Allah'ın yanında bir takım velilerin ardına düşmeyin !
"Rabbinizden size indirilene uyun; Ondan başka dostların / velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!" (A'raf, 3 Ayrıca bk. Ankebût, 41; Zümer, 3,9,36; Câsiye, 10; Furkan, 18; Kehf, 17,102; İsra, 97; Ra'd, 16; Hûd, 13,20; Mâide, 81; En'am, 127; Âli İmran, 122; A'raf, 196; Yûsuf, 101; Nisa, 45)
*
Veli; dost, yardımcı, destekçi, koruyucu gibi an*lamlara gelir. Bu anlamların tümünü elinde tutan en güvenilir dost Allah'tır ve bunun içindir ki, Allah'ın isim-sıfatlarından biri de Veli'dir.
Allah dışında veli edinmeyi, şirkin bir uzantısı sayan ve yasaklayan Kur'an, bu yasağı ifade ettiği ayetlerde, "veli" kelimesinin daha çok, çoğulu olan "evliya" kelimesini kullanmıştır. Yukarıki buyruk*ta da aynı kelime vardır. Böylece Kur'an, mucize bir güzellikle, İslam dünyasındaki "evliyaperestlik" hastalığına da dikkat çekmektedir.
Evliyaperestlik, Kur'an'daki "evliyaullah" (Allah dostları) tâbirini istismar ederek, şirke araç yapan Kur'an dışı bir zihniyettir.Herşeyden Önce Kur'an, evliyaullahın tanımını vermektedir.
Yunus 62'ye göre evliyaullah, Allah'a iman edip takvaya sarılanların unvanıdır. Bu tanım içine tüm müminler girer. Yani Kur'an, özel bir evli*ya sınıfı getirmemiş, öngörmemiştir. Böyle bir sınıf yaratmak Kur'an'a tamamen terstir.
İkincisi, tanımı ne olursa olsun, Kur'an Allah dışında destek ve yardım mercii kabul edilen veliler edinmeyi yasaklamıştır. Müminler birbirlerini, eşit statüde insanlar sıfatıyla veli edinebilirler. Ancak bu, veli edinilenlere kutsallık, kurtarıcılık, yedek ilahlık payesi vermeyi haklı gösteremez.
Tasavvuf ve tarikatlar bünyesinde merkez kavramlardan biri olan veli-evliya anlayışı, ne ya*zık ki, Kur'an'm müsade çerçevesinin dışına taşırılmış, hatta çoğu zeminlerde şirk manzarasına büründurulmuştur. Zümer 3. ayet bu sapmanın omur*gasına oturan yanlışı göstermekte ve insanı uyarmaktadır: "... O'nun yanında birilerini veliler edinerek, 'biz onlara yalnız bizi Allah'a yak* laştırmaları için kulluk ediyoruz' diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir..."
Anlaşılan odur ki, Kur'an'ın karşı çıktığı "veli*ler edinme"nin esasını, bu insanları "Allah'a yaklaştırıcı" kabul etme yanlışı oluşturmaktadır. Bu yanlış gözden kaçırıldığında arkasından türbelere, kisvelere, neseplere, silsilelere ve daha nelere nele*re sığınmak illetleri sökün etmektedir.
Sözün özü şudur: "Veli olarak Allah yeter; yardımcı olarak da Allah yeter." (Nisa, 45)
Allah'ın buyrukları apaçık ortada iken, "falan veli olmasa ben batmıştım, filan türbenin feyziyle adam oldum." gibi beyanlarda bulunmak, tövbeyi gerektirir; açık bir günahtır. Çünkü bu be*yanlar, Allah'ın çekip çevirmede, yol gösterip yön*lendirmede yardımcıya, aracıya muhtaç oluşunu ifade eden şirk kokulu sözlerdir. Bunlardan Al*lah'a sığınırız.
"Rabbinizden size indirilene uyun; Ondan başka dostların / velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!" (A'raf, 3 Ayrıca bk. Ankebût, 41; Zümer, 3,9,36; Câsiye, 10; Furkan, 18; Kehf, 17,102; İsra, 97; Ra'd, 16; Hûd, 13,20; Mâide, 81; En'am, 127; Âli İmran, 122; A'raf, 196; Yûsuf, 101; Nisa, 45)
*
Veli; dost, yardımcı, destekçi, koruyucu gibi an*lamlara gelir. Bu anlamların tümünü elinde tutan en güvenilir dost Allah'tır ve bunun içindir ki, Allah'ın isim-sıfatlarından biri de Veli'dir.
Allah dışında veli edinmeyi, şirkin bir uzantısı sayan ve yasaklayan Kur'an, bu yasağı ifade ettiği ayetlerde, "veli" kelimesinin daha çok, çoğulu olan "evliya" kelimesini kullanmıştır. Yukarıki buyruk*ta da aynı kelime vardır. Böylece Kur'an, mucize bir güzellikle, İslam dünyasındaki "evliyaperestlik" hastalığına da dikkat çekmektedir.
Evliyaperestlik, Kur'an'daki "evliyaullah" (Allah dostları) tâbirini istismar ederek, şirke araç yapan Kur'an dışı bir zihniyettir.Herşeyden Önce Kur'an, evliyaullahın tanımını vermektedir.
Yunus 62'ye göre evliyaullah, Allah'a iman edip takvaya sarılanların unvanıdır. Bu tanım içine tüm müminler girer. Yani Kur'an, özel bir evli*ya sınıfı getirmemiş, öngörmemiştir. Böyle bir sınıf yaratmak Kur'an'a tamamen terstir.
İkincisi, tanımı ne olursa olsun, Kur'an Allah dışında destek ve yardım mercii kabul edilen veliler edinmeyi yasaklamıştır. Müminler birbirlerini, eşit statüde insanlar sıfatıyla veli edinebilirler. Ancak bu, veli edinilenlere kutsallık, kurtarıcılık, yedek ilahlık payesi vermeyi haklı gösteremez.
Tasavvuf ve tarikatlar bünyesinde merkez kavramlardan biri olan veli-evliya anlayışı, ne ya*zık ki, Kur'an'm müsade çerçevesinin dışına taşırılmış, hatta çoğu zeminlerde şirk manzarasına büründurulmuştur. Zümer 3. ayet bu sapmanın omur*gasına oturan yanlışı göstermekte ve insanı uyarmaktadır: "... O'nun yanında birilerini veliler edinerek, 'biz onlara yalnız bizi Allah'a yak* laştırmaları için kulluk ediyoruz' diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir..."
Anlaşılan odur ki, Kur'an'ın karşı çıktığı "veli*ler edinme"nin esasını, bu insanları "Allah'a yaklaştırıcı" kabul etme yanlışı oluşturmaktadır. Bu yanlış gözden kaçırıldığında arkasından türbelere, kisvelere, neseplere, silsilelere ve daha nelere nele*re sığınmak illetleri sökün etmektedir.
Sözün özü şudur: "Veli olarak Allah yeter; yardımcı olarak da Allah yeter." (Nisa, 45)
Allah'ın buyrukları apaçık ortada iken, "falan veli olmasa ben batmıştım, filan türbenin feyziyle adam oldum." gibi beyanlarda bulunmak, tövbeyi gerektirir; açık bir günahtır. Çünkü bu be*yanlar, Allah'ın çekip çevirmede, yol gösterip yön*lendirmede yardımcıya, aracıya muhtaç oluşunu ifade eden şirk kokulu sözlerdir. Bunlardan Al*lah'a sığınırız.