khan19556
New member
Burada ifadeden ziyade niyet önemlidir. Manayı ismiyle şeyh veya veliden medet ummak caiz olmaz. Anacak tevessül edilebilir.
İstiğaseveya medet,yardım istemek anlamını ifâde eder. Vesile (tevessül) gayeye vasıta olan şeydir. Güneş ve ay gibi hizmeti çok da olsa. Kabe ve Hacerü'l-Esved gibi mukaddes de olsa cansız veya zevilukul olmayan bir mahluktan istiğase etmek caiz değildir.
Zevilukul yani akıl sahibi kimselerden medet ummak meselesine gelince, bakılır, kendisinden istiğase edilen kimse salih ve mii'min değilse, ister hazır olsun, ister gaib olsun kendisinden istiğase etmek caiz değildir. Fakat salih bir kul olursa, huzurunda veya kabri başında olursa, şefaat dilemek maksadıyla ondan istiğase etmek caizdir.
Çünkü ölü olan kimse her ne kadar berzah âlemine intikal etmiş ise de kendisine has bir hayatı vardır. Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Peygamberler kabirlerinde hayattadırlar." Yine Bedir savaşında ölmüş müşrikler hakkında da şöyle buyurdular: "Siz bunlardan fazla işitmezsiniz; ancak cevap veremezler."
Cumhur-u Ulemâya göre hazır olmayan bir kuldan, salih de olsa istiğase etmenin caiz olduğuna dair âyel ve hadîs vârid olmadığı gibi seleften de bir şey sabit olmamıştır. Hazır olmayan kimse salih de olsa gaybı bilmediğine göre. istiğase edenin durumunu nasıl bilip şefaat edecektir? Avam tabaka bu hususu bilmediği için. hüsn-ü zandan dolayı ifrata kaçıyor. Salahın ölçüsünü bilmediğinden salih olmayanı salih olarak telakki ettiği gibi, dünyanın en uzak köşesinde de olsa inandığı kimseden istiğase edip yardımını istiyor.
Bugünkü tarikatcilere göre makam sahibi olan bir veli ister ölü ister uzakta olsun ondan istiğase edilir. O yardım etme yetkisine sahiptir. Özellikle ehli tasarrufun yardımı dünyada olduğu gibi dünyadan göç ettikten sonra da vardır, devam eder.
Vesile ise. demin dediğimiz gibi. gayeye yetişmek için vasıta olarak kullanılan şeydir.
Bunların çeşitleri vardır:
1- Cenabı Allah'ın isimlerini vesile kılıp tevessül etmek: İbn'i Mace. Hz. Aişe'den şunu rivayet etmiştir: Hz. Peygamber bir duasında şöyle buyurdular. "Allah'ım, temiz, hoş ve mübarek ismin hakkı için senden istiyorum.'"
2- Kendisiyle tevessül edilen zatın duasını vesile kılıp istemek.
3- Büyük ve salih kimsenin zatını vesile kılmak suretiyle tevessül etmek: Meselâ. Allah'ım şu dileğimin yerine gelmesi için Peygamber'i veya Ebubekir'i vesile kılıyorum demek gibi. Hz. Ömer (ra) yağmur duasında Hz. Ahbas'ı (Peygamberimiz'in amcası) vesile kılarak şöyle dua etti: "Allah'ım, biz Peygamber'in amcasını sana vesile kılıyoruz, bunun için bize yağmur yağdır" (Buhari).
4- İşlenen salih amelleri vesile kılarak tevessül etme: Meselâ. Allah'ım, senin için eda ettiğim şu hac veya şu ibâdeti sana vesile kılıyorum; şu musibetten veya şu beladan beni kurtar demek gibi.
Yukarıda saydığımız vesile çeşitleri İslâm'da mevcuttur. Bunu inkâr etmek mümkün değildir. Vesile edinilen kimsenin vesile edenden üstün olması gerekmez, Hz. Peygamber (sav) Umre'ye gitmek için izin isteyen Hz. Ömer'e, "kardeşim bizi duadan unutma" dedi. Hem de Veysel Karani nin kendisine dua etmesi için Hz. Ömer'e emir verdi.
