Allah Rasûlü'ne Muhabbetin Alâmetleri Nelerdir?
* Dâimî bir beraberlik ; yani O'nunla maddeten ve mânen devamlı beraber bulunmak. (“Maiyyet” sırrı.)
* O'nun her sözünü kabullenmek . (Sadâkât ve teslimiyet)
* Gözün ve gönlün O'ndan başkasına kaymaması .
* O'nu çok anmak . O'nu anmaya düşkün olmak. Zikir, salevât-ı şerîfe… Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'i ne kadar çok seversek o kadar çok anarız. Ebû Hureyre -radıyallâhu anh-:
“-Bir kuş havada kanadını çırpsa biz Rasûlullâh'ın bir hadîsini hatırlardık.” buyuruyor...
* Emrine itaat etmek . Onun arzusunu kendi arzusuna tercih etmek. Ashab, Bedir savaşı öncesi yapılan istişârede:
“-Ya Rasûlallâh! Sen, «Denize girin!» diye emir buyursan gireriz.” demişlerdi.
* Allah Rasûlü'nün yanındakileri ve O'nun sevdiklerini sevmek . Mesela; Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'i seviyorsak, Medîne'nin her şeyini seveceğiz, Ehl-i Beyt'i seveceğiz.
* Allah Rasûlü'nün hatırlayınca bir hayret ve dehşet içinde kalmak. Nitekim bu haşyetten dolayıdır ki, ashabdan bir kaç kişi hâriç hiç kimse, Peygamberimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem-'in yüzüne bakamazdı.
* Rasûlüllâh hakkında kıskanç olmak. Nitekim Ensar ve Muhâcir, Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'i paylaşamazdı.
Bu Muhabbetin Tezâhürleri Nelerdir?
* Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnet'i sevmek. Bu sevgi, Allâh ve Peygamber sevgisinin en başta gelen tezâhürüdür. Rasûlullâh, en çok Kur'ân'ı sever, okur, dinlerdi. Sahâbe de en çok Kur'an'ı severdi. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- on âyet okur, tefsir eder ve ezberletirdi. Sahabe o âyet-i kerîmelerle amel eder, hemen hayatlarına tatbik ederlerdi. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de, ashâbının öğrendikleriyle amel ettiklerini görünce başka on âyete geçerdi.
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“-Bana Kur'an oku, Ya Hudayr!” buyururlardı. Hudayr okur, kıyâmet âyeti gelince Peygamberimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem- onu durdurur ve ağlardı.
* * *
Kur'ân-ı Kerîm üç şekilde işlenir:
-Kur'ân-ı Kerîm'in kıraati.
-O'nu anlamak.
-O'nu yaşamak. Kur'ân-ı Kerîm'i asıl okumak budur. O'nun gâyesi de budur. Bu sebeple herkes Kur'ân-ı Kerîm'in talebesidir.
* Ümmete şefkat ve merhamet göstermek. Ümmet-i Muhammed'e gönlümüzün uzanması ve onların yararına işler yapmak. Merhametin yaygınlaşması, hayvanlara dahî ulaşması. Bunun sonucunda “incitmemek ve incinmemek ”. Peygamber Efendimizin ümmetine şefkat ve merhameti had safhadaydı. Onlar açken O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de yemezdi, ümmetini doyurur sonra kendisi yerdi.
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Ebû Hureyre –radıyâllahu anh-'a süt getiriyor ve bütün ashaba dağıtmasını istiyor. O da:
“-Bu bana bile yetmez ki!..” diye düşünüyor. Peygamberimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem- Ebû Hureyre -–radıyallâhu anh-'a üç kez içiriyor, nihâyet Ebû Hureyre o kadar doyuyor ki:
“-Yeter doydum, Yâ Rasûlallâh!” demek zorunda kalıyor.
* Meydana gelen vukûat karşısında rıza göstermek. Peygamber Efendimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem-'i örnek almak.
* O'na kavuşmayı istemek . Kıyâmette O'na kavuşmayı, O'nun şefkatine ermeyi ne kadar istiyoruz? Bunun için ne kadar hazırlık içindeyiz? Sahâbe vefât edecek kimsenin yanına gittiklerinde Peygamberimize selâm götürmesini isterlerdi.
* Dünyaya değer vermemek. Fânîliğe bürünmek. Peygamberimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem- “Ben ağaç altında dinlenip yoluna devam edecek yolcu gibiyim” diye buyuruyor.
