Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah'a ölmeden Evvel Ruhunuzu Ulaştirmayi Diledin

Allah'a ölmeden Evvel Ruhunuzu Ulaştirmayi Diledin

  • 1-EVET (BİR TARİHTEN SONRA BIÇAK GİBİ KESİLDİ)

    Kullanılan: 0 0.0%
  • 2-HAYIR (KIYAMETE KADAR ALLAH'IN DOSTLARI HEP OLMAYA DEVAM EDECEKLER)

    Kullanılan: 0 0.0%
  • 3-FİKRİM YOK

    Kullanılan: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    0
  • Anket kapatılmış .

mihr2004

New member
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
71
Tepkime puanı
0
Puanları
0
8/ENFAL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîd(baîdin).
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.

30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


30/RUM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


51/ZARİYAT-56: Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn(ya'budûni).
Biz, insanları ve cinleri başka bir şey için değil; Bize, kul olsunlar diye yarattık.


10/YUNUS-62: E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki; Allah'ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, öyle değil mi?
10/YUNUS-63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
10/YUNUS-64: Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhıreh(âhıreti), lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah'ın sözü değişmez. İşte o, fevz-ül azîmdir.

10/YUNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki; onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YUNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).

39/ZUMER-17:Vellezînectenebût tâgûte en ya'budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinab ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar) çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tagûtu yuhricûnehum minen nûri ilaz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır.

34/SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mûminîn(mûminîne).
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.
 

Abd

New member
Katılım
28 Tem 2006
Mesajlar
225
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
128- (Allah), onların hepsini topladığı gün, cinlere: "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız" der. İnsanlardan cinlerin dostu olanlar da şöyle derler: "Rabbimiz! Biz birbirimizden faydalandık. Nihayet bize tayin ettiğin vademize ulaştık". Allah da:"Sizin durağınız cehennemdir. Orada, Allah'ın dilemesi müstesna, ebedi olarak kalacaksınız" der. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir./en'am
 

mihr2004

New member
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
71
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Güzelde Canım Kardeşim Sen Ruhunu Ölmeden Evvel Allah'a Ulaştırmayı Diledinmi?
 

Abd

New member
Katılım
28 Tem 2006
Mesajlar
225
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
mihr2004' Alıntı:
Güzelde Canım Kardeşim Sen Ruhunu Ölmeden Evvel Allah'a Ulaştırmayı Diledinmi?

bana şah damarımdan daha yakın olan Allah'a ulaşmak için bir mesafe gerekir. sizin Allah'a ulaşmaktan kastınız cinni ilhama mazhar olmaktır. cinler ben Allah'ım diye güzelce kandırıyorlar. iskenderin söylediğine göre Allah'la konuşuyormuş. ben onun Allah değil cinler olduğunu idda ediyorum. iskender ölüp dnya hala hercümer içinde olduğunu görünce onunda sizin gibi kandırılmış olduğunu göreceksiniz ve gerçekten acı bir son olacak. (malesef)
 

mihr2004

New member
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
71
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allah Rahmeti Ve Fazliy'lla Insana şah Damarindan Daha Yakindir. Yoksa Sorarim Sana Farzedelim Allah Insana Sizin Anladiğiniz Manada Yakin Peki O Zaman Peygamber Efendimiz Neden 7 Gök Katini Aşarak Miraca çikti. Yoksa Sizde Miraç Olayina Inanmayanlardanmisiniz.
 

Karababa

Member
Katılım
22 Şub 2005
Mesajlar
661
Tepkime puanı
10
Puanları
18
Konum
Bursa
Web sitesi
mantolamabursa.tk
Miraçda Görülmeyen yerler gösterildi. Ayrıca tanımadıklar tanındı. Haşa mevla zaman ve mekandan münezzehtir.

