (Bkz. A'raf 19, Yunus 108-109, Rum 43-47, Zümer 3-4)

Bu ayette "Dinu'l-kayyıma" deyimi kullanılmıştır. Bazı müfessirler bunu "Dinu'l milletu'l kayyıma", yani doğru yol üzerinde olan milletin dini, şeklinde anlamışlardır. Bazıları ise bunun mevsufunu sıfata mübalağa ile izafe ederler. "Allame" ve "Fahhame"nin mübalağa için kullanıldığı gibi, onların verdiği anlam ile bizim tercümemiz aynıdır.(Tefhim ül Kuran) Dua ile
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
seni uyarıyorum sen kimsin dersen ALLAH(CC) ın kulu muhammed(sav) in ümmetinden aciz bir insanım.

onlar denizde ilerlerken bir fırtına kopar hemen ALLAH(CC) a yalvarmaya başlarlar.biz onları sağ salim karaya çıkardık mı eski sapıklıklarına geri dönerler.

senin hafsalanın almadığını onlar günlük hayat olarak yaşamışlardır.

sen onların yaşadıklarını düşünmeye çalışıyorsun.

ve kimse de senin söylediğin gibi yapacak değldir.kalplerdekini ancak ALLAH(CC) bilir.bu sadece senin düşüncesinden alıntı yaptığının sui zannıdır.

bu da benim üzelerek belirtmeliyim ki bu sitede ilk ve son sui zannımdır.




Dinde sahsi görüs olmaz derim ve seni hic muhattab almam...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
BU DA SENİN SU-İ ZANNIN OLUR




Hasa Rabbin sözlerine karsi ne seni ne kendimi muhattab alirim yani nefsle is yapmam.Varsa itirazin buyur sana ben degil Rabbin sözleri cevap versin,ne istiyorsun söyle;

Söyle bakalim sadece biz Allah derken canin cikiyorda ben ya Allah Ya Muhammed diyince sevincten havaya firliyorsin?Ayete muhattab degilmisin?

Daha ileri bir tartisma cikmasin diye devam etmiyorum,????..
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var?

Sanki onlar ürkmüş yaban eşekleri. Arslandan kaçmaktalar. Hayır, onlardan her kişi kendisine açılmış sayfalar verilmesini istiyor. Yok, yok onlar ahiretten korkmuyorlar. Hayır, hayır, O Kur'ân kuşkusuz bir öğüttür. Dileyen onu düşünür. Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da.


(74/49-56)…
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
sadece ALLAH(cc) A İMAN

sadece ALLAH(cc) A İMAN

Hasa Rabbin sözlerine karsi ne seni ne kendimi muhattab alirim yani nefsle is yapmam.Varsa itirazin buyur sana ben degil Rabbin sözleri cevap versin,ne istiyorsun söyle;

Söyle bakalim sadece biz Allah derken canin cikiyorda ben ya Allah Ya Muhammed diyince sevincten havaya firliyorsin?Ayete muhattab degilmisin?

Daha ileri bir tartisma cikmasin diye devam etmiyorum,????..

İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?
 
Üst Alt