Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ashab-ı rakim

muhammedemin

New member
Katılım
5 Eki 2009
Mesajlar
32
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Yaş
47
ASHÂB-I RAKÎM
cüneyd MAHAN

Tarihimiz sayısız ibret dolu levhalarla doludur.Nasihatlar,vasiyetler ve öğütler zamanımıza ışık tutacak niteliktedir.
“muhakkakki onların kıssalarında,akıl sahipleri için bir ibret vardır.(Yusuf 111) buyuran cenab-ı hak geçmişde yaşanan hâdise ve olaylardan ibret çıkarmamız gerektiğini vurgulamaktadır.
Peki bizler tarihimizden nasıl ve ne şekilde günümüze ışık tutacak şekilde istifâde edebiliriz.
Bu konuda üstadımız bediüzzaman hazretleri meyve risâlesinde “Lise talebelerinin; öğretmenlerimiz bize Allah’dan(c.c) bahsetmiyorlar”sualleri üzerine “sizin okuduğunuz her bir ders kendi lisân-ı mahsusuyla mütemâdiyen Allah’dan(c.c) bahsediyorlar,onları dinleyiniz”buyurarak, tüm ilimlere nasıl bakmamız gerektiğinin formülünü vermektedir.
Ama maalesef zamanımızda televizyon,maç vs.gibi zaman öğütme makineleri yoğunlukta olduğundan,insanlar değerli zamanlarını bir türlü kitap okumak ve faydalı meşgalelerle buluşturamıyorlar.Cenab-ı hakdan niyazımız bir an evvel içinde bulunduğumuz zamanımızı en hayırlı bir şekilde dünya ve âhiretimize faydalı olacak şekilde değerlendirebilmektir.
Şimdi eski tarihlerde yaşamış,ayet-i kerîmede¹ bildirilen,buhâri ve Müslim gibi muhaddislerin rivayetiylede hadis kitablarında yer alan bir topluluğun ibret dolu geçirdikleri hâdiseyi paylaşmak istiyorum.
İsterseniz bu hâdiseyi peygamber efendimizin(A.S) kendilerinden dinleyelim.
Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:
“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:
— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler.
İçlerinden biri söze başlayarak:
—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.
Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.
Bir diğeri söze başladı:
—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.
Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.
Üçüncü adam da:
—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana:
—Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:
—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:
—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.
Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.²
Açıklamalar
Hadîs-i şerîfte iyi niyetle, ihlâs ve samimiyetle yapılan davranışların Allah Teâlâ’yı hoşnut ettiği belirtilmektedir. Cenâb-ı Hak kendi rızâsını elde etmek için yapılan güzel hareketlerden ve azâbından korkularak terkedilen kötü işlerden dolayı kulundan memnun olmaktadır. O’nun bu hoşnutluğu insanı hem dünyadaki hem de âhiretteki birçok sıkıntılardan kurtarmakta, her iki dünyada bahtiyar olmasını sağlamaktadır.
Efendimiz’in anlattığı bu kıssada ana babaya hizmet, nefse hâkimiyet ve insan hakkına hürmetin önemi belirtilmektedir. Birinci kıssa, ana babaya yapılan iyiliğin, onların gönlünü hoş tutmanın değerli bir hareket olduğunu göstermektedir. Aslına bakılırsa, insan ana babasına iyilik yapmaya mecburdur. Çünkü onlar vaktiyle kendisine birçok iyilik yapmışlardır. Şimdi ise iyilik yapma sırası evlâda gelmiştir. Buradaki güzel davranış sadece ana babayı içine aldığı, öteki kıssalarda ise başkalarına iyilik söz konusu olduğu için, onlar daha değerli görünmektedir.
Bu üç güzel hareketin en değerlisi, amcasının kızına sahip olmasına hiçbir engel yokken sadece Allah’tan korktuğu için nefsinin isteklerine meydan vermeyen kimsenin davranışıdır. Böyle birinin cennetlik olduğunu şu âyet-i kerîme de göstermektedir:
“Rabbinin huzurunda (suçlu) durmaktan korkarak nefsini kötü arzulardan uzaklaştıranlar için şüphesiz varılacak yurt cennettir” ³
İnsan sıkıntıya düşünce, kendisini bu sıkıntılardan kurtarması için Allah Teâlâ’ya dua ve niyaz etmelidir. Bu esnada samimiyetle yaptığından emin olduğu bazı güzel hareketlerini anarak, onların hâtırına kendisine yardım etmesini söyleyip Allah Teâlâ’ya yalvarabilir. Bu hiçbir zaman başa kakma anlamına gelmez. İnsanın sıkıştığı zamanlarda dua vesilesi yapabileceği ihlâslı işlerinin olması ne güzeldir.
İhlâs ve iyi niyetle yapılan güzel davranışların hayırlı neticeleri daha dünyada iken, hatta herşeyin bittiği sanılan bir zamanda görülüverir. Bu da ihlâs ve iyi niyetin insan hayatındaki yerini gösterir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Anne ve babamıza iyi davranmalı,dünyada onların rızasını kazanmaya çalışmalıyız,
2. Nefsin hoşuna giden gayr-i meşru’ bir hal ile karşı karşıya kaldığımızda,sırf Allah’dan(c.c) korkarak o işden vazgeçmek Allah’ı(c.c) hoşnud eden bir harekettir,büyük bir fazîlettir,
3. Hayât-ı ictimâ’iyede insanlarla olan her türlü ilişkimiz dürüst olmalı,müsbet hareket tarzı sergilemeliyiz,
4. İnsan ihlâs ve iyi niyetinin karşılığını hem dünyada hem de âhirette görür.
1-Kehf süresi 9
2-Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100
3-[Nâzi`ât sûresi (79), 40-41].
 
Son düzenleme:
Üst Alt