Dediğiniz sıratı müstakim dışındadır.
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
46
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
Allah a ulaşmayı dilemek ermiş olmayı dilemek ölmeden evvel mevlaya ermek
ne güzeldir Ölmeden evvel ölmek
diledik diliyoruz inşaallah canım kardeşim inşaallah beni dileyenlerin listesine yaz;)
 
Z

zeynep_hearty

Guest
mihr2004' Alıntı:
Allah Rahmeti Ve Fazliy'lla Insana şah Damarindan Daha Yakindir. Yoksa Sorarim Sana Farzedelim Allah Insana Sizin Anladiğiniz Manada Yakin Peki O Zaman Peygamber Efendimiz Neden 7 Gök Katini Aşarak Miraca çikti. Yoksa Sizde Miraç Olayina Inanmayanlardanmisiniz.
inanın komikmi desem acımı desem şaşırdım ilk kez böyle bir soru görüyorum ...Rabbül alemin mekandan münezzehtir..efendimize görülmeyenleri bilinmeyenleri gösterdi ozaman şöyle bir soruda sorabiliriz niçin cebraili aracı kıldı vahiy direkt de olabilirdi...
selam ve dua ile...
 

Abd

New member
Katılım
28 Tem 2006
Mesajlar
225
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
iskender delisi ilim sadece bizde gerisi cehennemlik diyerek ahmaklığını ortaya koymuştur. hakaret ettiğimi sanmayın bu sözler o kişiye cuk diye oturuyor başka türlüde anlatamıyorum :)
 

tahsiye72

New member
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
52
..

..

Kuranı Kerimde Allahü Teala üzerimize Allaha ulaşmayı dilemeyi bunu samimi olarak kalpten istemeyi üzerimize 12 defa farz kılmış, Allaha ulaşmayı dilemeyenlerin, Rum süresinin 31. ayetine göre şirkte olduğunu, takva sahibi olmadığını, mümin olmadığını, yunus süresinin 7. ve 8. ayetlerine göre Allahın ayetlerinden gafil oldukları ve gidecekleri yerin cehennem olduğunu belirtiyor. Ayrıca Rad süresinin 27. atetine göre hidayette olmadıklarını dalalette olduklarını, Yunus süresinin 45. ayetine göre hüsranda olduklarını, bakara süresinin 6 ve 7. ayetlerine göre küfürde olduklarını Bakara süresinin 257. ayetine göre tagutun yani insan ve cin şeytanların dostu olduğunu, Zümer süresinin 17. ayetine göre tagutun kulu oldukları, ve kehf süresinin 105. ayetine göre amellerinin boşa gideceğini Allahü Teala bildiriyor. Dolayısıyla bir kimsenin yalnızca Allaha inanması ve İslamın 5 şartını yerine getirmesi onu cehennemden kesinlikle kurtaramıyor. Velhasıl kelimei şehadet getirmek kişiyi kesinlikle mümin yapmıyor kişi Allaha ruhunu ulaştırmayı dilediği anda mümin oluyor ve mürşidine tabi olduğu an kalbine iman yazılarak imanı artan bir mümin oluyor. Bu İslamın temelidir. temel olmadan bina ne kadar ayakta kalabilir?
 

Abd

New member
Katılım
28 Tem 2006
Mesajlar
225
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
kuran yorumunda tam bir katliamdan başka birşey değil sizin bu yorumlarınız. derinlikten hatta iyi niyetle yapılacak yüzeysel yorumlardan dahi kötü ve kasıtlı yorumlar getiriyorsunuz. ayetleri bütünlükten koparıp ucu açık kaldığı için istediğiniz gibi kullanıyorsunuz.

