Enver Ýstek
metin mete
Lübnan'da ve Irak'ta yaşanan insanlık dramına ve Irak'ın ABD tarafından işgaline müdahale mi eder, yoksa seyreder miydi? Veya Atatürk sağ olsaydı ABD Irak'ı işgal edebilir miydi?
Atatürk'ün 1937'de Meclis'te yaptığı bir konuşmada kutsal topraklarla ilgili olarak şunları söylüyor:
'Şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerinin Museviler'in ve Hristiyanlar'ın nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Buraların Avrupa emperya-lizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen Peygamber'in son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlar'la mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz.'
Bazı çevrelerin Atatürk'le ilgili iddialarına son verecek olan bu belge, İçişleri Bakanlığı Matbuat Umum Müdürlüğü antetini ve 20 Ağustos 1937 tarihini taşı-yor. Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Cumhurbaşkanlığı'na hitaben yazdığı ön sunuş yazısında 'Bombay Chronicle gazetesinin 27.8.1937 tarihli nushasında 'Filistin'e el sürülemez, Kemal Paşa Avrupa'ya ihtar ediyor' başlığı altında bir yazı intişar etmiştir. Bu yazının Türkçe örneği ilişik olarak sunulmuştur. Bu vesile ile saygılarımı tekrarlarım' diyor. Belgeden anlaşıldığına göre Mustafa Kemal Atatürk'ün, Meclis'te yaptığı bu konuşmayı, önce, Ankara'da Türkçe yayınlanan Hâkimiyeti Milliye Gazetesi yayınlamış. Hindistan'da yayınlanan Bombay Chronicle Gazetesi de bu açıklamayı Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nden almış. Aslı Ankara'da Milli Arşiv'de 030 10 266 793 25 numaları dosyada saklı tutulan belgeye göre, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kutsal Topraklar'la ilgili olarak Meclis'te yaptığı bu konuşmanın tam metni şöyledir: "Araplar'ın Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Araplar'ın arasında mevcud olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplar'dan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyetin mukaddes yerlerinin Museviler'in ve Hristiyanlar'ın nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlar'la mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için
Yapacağı ilk adımda bütün İslam aleminin ayaklayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
ATATÜRK, YAHUDİLER VE MASONLAR
" Hatıratım sona yaklaşırken memleketimizde locaları bulunan Masonlardan biraz bahsetmek iste-rim. Masonların İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara'da birçok locaları vardır. Mustafa Kemal Paşa'nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi; DÖNMELER, ikincisi MASONLAR'dı. Bir gün eski Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt'u çağırdı, kendisine Masonların taksimat, teşkilat ve ahvalini bildirir bir kitap verdi ve takririn okunmasını reisten rica etti. Katip takriri okudu. Grup dinledi. Hülasası şöyle idi:
Bizim Eba ancet gelen Atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık. Masonlukta kökü dışarıda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır?
Bunu da grup kararıyla kapatalım.
Ve söz istedi, kürsüye gelerek takririni gayet veciz olarak izah itti.
Meclisteki Masonları bir telaş aldı.
Hele sözcüleri Şükrü Kaya'yı görseydiniz, başından süt dökmüş kediye benziyordu. Meşhur Hatip Mahmut Esat Bey'e söz yetiştirebilir mi idi? Şükrü Kaya Masonluğun bir hayır (!) müessesesi olduğunu kürsüden söylediği zaman grubun hemen bütün azası yüzüne haykırdılar.
Hayır, eserleri dediğiniz nedir? Birisini gösterebilir misiniz? Yalan söylüyorsun in aşağı, dediler.
Mahmut Esat ise, Masonluğun kökü dışarıda, gizli, memleket ve millet için muzur bir tarikat olduğunu ve her yerde umumi reisleri yani meşrık-i azamlarının YAHUDİ olduklarını birçok vesikalarla ispat etti.
Şükrü Kaya, Kazım Özalp, Mazhar Germen son çareyi Katib-i Umumi Recep Peker'e iltica etmekte buldular.
