Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ashâb-ı Kehf gibi olanlar kazandı

nakkad

New member
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
97
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Asr-ı saadeti istisnâ tutacak olursak “Ashâb-ı Kehf kıssasının en iyi

anlaşılabileceği asır âhirzaman fitnelerinin şiddetle zuhur ettiği, içinde

bulunduğumuz asırdır” desek yanlış olmaz. Bu hikmete binâen olsa gerek,

Resûlullah (asm) Deccal fitnesinden muhafaza olunmak için Kehf

sûresinin okunmasını ve ezberlenmesini hadis-i şeriflerinde teşvik etmiştir.

Şimdilerde her Müslümanın Kehf sûresinden ve bilhassa Ashâb-ı Kehf

kıssasından alacağı çok dersler var...

Ashab-ı Kehf kıssasını tedkik eden herkes, zamanımızdaki ahvâl ile

kıssanın geçtiği zaman arasında kuvvetli irtibatlar kurmakta hiç

zorlanmayacaktır. Ebu’l-Hasen Ali el-Hasen En-Nedvî “Kehf Sûresi’nin

düşündür*dükleri” isimli eserinde âhir*zaman fitnelerinden kurtulmak için

“ahiret ve gayba”, “kâinatın yaratıcısı” ve herşeye hâkim olan

“Allah’ın hudutsuz kudretine iman” gibi Kehf sûresindeki hakikatlerin

iyi anlaşılması gerektiğine dikkat çeker. Kehf sûresinin hakikatlerini ve

Kur’ân’ın temel maksadlarını muknî ve herkesin kabul edebileceği bir

katiyetle devrimizde en iyi izah eden şahıs ise Bediüzzaman Hazretleri

olmuş, telif ettiği eserlerle Ashab-ı Kehf’in maruz kaldığı gibi pekçok

fitnelerle karşılaşan, iman ve tevhid direklerinde çürükler nükseden ve

ruhu yaralanan zamanın insanlarına Kur’ânî reçeteler takdim etmiştir.

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ VE TALEBELERİ

Bediüzzaman Hazretleri’nin “Nur şakird*leri Ashâb-ı Kehf misüllü

(benzeri) o sıkıntılı çilehâneyi (hapishaneyi) Ashâb-ı Kehf’in ve eski

zaman ehl-i riyâzetinin mağaralarına çevirmeleri ve istirahat-ı kalple

nurların yazmasına ve neşrine sa’yleri (çalışmaları) inayet-i Rabbaniyenin

imdadımıza yetiştiğini isbat etti” diyerek talebelerini Ashab-ı Kehf’e

benzettiği gibi bazen talebeleri de aynı benzetmeyi yaparak Aziz

Üstadlarına mukabele ederlerdi. Ali Ulvî isimli bir talebesi’nin

Bediüzzaman Hazretleri ile tanışması, zamanın fitneleri ile Ashâb-ı Kehf

zamanı arasındaki benzerlikleri tesbit edip, dehşetli fitne fesâda hâl çareleri

aramasından sonra olmuştur.

“Ashab-ı Kehf efendilerimiz beş veya sekiz delikanlı -asrımızdaki

tahammül edilmeyen fenâlık gibi- o asırda fenâlıktan, fitneden kaçarak

mağaraya ilticâ ettiler.

Ben de asrımıza ve yaralarımıza baktıkça, bütün gün rûhum çırpınmakta

iken, ‘Acaba bu karmakarışık zamanda, benim gibi böyle manevî yaralı

gençler, o mahkeme-i kübrâda, Cenab-ı Vâcib-ül Vücud ve Tekaddes

Hazretlerinin huzurunda, Peygamberimiz Muhammed Mustafa

Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizden nasıl şefâat dileyebilirler’ diyerek,

bütün gün ruhum ağlardı” diyerek kendisinin ve zamanın gençlerinin

içinde bulunduğu çıkmazı ve cendereyi anlatan Ali Ulvî Bey birgün

rüyasında Bediüzzaman Hazretlerinin elinde bir asâ, çoban olup dellâllığı

ilân etiğini ve “Ben Kur'an'ın dellâlıyım” diye yüksek sesle bağırıp, ilân

ettiğini görür ve heyecanından hemen uyanır. Bu rüyayı bir davet kabul

ederek Bediüzzaman Hazretleri’ne talebe olur ve âhirzaman fitnelerinden

kurtuluşun çaresini ilan eder: “Benim gibi yaralı kardeşlerime, bütün

müslümanlara, bütün kuvvetimle bağırıyorum: ‘Eyvah! Bu asrımızda, bu

yaralar ile nasıl istirahat edebiliriz, yoksa!..’ Bu asrın manevî doktoru ve

ilâçları ise, Kur'an'dan tereşşuh eden Risale-i Nur ve Mektubat-ün

Nur'dur. Onlara sıkı sarılalım.

TEK ÇÂRE:ASHAB-I KEHF GİBİ OLMAK

Cemiyet hayatının her cihetiyle insanı günaha davet etmesi, son asırda

tarihte eşine az rastlanır bir şekilde inanan insanların öz yurtlarında parya

muamelesi görmesi, “cebr-i küfr-i keyfî”nin hukukun yerini alması ve

En-Nedvî’nin dediği gibi insanların “Ya inançsız bir hayat, ya da

hayatsız bir inanç” gibi iki meş’um tercihle başbaşa bırakılması

mü’minlere yegane çareyi haykırıyordu esasında: “Ashab-ı Kehf gibi

olun, kurtulun!”

Elbet bundan hep beraber mağara*lara sığınalım mânâsı anlaşılmamalı. Peki

nasıl anlayalım bu mesajı, ne yapalım âhirzaman fitnelerine karşı?..

Evlerimizi Ashab-ı Kehf ‘in mağarası gibi yapalım; şarkı sesleri değil

Kur’ân, duâ, istiğfar sesleri yükselsin hânelerimizden. Çocuklarımızı

Yemliha gibi, Mekselina gibi yetiştirelim. Kıtmir Ashâb-ı Kehf’e bekçilik

etti Cennete girdi; Biz de Ashâb-ı Muhammed’in (asm) Kıtmiri olalım!

Cemiyetin buram buram günah kokan havasından elden geldiğince

uzaklaşıp, takva zırhına bürünmeden evden dışarı adımımızı atmayalım.

Zulmü alkışlayıp hoşgörmeyelim, zalime boyun eğip zillete düşmeyelim!

Eğitim uğruna başımızdaki örtüyü, tesettürü fedâ etmeyelim, fedâ

ettirmeyelim; üç-beş kuruşa namazımızı, haysiyetimizi, inancımızı

harcamayalım! Camı elmasa tercih etmeyelim; dünya hayatını ebedî âhiret

hayatına tercih etmeyelim!

Ashab-ı Kehf Allah için hicret etti kazandı, biz de onlar gibi bu fitne-fesat

Kur’ân kalesinde, Sünnet-i seniye siperinde takvâ zırhına bürünüp istiğfar

ve istiâze silahlarıyla âhirzaman fitnelerine meydan okuyalım; kurtulalım!
 
Üst Alt