size bir soru şu anda dünyada sizin mehdinizden başka ilim sahibi varmı yokmu? ve sizin mehdinize tabi olmayanlar cehennememi gidecekler? bunların cevabını merak ediyorum. (sadece türkiye değil bütün dünyayı düşünün lütfen)
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
46
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
Allah a ulaşmayı dileyin ve sabırla ve namazla Allah a sorun
bu emir bakara 45
ama aranızda bıdı bıdı konuşmaktan başka bişey yapmıyor Allah a sormaya tenezzür etmiyorsunuz
o halde o da size tenezzür etmeyecektir.
ve kim Allah a ulaşmayı dilemezse amelleri boşa gidecek ebedi cehennemliklerden olacaktır
Ancak Allah ı dileyenler varya işte onlara dünyadada ahirettede sonsuz mutluluklar vardır
yunus 62 63
kızmayın
kibiriinizi bi kenara bırakın da inceleyin bende sizin gibi boş ilimle doldurulmıuş bir imam hatipliydim taki onunla tanışana kadar
o zaman ilmi gördüm inşaallah her gecen günde öğreniyorum
gelin sizde mutluluğa
gelin sizde ALLAH A
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
46
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
Abd' Alıntı:
kuran yorumunda tam bir katliamdan başka birşey değil sizin bu yorumlarınız. derinlikten hatta iyi niyetle yapılacak yüzeysel yorumlardan dahi kötü ve kasıtlı yorumlar getiriyorsunuz. ayetleri bütünlükten koparıp ucu açık kaldığı için istediğiniz gibi kullanıyorsunuz.

size bir soru şu anda dünyada sizin mehdinizden başka ilim sahibi varmı yokmu? ve sizin mehdinize tabi olmayanlar cehennememi gidecekler? bunların cevabını merak ediyorum. (sadece türkiye değil bütün dünyayı düşünün lütfen)
ŞUAN DÜNYANIN HER KAVMİNDE ALLAH A ÇAĞIRAN KAVİM RESULLERİ VAR PEYGAMBER S.A.V VARİSLERİ
ANCAK ONLARDA ÇOĞUNLUK TARAFINDAN REDDEDİLİYOR HAPSE ATILIYOR HATTA ÖLDÜRÜLÜYOR
BİZİM KAVMİMİZİN RESULÜ AYNI ZAMANDA DEVBRİN HALİFESİ
HALİFELİK YAVUZ SELİMDEN BERİ TÜRKLERDE
ZATEN MEHDİ RESULÜN TÜRKLERDE ÇIKACAĞI BİLİNİYORTDU
HEM NEDEN NAMAZLA ALLAH A SORMUYORSUNUZ SABIRLA BİR KAÇ KERE SORUN BAKALIM NE LER OLACAK


Hacet namazinin persembeyi cumaya baglayan gecelerde veya kandil gecelerinde kilinmasi asildir. Ama bütün gecelerde kilinabilir. Önce boy abdesti alinir. Sonra hacet namazina niyet edilir.
Namazda asagidaki âyetler okunur:

1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî

2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

2. Rekâtin sonunda : Ettehiyyâtü + Allahümme salli + Allahümme bârik

3. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

Namaz tamamlandiktan sonra Allah'tan hacet neyse o istenir. Allah'tan mürsid istemek için bu namaz kilindiysa mürsid istenir.

Bu namazdan sonra hiç konusmadan yatmak gerekir. Yatarken kibleyi saga alacak sekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kibleye çevrilerek yanüstü yatilir, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah'tan mürsid istenir. Eger kisinin haceti mürsid degil de baska bir hedefe ulasmaksa (zahirî veya batinî bir hedef olabilir) o hedefe ulasmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatildigi için sag kulak yastiga gelecektir. Bas biraz saga, sola oynatilarak kulakta kalbin atislarinin, basinç sebebiyle rahatça duyulacagi pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atisinda "Allah, Allah" diyerek kisi Allah'i zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.

Eger ilk namazdan sonra yatildiginda birsey görülmez ise tekrar tekrar, her persembeyi cumaya baglayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kilinabilir.
 

tahsiye72

New member
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
52
..

..

“Veste’ınu bissabri vessalâh. Ve inneha lekebiratün illâ alel haşi’ın.” 2/Bakara-45
(Allah’tan) sabırla ve namazla yardım (istiane) isteyin. Fakat muhakkak ki bu, (hacet namazı ile kişiyi Allah’a ulaştıran mürşidi sormak) huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.Buradaki namaz, hacet namazıdır. Buradaki istiane, Allah’ın özel yardımı, olan Allah’ın tayin ettiği mürşiddir.

