muhammedordusu
New member
Şeriatın terki din çizgisinden çıkış demektir."Hayır; Rabbine ant olsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar. " (Nisa. 65)
Allah'ın şeriatını hakem kabul etmenin insan hayatındaki ehemmiyetini kısaca beyan ettik. Bu ayetin tahlilini yaptıktan sonra İbni Hazm'a göre ayetin umumi oluşunu, te'vile ihtimali olmayışını, ayetin zahirinden çevirecek başka bir nassın bulunmadığını, bunu tahsisleştirecek bir delil de gelmediğini beyan ettik. Bazı âlimlerin buradaki imanı "İmanı Kemal" ile te'vil etmelerine cevap verdik. Burada sözün özü şudur:
Hiçbir kimse için Allah ve Resulü ile beraber söz söyleme hakkı yoktur. Bütün usul kitapları, girişlerini usulcülerin ve imamların şu sözleri ile açarlar.
"Müslüman âlimler tek hâkimin Allah olduğuna ittifak etmişlerdir. Kur'an birçok ayetlerinde bunu açıkça zikretmiştir." "Hüküm ancak Allah'a aittir." (Yusuf, 40, 67)
Hükmün bir ve kahhar olan Allah'a ait olduğunu ifade eden bu ayet Yusuf suresinde aynı lafızla iki defa zikir olunmuştur. İmam Şafii:
Resulullah'ın sünelinin olduğu bir yerde onu bırakıp insanlardan herhangi birinin sözünü almanın caiz olmaması hususunda âlimlerin ittifakını zikretmiştir. (Miftahul Cenneh el-İhticacı bissünneh, Suyuti, sh. 24)
Muhaddis, müfessir ve tarihçi İbni Kesir'e göre ilk meşakkatli dönem Allah'ın kitabının insanları yönetmekten uzaklaştırılması ile başlamıştır. Allah'ın kitabı Cengiz Han'ın Meliklerin siyaseti manasına gelen "yas veya yasık" adlı kanunu ile değiştirilmiştir. Bu hususta İbni Kesir sarih olarak şu sözünü söylemiştir:
"Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed b. Abdullah'a indirilen muhkem şeriatı kim terk eder, diğer nesh edilen şeriatlarla hükmetmeye kalkarsa dinden çıkmış olur." (el-Bidaye vennihaye, 13/118–119, İbni Kesir) Hüküm için yasaya müracaat eden, onu Allah'ın kitabına takdim eden şüphesiz Müslümanların icmaı ile dinden çıkmıştır.
Adiy b. Hatim Efendimizin yanına girdiğinde Efendimiz: "(Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını) (Hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu mesih'i (İsa'yı) rabler edindiler." (Tevbe, 31) ayetini okuyordu. Adiy: "Ya Resulullah, onlar (din) bilginlerine ibadet etmiyorlardı ki, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) Adiy b. Hatim'e Yahudi ve Hıristiyanların haham ve papazlara nasıl ibadet ettiklerini beyan ederek şöyle buyurdu: "Hahamlar ve papazlar onlara bir takım şeyleri helal ve bir takımını haram kılmışlardır. Onlar da buna tabi oldular. İşte onların papaz ve hahamlara ibadeti budur.” (Tirmizi, İbni Kesir Tefsiri, 2/171) buyurmuştur.
Buna göre insanoğlunun kelamına rıza ile müracaat etmek İslam'ın zimmetini boynundan çıkarmaktır. Allah kelamının terkine rıza gösteren başka sistemleri hakim (anayasa) kabul eden veya beşer kelamını Kur'an ve sünnetten üstün gören kimsenin imandan nasibi yoktur. Seksiz şüphesiz bu apaçık küfürdür.
Hâkim ancak Allah (cc) ve onun kitabıdır. İnsanlar ise Kur'an ve sünnetin hükümlerini tatbik etmekten başka vazifeleri yoktur.
"İnsanlar (aslında) bir tek ümmet (millet) idi. Bu durumda iken Allah müjde verici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da indirdi." (Bakara, 213)
Celaleyn ve diğer tefsirlerde geldiği üzere insanlar arasındaki ihtilaflarda hükmeden Allah'ın kitabıdır. Ayetin sebebi nüzulü de bu görüşü desteklemektedir. Kim Allah'ın dini ile hükmetmezse veya Allah'ın şeriatını hakem tayin etmezse veya Allah ve Resulünün hükmüne rıza göstermezse her ne kadar namaz ve şair gibi İslam'ın şiarı olan ibadetleri yapsa da mü'min sayılmaz.