İstiğaseveya medet,yardım istemek anlamını ifâde eder. Vesile (tevessül) gayeye vasıta olan şeydir. Güneş ve ay gibi hizmeti çok da olsa. Kabe ve Hacerü'l-Esved gibi mukaddes de olsa cansız veya zevilukul olmayan bir mahluktan istiğase etmek caiz değildir.
Zevilukul yani akıl sahibi kimselerden medet ummak meselesine gelince, bakılır, kendisinden istiğase edilen kimse salih ve mii'min değilse, ister hazır olsun, ister gaib olsun kendisinden istiğase etmek caiz değildir. Fakat salih bir kul olursa, huzurunda veya kabri başında olursa, şefaat dilemek maksadıyla ondan istiğase etmek caizdir.
Çünkü ölü olan kimse her ne kadar berzah âlemine intikal etmiş ise de kendisine has bir hayatı vardır. Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Peygamberler kabirlerinde hayattadırlar." Yine Bedir savaşında ölmüş müşrikler hakkında da şöyle buyurdular: "Siz bunlardan fazla işitmezsiniz; ancak cevap veremezler."
Cumhur-u Ulemâya göre hazır olmayan bir kuldan, salih de olsa istiğase etmenin caiz olduğuna dair âyel ve hadîs vârid olmadığı gibi seleften de bir şey sabit olmamıştır. Hazır olmayan kimse salih de olsa gaybı bilmediğine göre. istiğase edenin durumunu nasıl bilip şefaat edecektir? Avam tabaka bu hususu bilmediği için. hüsn-ü zandan dolayı ifrata kaçıyor. Salahın ölçüsünü bilmediğinden salih olmayanı salih olarak telakki ettiği gibi, dünyanın en uzak köşesinde de olsa inandığı kimseden istiğase edip yardımını istiyor.
Bugünkü tarikatcilere göre makam sahibi olan bir veli ister ölü ister uzakta olsun ondan istiğase edilir. O yardım etme yetkisine sahiptir. Özellikle ehli tasarrufun yardımı dünyada olduğu gibi dünyadan göç ettikten sonra da vardır, devam eder.
Vesile ise. demin dediğimiz gibi. gayeye yetişmek için vasıta olarak kullanılan şeydir.
Bunların çeşitleri vardır:
1- Cenabı Allah'ın isimlerini vesile kılıp tevessül etmek: İbn'i Mace. Hz. Aişe'den şunu rivayet etmiştir: Hz. Peygamber bir duasında şöyle buyurdular. "Allah'ım, temiz, hoş ve mübarek ismin hakkı için senden istiyorum.'"
2- Kendisiyle tevessül edilen zatın duasını vesile kılıp istemek.
3- Büyük ve salih kimsenin zatını vesile kılmak suretiyle tevessül etmek: Meselâ. Allah'ım şu dileğimin yerine gelmesi için Peygamber'i veya Ebubekir'i vesile kılıyorum demek gibi. Hz. Ömer (ra) yağmur duasında Hz. Ahbas'ı (Peygamberimiz'in amcası) vesile kılarak şöyle dua etti: "Allah'ım, biz Peygamber'in amcasını sana vesile kılıyoruz, bunun için bize yağmur yağdır" (Buhari).
4- İşlenen salih amelleri vesile kılarak tevessül etme: Meselâ. Allah'ım, senin için eda ettiğim şu hac veya şu ibâdeti sana vesile kılıyorum; şu musibetten veya şu beladan beni kurtar demek gibi.
Yukarıda saydığımız vesile çeşitleri İslâm'da mevcuttur. Bunu inkâr etmek mümkün değildir. Vesile edinilen kimsenin vesile edenden üstün olması gerekmez, Hz. Peygamber (sav) Umre'ye gitmek için izin isteyen Hz. Ömer'e, "kardeşim bizi duadan unutma" dedi. Hem de Veysel Karani nin kendisine dua etmesi için Hz. Ömer'e emir verdi.