(Rabbimiz, Allah'a ulasmayi diledikden sonra, sizin hidayetinize vesile olacak mursidi otomatik olarak nasip eder ve buldurur)
Buna dair ayetler; 1- Kasas-50. Allahû Tealâ buyuruyor;
"Fein lem yesteciybû leke fa'lem ennemâ yettebi'ûne ehvâehüm, ve men edallü mimmenittebe'a hevâhü bigayri hüden minallah, innallahe lâ yehdiylkavmezzâlimiyn."
Eğer sana (senin hidayete erdirme davetine) icabet etmezlerse (uymazlarsa), o zaman bil ki onlar hevalarına (nefislerine) tâbî olmuşlardır. Allah'tan (Allah'ın tayin ettiği) hidayetçiye değil de hevasına (nefsine) tâbî olan kişiden daha çok dalâlette olan kim vardır? Muhakkak ki Allah zalim kavimleri hidayete erdirmez.
Demek ki, davetçiye (Allah'ın davetçisine, Allah'ın hidayetçisine) tâbî olmayan herkes dalâlette. Kur'ân-ı Kerim'in pek çok âyetinde bu konu geçiyor. Hidayetçiler diyor ki; Bana tâbî ol ki, seni hidayet yoluna ulaştırayım. Bütün hidayetçiler aynı şeyi söylüyorlar: "Bana tâbî olun ki, sizi Sırat-ı Müstakiym'e ulaştırayım." Peygamber Efendimiz (S.A.V) de herkese aynı şeyi söylüyor. "Bana tâbî olun ki, sizi hidayete erdireyim." Erdirmiş mi? Bütün sahâbeyi erdirmiş. Zümer Suresinin 18. âyet-i kerimesinde bütün sahâbenin hidayete erdiği (ruhlarını Allah'a ulaştırdıkları) kesin. Öyleyse sevgili okuyucular, şimdi olayın bu noktasında birinci âyet-i kerime, Kasas-50
Kim mürşidine değil de kendi nefsine tâbî olmaya devam ederse, kendi nefsine tâbî olursa (hevasına tâbî olursa) onların hepsi dalâlettedir. Mürşidine tâbî olmayan dalâlette. 2- Taha-123
"Kaâlehbitâ minhâ cemiy'an ba'duküm liba'dın adüvv, feimmâ ye'tiyenneküm minniy hüden femennittebe'a hüdâye felâ yadıllu ve lâ yeşkaâ."
Birbirinize düşman olarak oradan hepiniz aşağı inin. Bizden size yaşadığınız devrede hidayetimiz geldiği zaman, kim hidayetçimize tâbî olursa o dalâlette kalmaz ve şâkî de olmaz.
Sadece hidayetçiye tâbî olanlar hidayete ererler, diyor.
3- Kehf-17
"Men yehdillâhü fehüvelmühted, ve men yudlil felen tecide lehü veliyyen mürşidâ."
Allah kimi kendisine hidayet etmişse (kimin ruhunu kendisine ulaştırmışsa) o muhakkak ki hidayete ermiştir. Kim de dalâlete düşmüşse onun için bir velî mürşid bulunmaz.
Allah'a ulaşmayı dilemeyen bir kişiye hiçbir zaman hidayetçi gelmez. O kişi hidayete hiçbir zaman eremez, ebediyyen dalâlette kalır. Bunun için burada kimler dalâletteyse onlar için bir velî mürşid olmadığından hidayete ermemişlerdir. Neden? Aramamışlardır. Bakınız Cin Suresinin 14. âyet-i kerimesi ne söylüyor:
"Ve ennâ minnelmüslimûne ve minnelkaâsitûn, femen esleme feülâike teharrev reşedâ."
Muhakkak ki bizlerden Allah'a teslim olanlar da var (kalpleri) kasiyet (bağlamış) olanlar da var. Kim (Allah'a) teslim olmayı dilerse mürşidini arar.
Aramazsanız o zaman hidayete eremezsiniz
. Kehf Suresinin 17. âyet-i kerimesinde söylendiği gibi dalâlette kalırsınız sevgili okuyucular, mürşidinize ulaşmayı dilemedikçe.
4- Casiye-23
"Efere'eyte menittehaze ilâhehü hevâhü ve edallehullahü alâ ilmin ve hateme alâ sem'ıhî ve kalbihî ve ce'ale alâ basarihî gışâveh, femen yehdiyhi min ba'dillâh, efelâ tezekkerûn."
Hevalarını (nefslerini) kendilerine ilâh edinenleri görmedin mi (habibim), Allah onları bir ilim üzere dalâlette bırakır, onların kalplerindeki sem'i (işitme) hassasını ve kalplerini (kalpteki idrak hassasını) mühürler ve onların kalplerindeki basar (görme) hassasının üzerine gışavet (isimli bir perde) çeker. Öyleyse (artık) Allah'tan sonra kim bu kişiyi hidayete erdirebilir? Hâla düşünmez misiniz?Onlar kendilerine nefslerinin hevasını ilâh edinenlerdir, diyor. Ve adlarını veriyor: Dalâlette olanlar...
Sevgili okuyucular, sadece mürşidlerine tâbî olmayanlar dalâlettedirler. Allahû Tealâ zaten açık hükmünü de veriyor onların kâfir olduklarına dair. "Onların kalpleri mühürlüdür" diyor. Kalpleri mühürlü olan bütün insanlar, kalplerinin mührü açıldığı güne kadar kalbin içindeki küfür kelimesiyle yaşarlar. Kimin kalbinde küfür yazılıysa Kur'ân-ı Kerim onlara "kâfirler" diyor.
5- Cuma-2
 