Buhari; Urve'den, şu rivayeti yapıyor: Ensardan birisi Harre mevkiindeki hurmalıkları suladıkları su yollan ve suyu kullanma mevzuunda Zübeyr b. Avvam'ı Rasulullah'a şikâyet etti. (Bu su önce Zübeyr'in daha sonra Ensari'nin tarlasına uğruyordu. Bir keresinde Zübeyr suyu tarlasında tutup sulayacağı sırada ensari Zübeyr'e; "suyu tutma bırak da bize gelsin" demişti. Fakat Zübeyr kendi hurmalığını sulamadan suyu komşusuna vermek istememişti. Bunun üzerine her ikisi de Efendimiz'e geldiler) Efendimiz Zübeyr'e: "Ey Zübeyr tarlanı sula, sonra komşuna salıver" buyurdu.
Ensari: "Ya Rasulullah Zübeyr halanın oğlu olduğu için mi iltimas ettin, dedi. Peygamberin yüzü değişti ve"Ey Zübeyr tarlanı sula, sonra suyu hurma ağaçlarının köklerine erişmedikçe bırakma. Su hakkını tamamıyla kullan" dedi. (Efendimiz evvela aralarında sulhe hükmetmek istemiş. Hz. Zübeyr'in sulamakla yetinip, hakkını tamamen kullanmadan suyu salıvermesini istemişti. Ensari'nin itirazı üzerine her ikisinin tam olarak haklarını beyan etti.
Hadisin ravisi Zübeyr der ki: "Vallahi öyle zannediyorum ki,
"Hayır; rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlıkta seni hakem kılmadıkça iman etmiş olmazlar." (Nisa–65) ayeti bu hadise üzerine olmuştur."
Ensardan olan bu zat dinin bazı vecibelerini zahiren yerine getirdiği halde ayet ondan İmanı nefyetmiştir. (Yok saymıştır.)
ALINTIDIR.
Allah'ın şeriatını hakem kabul etmenin insan hayatındaki ehemmiyetini kısaca beyan ettik. Bu ayetin tahlilini yaptıktan sonra İbni Hazm'a göre ayetin umumi oluşunu, te'vile ihtimali olmayışını, ayetin zahirinden çevirecek başka bir nassın bulunmadığını, bunu tahsisleştirecek bir delil de gelmediğini beyan ettik. Bazı âlimlerin buradaki imanı "İmanı Kemal" ile te'vil etmelerine cevap verdik. Burada sözün özü şudur:
Hiçbir kimse için Allah ve Resulü ile beraber söz söyleme hakkı yoktur. Bütün usul kitapları, girişlerini usulcülerin ve imamların şu sözleri ile açarlar.
"Müslüman âlimler tek hâkimin Allah olduğuna ittifak etmişlerdir. Kur'an birçok ayetlerinde bunu açıkça zikretmiştir." "Hüküm ancak Allah'a aittir." (Yusuf, 40, 67)
Hükmün bir ve kahhar olan Allah'a ait olduğunu ifade eden bu ayet Yusuf suresinde aynı lafızla iki defa zikir olunmuştur. İmam Şafii:
Resulullah'ın sünelinin olduğu bir yerde onu bırakıp insanlardan herhangi birinin sözünü almanın caiz olmaması hususunda âlimlerin ittifakını zikretmiştir. (Miftahul Cenneh el-İhticacı bissünneh, Suyuti, sh. 24)
Muhaddis, müfessir ve tarihçi İbni Kesir'e göre ilk meşakkatli dönem Allah'ın kitabının insanları yönetmekten uzaklaştırılması ile başlamıştır. Allah'ın kitabı Cengiz Han'ın Meliklerin siyaseti manasına gelen "yas veya yasık" adlı kanunu ile değiştirilmiştir. Bu hususta İbni Kesir sarih olarak şu sözünü söylemiştir:
"Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed b. Abdullah'a indirilen muhkem şeriatı kim terk eder, diğer nesh edilen şeriatlarla hükmetmeye kalkarsa dinden çıkmış olur." (el-Bidaye vennihaye, 13/118–119, İbni Kesir) Hüküm için yasaya müracaat eden, onu Allah'ın kitabına takdim eden şüphesiz Müslümanların icmaı ile dinden çıkmıştır.
