***Efendimiz Ahlakı aliyeyi tesis için gönderilmiştir.
***Kulluk baştan başa ali ahlaktan ibarettir.
***İnandığımız şeylerle biz duygu düşüncede istikamete girerek ahlaklı oluruz.
***Allah’a inanma ahlakın muktezası inkar ise çok çirkin bir ahlaksızlıktır.
***İbadet etme fazilet ve ahlak ifadesidir.
***İctimai ferdi ailevi hayatın mutlu bir şekilde idamesi için efendimizi rehber ittihaz etmek de bir ahlaktır. Ahlak muhammedi bir görünümden ve onu temsilden ibarettir.
***Ahlak-ı insaniyede en rahat en faydalı en kısa en selametli yol sırat-ı müstakimde istikamettir. Yani ifrat ve tefrite düşmeden istikamet üzere yürüyebilmek mesela insanda şehvet kuvveti vardır; bunun ifratı fuhşa ve fucûra tefriti ise humuda yani nimetlerdeki zevk ve lezzetlerden mahrum olmaya götürür. Asıl istikamet ise burada iffeti muhafaza etmek helalinden bu nimetlerden istifade etmektir. Bu yönüyle her gün namazlarda bilmem ne kadar tekrarladığımız ihdines-sıratel mustekîm hem cami bir dua hem de ta’limi ahlaka işarettir.
Dilinde:
1- “Îmânı en kamil mü’minler ahlâken de en güzel olanlardır.”
2- “İnsan ibadet u taatla kat edemediği mesafeleri ahlâk-ı hasene ile alır.”
3- “Teraziye ilk konulacak şey güzel ahlâktır” gibi pırlanta sözler .. ve elinde insan-ı kâmil olmanın sırlı formülü, arkasına düşenleri hep meleklerin dolaştığı vadilerde dolaştırmıştır.
Hüsn-ü hulukun alametini, kavlî-fiilî kimseye eziyette bulunmama .. kendine eziyet edenleri görmeme, görse de unutma.. ve fenalıklara iyilikle mukabelede bulunma.
***Bulunduğumuz ortamda aynı kaderi paylaşan arkadaşlarımızla uyum içinde çalışmak çok önemlidir. Kur’ân’ın: “Bazınızı bazınıza fitne kıldık” veya “Bazınızı bazınızla imtihan ettik” ayetleri dikkate alınarak denebilirki biz başkalarıyla imtihan olduğumuz gibi, kendi içimizde de imtihan olacağız. Tabii böyle bir imtihan, bize ayrı bir sevap kazandıracaktır.
Bu noktadan hareketle denebilir ki, ahlaken en mazbut insan, Kur’ân ve Sünnetin ölçüleri içinde en huysuz insanlarla bile geçinebilen, onlara karşı tavırlarını ayarlayabilen insandır. Bir Allah dostu bu hakikatı “en iyi insan, kobralarla bile arkadaşlık yapabilen insandır” sözleriyle dile getirir.
***insan kulluğu terk ettiği ölçüde hayvanlığa yaklaşır, kendisi için hazırlanan makamdan ve takdir ölçülerinden aşağıya düşer. Hasılı, insanî tavır, insanın Allah ile olan münasebetleri içinde aranmalıdır. Efendimizin “Allah sizin cisimlerinize ve suretlerinize değil, kalplerinize ve amellerinize bakar”, Allah sizin suretinize değil siretinize bakar.
Allah bizi insan eyle duası da bu hakikati çağrıştırır.
***Ahlaklı olmak selim bir kalbe sahip olmanın işaretidir. Kalb-i selim sahibi olmak, Kuran’da bir mümin adına ortaya konan vasıfları yaşamaktır.
SIKILSIN
Sen çalış; olmazsa âlem sıkılsın!
Yardıma koşmayan kalem sıkılsın!
Kanatlan üveykim hele kanatlan!
Sana yol vermeyen mekân sıkılsın!
Akıncımız akıp gitti dönmedi,
Gitmeyip yerinde seken sıkılsın!
Koca umran taş taş olup devrildi.
Bu ülkeden gelip geçen sıkılsın!
Mîmârlar çekilip gittiler çokdan,
Çıraklık bilmeyen kullar sıkılsın!
Var olup boy atdı (bâtıl) bir yokdan,
Hakk’ı söylemeyen diller sıkılsın!
Ey canını fedâya and içmiş baş!