S

seha

Guest
Mihr2004 kardeşim demiş ki;
Allah Rahmeti Ve Fazliy'lla Insana şah Damarindan Daha Yakindir. Yoksa Sorarim Sana Farzedelim Allah Insana Sizin Anladiğiniz Manada Yakin Peki O Zaman Peygamber Efendimiz Neden 7 Gök Katini Aşarak Miraca çikti. Yoksa Sizde Miraç Olayina Inanmayanlardanmisiniz.

Kardeşim Mihr2004 Allah insana şah damarından yakındır,lakin insan ona nihayetsiz uzaklıktadır.Bunu anlarsan hayse beyseden kutulursun.
Miraç meselesinin ise sizin dediğinizle alakası yoktur.Şöyle;

Münteha-i Mi’raca remz eden ayet ya Cenab-ı Hakka racidir, veyahut Peygamberedir (a.s.m.).
Peygambere göre olsa, Bu seyehatte bir umumi bir seyir ve bir külli bir yükseliş var ki, ta Sidretü’l-Müntehaya, ta Kab-ı Kavseyne kadar Allah'ın isimlerinin bütün mertebelerinde, gözüne, kulağına tesadüf eden ayat-ı Rabbaniyeyi ve Allah'ın sanatının harikalıklarını işitmiş, görmüştür, der. O küçük cüzi seyahati, hem külli, hem mahşer-i acaib bir seyahatin anahtarı hükmünde gösteriyor.