Adiy b. Hatim Efendimizin yanına girdiğinde Efendimiz: "(Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını) (Hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu mesih'i (İsa'yı) rabler edindiler." (Tevbe, 31) ayetini okuyordu. Adiy: "Ya Resulullah, onlar (din) bilginlerine ibadet etmiyorlardı ki, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) Adiy b. Hatim'e Yahudi ve Hıristiyanların haham ve papazlara nasıl ibadet ettiklerini beyan ederek şöyle buyurdu: "Hahamlar ve papazlar onlara bir takım şeyleri helal ve bir takımını haram kılmışlardır. Onlar da buna tabi oldular. İşte onların papaz ve hahamlara ibadeti budur.” (Tirmizi, İbni Kesir Tefsiri, 2/171) buyurmuştur.
Buna göre insanoğlunun kelamına rıza ile müracaat etmek İslam'ın zimmetini boynundan çıkarmaktır. Allah kelamının terkine rıza gösteren başka sistemleri hakim (anayasa) kabul eden veya beşer kelamını Kur'an ve sünnetten üstün gören kimsenin imandan nasibi yoktur. Seksiz şüphesiz bu apaçık küfürdür.
Hâkim ancak Allah (cc) ve onun kitabıdır. İnsanlar ise Kur'an ve sünnetin hükümlerini tatbik etmekten başka vazifeleri yoktur.
"İnsanlar (aslında) bir tek ümmet (millet) idi. Bu durumda iken Allah müjde verici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da indirdi." (Bakara, 213)
Celaleyn ve diğer tefsirlerde geldiği üzere insanlar arasındaki ihtilaflarda hükmeden Allah'ın kitabıdır. Ayetin sebebi nüzulü de bu görüşü desteklemektedir. Kim Allah'ın dini ile hükmetmezse veya Allah'ın şeriatını hakem tayin etmezse veya Allah ve Resulünün hükmüne rıza göstermezse her ne kadar namaz ve şair gibi İslam'ın şiarı olan ibadetleri yapsa da mü'min sayılmaz.
Buhari; Urve'den, şu rivayeti yapıyor: Ensardan birisi Harre mevkiindeki hurmalıkları suladıkları su yollan ve suyu kullanma mevzuunda Zübeyr b. Avvam'ı Rasulullah'a şikâyet etti. (Bu su önce Zübeyr'in daha sonra Ensari'nin tarlasına uğruyordu. Bir keresinde Zübeyr suyu tarlasında tutup sulayacağı sırada ensari Zübeyr'e; "suyu tutma bırak da bize gelsin" demişti. Fakat Zübeyr kendi hurmalığını sulamadan suyu komşusuna vermek istememişti. Bunun üzerine her ikisi de Efendimiz'e geldiler) Efendimiz Zübeyr'e: "Ey Zübeyr tarlanı sula, sonra komşuna salıver" buyurdu.
Ensari: "Ya Rasulullah Zübeyr halanın oğlu olduğu için mi iltimas ettin, dedi. Peygamberin yüzü değişti ve"Ey Zübeyr tarlanı sula, sonra suyu hurma ağaçlarının köklerine erişmedikçe bırakma. Su hakkını tamamıyla kullan" dedi. (Efendimiz evvela aralarında sulhe hükmetmek istemiş. Hz. Zübeyr'in sulamakla yetinip, hakkını tamamen kullanmadan suyu salıvermesini istemişti. Ensari'nin itirazı üzerine her ikisinin tam olarak haklarını beyan etti.
Hadisin ravisi Zübeyr der ki: "Vallahi öyle zannediyorum ki,
"Hayır; rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlıkta seni hakem kılmadıkça iman etmiş olmazlar." (Nisa–65) ayeti bu hadise üzerine olmuştur."
Ensardan olan bu zat dinin bazı vecibelerini zahiren yerine getirdiği halde ayet ondan İmanı nefyetmiştir. (Yok saymıştır.)
ALINTIDIR.