__________________
* Dâimî bir beraberlik ; yani O'nunla maddeten ve mânen devamlı beraber bulunmak. (“Maiyyet” sırrı.)
* O'nun her sözünü kabullenmek . (Sadâkât ve teslimiyet)
* Gözün ve gönlün O'ndan başkasına kaymaması .
* O'nu çok anmak . O'nu anmaya düşkün olmak. Zikir, salevât-ı şerîfe… Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'i ne kadar çok seversek o kadar çok anarız. Ebû Hureyre -radıyallâhu anh-:
“-Bir kuş havada kanadını çırpsa biz Rasûlullâh'ın bir hadîsini hatırlardık.” buyuruyor...
* Emrine itaat etmek . Onun arzusunu kendi arzusuna tercih etmek. Ashab, Bedir savaşı öncesi yapılan istişârede:
“-Ya Rasûlallâh! Sen, «Denize girin!» diye emir buyursan gireriz.” demişlerdi.
* Allah Rasûlü'nün yanındakileri ve O'nun sevdiklerini sevmek . Mesela; Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'i seviyorsak, Medîne'nin her şeyini seveceğiz, Ehl-i Beyt'i seveceğiz.
* Allah Rasûlü'nün hatırlayınca bir hayret ve dehşet içinde kalmak. Nitekim bu haşyetten dolayıdır ki, ashabdan bir kaç kişi hâriç hiç kimse, Peygamberimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem-'in yüzüne bakamazdı.
* Rasûlüllâh hakkında kıskanç olmak. Nitekim Ensar ve Muhâcir, Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'i paylaşamazdı.
Bu Muhabbetin Tezâhürleri Nelerdir?
* Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnet'i sevmek. Bu sevgi, Allâh ve Peygamber sevgisinin en başta gelen tezâhürüdür. Rasûlullâh, en çok Kur'ân'ı sever, okur, dinlerdi. Sahâbe de en çok Kur'an'ı severdi. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- on âyet okur, tefsir eder ve ezberletirdi. Sahabe o âyet-i kerîmelerle amel eder, hemen hayatlarına tatbik ederlerdi. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de, ashâbının öğrendikleriyle amel ettiklerini görünce başka on âyete geçerdi.
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“-Bana Kur'an oku, Ya Hudayr!” buyururlardı. Hudayr okur, kıyâmet âyeti gelince Peygamberimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem- onu durdurur ve ağlardı.
* * *
Kur'ân-ı Kerîm üç şekilde işlenir:
-Kur'ân-ı Kerîm'in kıraati.
-O'nu anlamak.
-O'nu yaşamak. Kur'ân-ı Kerîm'i asıl okumak budur. O'nun gâyesi de budur. Bu sebeple herkes Kur'ân-ı Kerîm'in talebesidir.
* Ümmete şefkat ve merhamet göstermek. Ümmet-i Muhammed'e gönlümüzün uzanması ve onların yararına işler yapmak. Merhametin yaygınlaşması, hayvanlara dahî ulaşması. Bunun sonucunda “incitmemek ve incinmemek ”. Peygamber Efendimizin ümmetine şefkat ve merhameti had safhadaydı. Onlar açken O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de yemezdi, ümmetini doyurur sonra kendisi yerdi.
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Ebû Hureyre –radıyâllahu anh-'a süt getiriyor ve bütün ashaba dağıtmasını istiyor. O da:
“-Bu bana bile yetmez ki!..” diye düşünüyor. Peygamberimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem- Ebû Hureyre -–radıyallâhu anh-'a üç kez içiriyor, nihâyet Ebû Hureyre o kadar doyuyor ki:
“-Yeter doydum, Yâ Rasûlallâh!” demek zorunda kalıyor.
* Meydana gelen vukûat karşısında rıza göstermek. Peygamber Efendimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem-'i örnek almak.
* O'na kavuşmayı istemek . Kıyâmette O'na kavuşmayı, O'nun şefkatine ermeyi ne kadar istiyoruz? Bunun için ne kadar hazırlık içindeyiz? Sahâbe vefât edecek kimsenin yanına gittiklerinde Peygamberimize selâm götürmesini isterlerdi.
* Dünyaya değer vermemek. Fânîliğe bürünmek. Peygamberimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem- “Ben ağaç altında dinlenip yoluna devam edecek yolcu gibiyim” diye buyuruyor.
__________________