Eğer ayet Cenab-ı Hakka raci olsa, şöyle oluyor ki: Bir abdini bir seyahatte huzuruna davet edip, bir vazife ile görevlendirmek için, Mescid-i Haramdan enbiyanın toplantı salonu olan Mescid-i Aksaya gönderip, enbiyalarla görüştürüp, bütün enbiyaların dinin usullerine mutlak bir varis olduğunu gösterdikten sonra ta Sidretü’l-Müntehaya, ta Kab-ı Kavseyne kadar mülk ve melekutunda gezdirdi.
Dönerkende kapıyı açık bıraktı ki, o kapıdan bütün mü'minler uruç edebilsin. İşte namaz mü'minin miracıdır burada tahakkuk etti.
Hem Kab-ı Kavseyn Allah'ın arşıdır. Varlığı ile kaim olduğu yer değildir. Bütün mahlukatın arkada kaldığı yaydır.Yani Rasulullah(s.a.v) Allah'tan yine nihayetsiz uzaklıkta idi. Lakin, tüm mahlukattan yakın idi. Mesela, sen güneşe yaklaşmak için bir sandalyeye bindin,biri çatıya çıktı, biri dağa uruç etti. Biri aya gitti. Hepsi güneşe uzak olmakla beraber aya çıkan güneşe en yakındır. Ama nihayetsiz uzaklıktadır. Güneş ise her birine göz bebeğinden yakındır.
Baki selam
 

tahsiye72

New member
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
52
..

..

“Dünyada iken ruhun Allah'a ulaştırılmasının gerektiğine dair hiç bir âyet yoktur” diyen dostlara inşaallah cevap vermek istiyoruz.

Allahû Tealâ ezelde ruhumuzdan misak, fizik vücudumuzdan ahd ve nefsimizden yemin almış ve kâlu belâ gününde bu yeminlerle bizi Kendisine bağlamış. Hatta halk arasında ne zamandan beri Müslümansın dendiğinde, biz hep “kâlu belâdan beri” diyoruz. Kâlu belâ dememizin sebebi: O gün ruhumuz misak vermiş, dünya hayatında Allah'a teslim olacağına dair, fizik vücudumuz Allahû Tealâ'ya ahd vermiş, dünya hayatında Allah'a teslim olacağına dair, nefsimiz Allah'a yemin vermiş dünya hayatında Allah'a teslim olacağına dair.

A'raf 172'ye göre, Allahû Tealâ nefsimizin üzerine ruh ve fizik vücudu şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye soruyor. Hepimiz “kâlû belâ(evet)” diyoruz. Allahû Tealâ, “Beni Rab olarak kabul ediyorsanız size emrimi veriyorum. Bana yeminler verin.” diyor. Sonra da Allahû Tealâ, emri teyid ettiriyor, emri tekrar ettiriyor. “Sözlerimi işittiniz mi?” Hepimiz “semînâ” diyoruz. Ve ruhumuz Allah'a misak veriyor, fizik vücudumuz Allahû Tealâ'ya ahd veriyor ve nefsimiz Allah'a yemin veriyor. Ondan sonra “itaat ettiniz mi?” diye soruyor Allahû Tealâ. Biz de “Ata'na: İtaat ettik” diyoruz.

İşte, dünya hayatında bunu gerçekleştirmemiz gerektiğini Allahû Tealâ Maide Suresinin 7. âyet-i kerimesinde hatırlatıyor:


5/MAİDE-7: Vezkurû ni'metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi'nâ ve ata'nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).

Allah'ın, sizin üzerinizdeki ni'metini ve “işittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misakinizi hatırlayın. Allah'a karşı takva sahibi olun. Çünkü; O, göğüslerde (sinelerde) olanı bilir.

En'am 152 de bir kere daha tekrar ediyor:



6/EN'AM-152: ... ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).

... Allah'ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.


Allah'ın ahdi, bizim irademizin misakidir. Ama irademizin misakini yerine getirebilmek, irademizi Allah'a teslim edebilmek için, evvelden üç yemini yerine getirmemiz gerekir. Yani ruhumuzu, fizik vücudumuzu, nefsimizi Allah'a teslim etmemiz gerekir ki irademizin misakini yerine getirebilelim. Bu da toptan Allah'ın vasiyetini oluşturuyor. Dolayısıyla Kur'ân'daki İslâm'ı yaşamanın olmazsa olmaz şartı ruhu dünya hayatında Allah'a ulaştırmaktır. Bu hidayettir.