Muharrem Günay / Kocatepe Gazetesi
Devami yarin...
Atatürk'ün 1937'de Meclis'te yaptığı bir konuşmada kutsal topraklarla ilgili olarak şunları söylüyor:
'Şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerinin Museviler'in ve Hristiyanlar'ın nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Buraların Avrupa emperya-lizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen Peygamber'in son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlar'la mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz.'
Bazı çevrelerin Atatürk'le ilgili iddialarına son verecek olan bu belge, İçişleri Bakanlığı Matbuat Umum Müdürlüğü antetini ve 20 Ağustos 1937 tarihini taşı-yor. Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Cumhurbaşkanlığı'na hitaben yazdığı ön sunuş yazısında 'Bombay Chronicle gazetesinin 27.8.1937 tarihli nushasında 'Filistin'e el sürülemez, Kemal Paşa Avrupa'ya ihtar ediyor' başlığı altında bir yazı intişar etmiştir. Bu yazının Türkçe örneği ilişik olarak sunulmuştur. Bu vesile ile saygılarımı tekrarlarım' diyor. Belgeden anlaşıldığına göre Mustafa Kemal Atatürk'ün, Meclis'te yaptığı bu konuşmayı, önce, Ankara'da Türkçe yayınlanan Hâkimiyeti Milliye Gazetesi yayınlamış. Hindistan'da yayınlanan Bombay Chronicle Gazetesi de bu açıklamayı Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nden almış. Aslı Ankara'da Milli Arşiv'de 030 10 266 793 25 numaları dosyada saklı tutulan belgeye göre, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kutsal Topraklar'la ilgili olarak Meclis'te yaptığı bu konuşmanın tam metni şöyledir: "Araplar'ın Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Araplar'ın arasında mevcud olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplar'dan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyetin mukaddes yerlerinin Museviler'in ve Hristiyanlar'ın nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlar'la mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için
Yapacağı ilk adımda bütün İslam aleminin ayaklayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
ATATÜRK, YAHUDİLER VE MASONLAR
" Hatıratım sona yaklaşırken memleketimizde locaları bulunan Masonlardan biraz bahsetmek iste-rim. Masonların İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara'da birçok locaları vardır. Mustafa Kemal Paşa'nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi; DÖNMELER, ikincisi MASONLAR'dı. Bir gün eski Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt'u çağırdı, kendisine Masonların taksimat, teşkilat ve ahvalini bildirir bir kitap verdi ve takririn okunmasını reisten rica etti. Katip takriri okudu. Grup dinledi. Hülasası şöyle idi:
Bizim Eba ancet gelen Atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık. Masonlukta kökü dışarıda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır?
Bunu da grup kararıyla kapatalım.
Ve söz istedi, kürsüye gelerek takririni gayet veciz olarak izah itti.
Meclisteki Masonları bir telaş aldı.
Hele sözcüleri Şükrü Kaya'yı görseydiniz, başından süt dökmüş kediye benziyordu. Meşhur Hatip Mahmut Esat Bey'e söz yetiştirebilir mi idi? Şükrü Kaya Masonluğun bir hayır (!) müessesesi olduğunu kürsüden söylediği zaman grubun hemen bütün azası yüzüne haykırdılar.
Hayır, eserleri dediğiniz nedir? Birisini gösterebilir misiniz? Yalan söylüyorsun in aşağı, dediler.
Mahmut Esat ise, Masonluğun kökü dışarıda, gizli, memleket ve millet için muzur bir tarikat olduğunu ve her yerde umumi reisleri yani meşrık-i azamlarının YAHUDİ olduklarını birçok vesikalarla ispat etti.
Şükrü Kaya, Kazım Özalp, Mazhar Germen son çareyi Katib-i Umumi Recep Peker'e iltica etmekte buldular.
Muharrem Günay / Kocatepe Gazetesi
Devami yarin...
Moderatör tarafında düzenlendi: