Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ailede sıkıntıların sebepleri

cüneytkaya

New member
Katılım
10 Tem 2007
Mesajlar
85
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
1- Evlilikte gençlerin küfvü yani, dengi kuralına uymamak: Gençler inanç, yaşayış, dindarlık, örf ve adet gibi konularda biribirlerine denk olmalıdır. Kadının, dört hususta erkekten aşağı olması gerekir: Yaşı ve boyu ve hısımı ve akrabası. Dört şeyde de, kadının kocasından üstün olması gerekir. Güzellikte, edepte, iyi huyda ve takva sahibi olmada.

Buna göre, dinimize uygun yaşamayan bir kadın dindar bir gence denk olamaz. Dindar bir kız da, dini yaşayışı ve inancı zayıf erkeğe denk olamaz. Zaten örf ve adet olarak da erkek, kadının evinde olmasını, çocukları ile bizzat ilgilenmesini ister. Okumuş kariyer sahibi çok bilmiş kadın tipinden hoşlanmaz. Aslında, en dindarından en sosyetisine kadar her erkeğin içinde bu arzu vardır. Çevre baskısı ile bunu dile getiremektedirler. Son yıllarda dünyaca ünlü Feminist kadın örgetleri bile yaptıkları yanlışlığın farkına varıp kadını evine çekme yollarını aramaktadırlar.

Aileler, çeşitli sebepleri bahane ederek, denklik meselesine uymadıkları için aile içi sıkıntılar artmaktadır. Mesela, erkek ekonomik sebeplerle çalışan bir kadın alıyor, sonra da kıskançlık krizine girip öfkesini eşinden çıkartıyor.

2- Evlilik öncesi ve sonrası ailelerin haddini aşan müdahaleleri. Bilhassa erkek annesi kadınlar, oğluna uygun bir eş değil, kendine uygun bir gelin aramaktadırlar. Kendi oğullarının huyunu, yaşayışını göz ardı etmekteler. Evlendikten sonra da, gelinini kızı olarak görüp dizinin dibinden ayırmak istememektedirler. Her yere onunla gidip, egosunu tatmin için yanında muhafız gibi taşımaktadırlar. Gelin gelindir, gelin hiçbir zaman kızı gibi olmaz. Halbuki, gelinin de kendi yaş grubuna göre bir çevresi vardır. O ancak orada rahat eder. Onu rahat edemediği yerde kalmaya zorlamak, sıkıntıya depresyona sokar. Yine, evlendirdiği kızınının peşini bırkamayan anne babalar da, damadını depresyona sokar. Boşanmaların çoğu, ailelerin yersiz müdahaleleri ile olmaktadır. İyilik yapalım derken kötülük yapmış oluyorlar.

Bunun için aileler kendi hallerine bırakıp uzaktan ilgilenmelidirler. Müdahaleler ile ayakta tutmak değil, onların kendi kendileri ile ayakta kalmalarına fırsat vermeli, bu konuda onlara yardımcı olmalıdır. Problemlerde kabahati önce kendi kızında, kendi oğlunda aramalıdır.

3- Gençlerin evlilik ve aile hayatı konularında yeterli bilgilerinin olmamasıdır. Dinimize göre aile müessesesinin de kuralları var. Erkeğin hanımına karşı, hoşgörülü, yumuşak huylu olması gerekir. Fakat bunun da bir sınıra var. Her yaptığına da hoşgörü gösteremez. Çünkü, kadının işlediği her günahtan erkeğe de pay vardır. Erkeğin de, kadının da hakları ve sorumlulukları var. Bunlar bilinmez, sınırlar aşılırsa karşı tarafa zulüm yapılmış olur. Zulum olan yerde de huzur olmaz. Son yıllarda, Müslüman kadınlar da, Feministlerin, kadın programlarının etkisinde kalıp haklarını aşan taleplerde bulunuyorlar; bu da zulümdür.

Dinimize göre, nikah nedir, talak, boşanma nedir, şartları nedir gençler bunları bilmelidir. Bunları bilmeyen bir genç erkek, dinimize göre günah olan, bid’at olan olan, cahil halk arasında yaygın olan “üçten dokuza..” veya bir çırpıda, boşsun boşsun boşsun sözlerini söyleyip, geri dönüşü olmayan bir yola giriyor. Ondan sonra da, eyvah ben ne yaptım, şimidi ne olacak deyip çaresizlik içinde kıvranıyor.

Tabii ki, erkeği bu hale getiren kadının da bunda büyük suçu var. Herşeyin bir kaynama noktası var. Kadın bunu düşünmeden, yorgun argın eve gelmiş kocasına, bunu neye almadın, bunu niçin yaptın, bu yapılır mıydı, sen nasıl erkeksin… gibi sözlerle bunaltıyor. Sonuda da erkeğin çileden çıkmasına sebep oluyor. O da daha sonra yaptığına pişman oluyor. Fakat olan oluyor. Mesela, erkeğin yaptıklarından, işlediği günahlardan kadın mesul değildir. Ondan bunların hesabını soramaz. Sormaya kalkarsa sınırı aşmış olur, bu da sıkıntı getirir.

Bunun için kadın- erkek, sınırını iyi bilmeli, nerede ne kadar konuşacak, bunun hesabını iyi yapmalıdır. Bunları bilmiyorsa, okuyup öğrenmelidir. İslam büyüklerinin huzurlu aile hayatları örnek alınmalıdır.
 

Karani

New member
Katılım
25 Ocak 2010
Mesajlar
23
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Hiç kimse ben bedbaht olayım diye evlenmez..... Evliliğin önü saygı, ortası sevgi, sonu hürmet olmalıdır....... Bunlarda karşılıklı olmalıdır...... Karşılıklı saygı, Karşılıklı sevgi ve Karşılıklı hürmet....... Eğer bir erkek evde huzur istiyorsa her şeyden önce evde kılıbık olmalıdır. Çok samimi ve çok ilgili ama çok duyan olmamalıdır...... Zira duymaması gerekenleri duyuranla. Duyması gerekenleri duyuran arasındaki mesafeyi de iyi bilmelidir. Hazreti ÖMER(R.A.)'n kadar kılıbık olduğunuzda saadeti buldunuz demektir. Eşinize bir erkek olarak bir bardak çay koyduğunuzda, eğer karşılığında hayırdır hangi dağda kurt öldü şeklinde bir tepki geliyorsa daha çok çay taşımanız gerekiyor demektir. Peki bu halde ne kaybedersiniz...... Kadının sırtından sopayı, sırtından sıpayı eksik etmediğinizde nasıl bir yaşam içinde olursunuz..... Evinizin kralı olmak istiyorsanız, size bir kardeş tavsiyesi...... Eşinizin kölesi olunuz......
 
Üst Alt