Allahû Tealâ, ruhun dünya hayatında Allah'a ulaşmasını üzerimize 9 âyet-i kerimede farz kılmıştır. Evvelâ, ruhun dünya hayatında Allah'a ulaşabilmesi için, bizim Allah'a ulaşmayı dilememiz gerekir. Kur'ân'daki İslâm'ın 1. safhası Allah'a ulaşmayı dilemektir. Öncelikle ruhun Allah'a ulaşması farziyetine dair 9 tane âyet-i kerimeye beraberce bakalım:


1- 73/MUZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).

Rabbinin (Allah'ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş, vasıl ol).



Burada Allah'a dönen, Allah'ın emaneti olan bizim içimizdeki ruhtur. Çünkü Allah, bütün insanları ruh, nefs, fizik vücut üçlüsüyle yaratmıştır. Nefsimiz, berzah âlemine aittir. Fizik vücudumuz, şimdi yaşadığımız zahirî âleme aittir. Ama ruhumuz Allah'tan bize üfürülmüştür ve Ahzab Suresinin 72.âyet-i kerimesine göre bir emanettir, Allahû Tealâ da bu emaneti hayattayken sahibi olan Allah'a teslim etmemizi, iade etmemizi emrediyor.


33/AHZAB-72: İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen).

Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Çünkü o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir.


2- 4/NİSA-58: İnnallâhe ye'murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli), innallâhe niımmâ yeızukum bih(bihî), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).

Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi emreder. İnsanlar arasında hakemlik ettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki; Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki; Allah, işiten ve görendir.


Emanetler çoğuldur ama sahibi tekildir. Çünkü sahibi sadece Allah'tır. Biz ruh emanetini Allah'a teslim ettiğimiz zaman, fizik vücut bir emanet olur. Biz fizik vücudu Allah'a teslim ettiğimiz zaman, nefs bir emanet olur. Biz nefsi Allah'a teslim ettiğimiz zaman ise irade bir emanet olur. İradeyi de Allah'a teslim ettiğimiz zaman, bütün emanetlerini teslim etmiş, Kur'ân'daki İslâm'ı yaşayan Allah'ın en üst seviyedeki emrini yerine getirmiş biri oluruz.

Öyleyse “Allah'ın ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek Allah'a dön” emri, ruhadır. Bu, Allah'a ruhun ulaşmasının farziyetini ifade etmektedir.


3- 13/RAD-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).

Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.


Allah'ın Allah'a ulaştırmasını emrettiği şey nedir? Allah'ın emrinden olan ruhtur.


17/İSRA-85: Ve yes'elûneke anir rûh(rûhı), kulir rûhu min emri rabbîve mâ ûtîtum minel ilmi illâ kalîlâ(kalîlen).

Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: “Ruh, Rabbimin emrindendir.” Ve size, (ruha ait) ilimden sadece az bir şey verildi.


4- 89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).

(Ey ruh!) Rabbine geri dön (erek ulaş). Allah'tan razı olarak ve Allah'ın rızasını kazanarak.


Tüm bunlar, Allah'tan üfürülen bizdeki Allah'ın emaneti olan ruha, Allah'ın emirleri, Allah'ın farzlarıdır.

5 - 51/ZARİYAT-50: Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).

Öyleyse Allah'a kaç (Allah'a ulaş, Allah'a sığın). Muhakkak ki ben, sizin için (ondan), apaçık bir uyarıcıyım.


Bunun gerçekleştirilmesini Allahû Tealâ bizden hayattayken istiyor. Çünkü yüce Rabbimizin vazifeli kıldığı hidayetçiler vardır. Alahû Tealâ'nın bütün resûlleri, hidayetle geliyorlar. Özellikle de hidayete erdiren, Allah'ın resûlü Mehdi(A.S), Allah tarafından hidayetle gönderilmiştir.


9/TEVBE-33: Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirehu aled dîni kullihî ve lev kerihel muşrikûn(muşrikûne).
Müşrikler kerih görseler bile; resûlünü, dîn üzerine, dînin bütününü (bütün özelliklerini) izhar etmesi (ortaya çıkarması) için hidayetle, hak dîn ile gönderen, O'dur.


Hidayet, insan ruhunun dünya hayatında Allah'a ulaşmasıdır. Sıratı Mustakîm de insan ruhunu Allah'a ulaştıran yolun adıdır.

Hidayetin tarifi Bakara 120, En'am 71'de açıklanıyor:


2/BAKARA-120: ... Kul inne hudâllâhi huvel hudâ ...

... De ki: “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir.” ...

6/EN'AM-71: ... kul inne hudallâhi huvel hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbil âlemîn(âlemîne).

... De ki: “Muhakkak ki; Allah'a ulaşmak, o, hidayettir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.”


Sırat- Mustakîm'i ise, En'âm 87, 88 de Allahû Tealâ ifade ediyor.


6/EN'AM-87: Ve min âbâihim ve zurriyyâtihim ve ihvânihim, vectebeynâhum ve hedeynâhum ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin).

Ve onların babalarından, zürriyetlerinden (nesillerinden) ve kardeşlerinden onları seçtik. Ve onları Sıratı Mustakîm'e hidayet ettik (ulaştırdık).

6/EN'AM-88: Zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu min ıbâdih(ıbâdihî), ve lev eşrekû le habita anhum mâ kânû ya'melûn(ya'melûne).

İşte bu Allah'ın hidayetidir. Kullarından dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve eğer şirk koşsalardı, elbette yapmış oldukları şeyler heba olurdu (boşa giderdi).


Yunus Suresinin 25. âyet-i kerimesinde, hidayetle gelen Allah'ın resûlleri insanları Allah'ın Zat'ına davet ediyor.

10/YUNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).

Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.


Daveti kabul edenleri de Allahû Tealâ Sıratı Mustakîm'e ulaştırıyor. Sıratı Mustakîm, insan ruhunu Allah'a ulaştıran yolun adı.

Allahû Tealâ, bunu ölümden evvel, hayatta iken yapmamızı emrediyor:
 

abdullahadem

New member
Katılım
3 Ağu 2006
Mesajlar
172
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Abd' Alıntı:
iskender delisi ilim sadece bizde gerisi cehennemlik diyerek ahmaklığını ortaya koymuştur. hakaret ettiğimi sanmayın bu sözler o kişiye cuk diye oturuyor başka türlüde anlatamıyorum :)
Kimse kimseye cehennemlik diyemez kesinlikle.
Bizim illa mehdiyi bilmemize gerek yoktur.Mehdi zaten yüzünün nuru siyah uzun saçı ve siyah sakalı ile tanınır.Orta boyludur.Biz şu anda imanımızı kurtarmaya çalışmalıyız.Bu arad lütfen kiseye hakaret etmeyelim
Vesselam...
 
S

seha

Guest
Tahsiye Kardeşim, madem biz Allah'a verdiğimiz misak dediğin gibi oldu biz niye sonradan inkar ettik.
Senin yazdığın şu sorularımı nasıl cevaplandırır.Allah bir insanı müslüman yarattı sonra annesi babası hiristiyansa hiristiyan mecusi ise mecusi oldu vs.”,sözü nasıl açıklanabilir.Sizce Allah insanı bir dinsiz ailenin yanına verip “doğru yolu bulun” ,diyerek neyi kastetti?Bu;anlaşılan mana üzerinde,işi yokuşa sürmek değil midir?O insan “beni de peygamber yaratsaydın?”,diye sorunca Adil olan Allah ne cevap vermesi gerekir?Allah ruhları neye göre,hangi sırayla, hangi bedene koymuştur? Gözettiği bir sıra mı vardır, yoksa Adil ismine münafi olarak rastgele mi göndermiştir? Beni bu zamanda niye yarattı? Peygamberin Ruhu niye peygamber olmayı hakketti.vs.vs.
selametle
 
Üst Alt