Sen çek git yoluna kalan sıkılsın
***Kulluk baştan başa ali ahlaktan ibarettir.
***İnandığımız şeylerle biz duygu düşüncede istikamete girerek ahlaklı oluruz.
***Allah’a inanma ahlakın muktezası inkar ise çok çirkin bir ahlaksızlıktır.
***İbadet etme fazilet ve ahlak ifadesidir.
***İctimai ferdi ailevi hayatın mutlu bir şekilde idamesi için efendimizi rehber ittihaz etmek de bir ahlaktır. Ahlak muhammedi bir görünümden ve onu temsilden ibarettir.
***Ahlak-ı insaniyede en rahat en faydalı en kısa en selametli yol sırat-ı müstakimde istikamettir. Yani ifrat ve tefrite düşmeden istikamet üzere yürüyebilmek mesela insanda şehvet kuvveti vardır; bunun ifratı fuhşa ve fucûra tefriti ise humuda yani nimetlerdeki zevk ve lezzetlerden mahrum olmaya götürür. Asıl istikamet ise burada iffeti muhafaza etmek helalinden bu nimetlerden istifade etmektir. Bu yönüyle her gün namazlarda bilmem ne kadar tekrarladığımız ihdines-sıratel mustekîm hem cami bir dua hem de ta’limi ahlaka işarettir.
Dilinde:
1- “Îmânı en kamil mü’minler ahlâken de en güzel olanlardır.”
2- “İnsan ibadet u taatla kat edemediği mesafeleri ahlâk-ı hasene ile alır.”
3- “Teraziye ilk konulacak şey güzel ahlâktır” gibi pırlanta sözler .. ve elinde insan-ı kâmil olmanın sırlı formülü, arkasına düşenleri hep meleklerin dolaştığı vadilerde dolaştırmıştır.
Hüsn-ü hulukun alametini, kavlî-fiilî kimseye eziyette bulunmama .. kendine eziyet edenleri görmeme, görse de unutma.. ve fenalıklara iyilikle mukabelede bulunma.
***Bulunduğumuz ortamda aynı kaderi paylaşan arkadaşlarımızla uyum içinde çalışmak çok önemlidir. Kur’ân’ın: “Bazınızı bazınıza fitne kıldık” veya “Bazınızı bazınızla imtihan ettik” ayetleri dikkate alınarak denebilirki biz başkalarıyla imtihan olduğumuz gibi, kendi içimizde de imtihan olacağız. Tabii böyle bir imtihan, bize ayrı bir sevap kazandıracaktır.
Bu noktadan hareketle denebilir ki, ahlaken en mazbut insan, Kur’ân ve Sünnetin ölçüleri içinde en huysuz insanlarla bile geçinebilen, onlara karşı tavırlarını ayarlayabilen insandır. Bir Allah dostu bu hakikatı “en iyi insan, kobralarla bile arkadaşlık yapabilen insandır” sözleriyle dile getirir.
***insan kulluğu terk ettiği ölçüde hayvanlığa yaklaşır, kendisi için hazırlanan makamdan ve takdir ölçülerinden aşağıya düşer. Hasılı, insanî tavır, insanın Allah ile olan münasebetleri içinde aranmalıdır. Efendimizin “Allah sizin cisimlerinize ve suretlerinize değil, kalplerinize ve amellerinize bakar”, Allah sizin suretinize değil siretinize bakar.
Allah bizi insan eyle duası da bu hakikati çağrıştırır.
***Ahlaklı olmak selim bir kalbe sahip olmanın işaretidir. Kalb-i selim sahibi olmak, Kuran’da bir mümin adına ortaya konan vasıfları yaşamaktır.
SIKILSIN
Sen çalış; olmazsa âlem sıkılsın!
Yardıma koşmayan kalem sıkılsın!
Kanatlan üveykim hele kanatlan!
Sana yol vermeyen mekân sıkılsın!
Akıncımız akıp gitti dönmedi,
Gitmeyip yerinde seken sıkılsın!
Koca umran taş taş olup devrildi.
Bu ülkeden gelip geçen sıkılsın!
Mîmârlar çekilip gittiler çokdan,
Çıraklık bilmeyen kullar sıkılsın!
Var olup boy atdı (bâtıl) bir yokdan,
Hakk’ı söylemeyen diller sıkılsın!
Ey canını fedâya and içmiş baş!
Sen çek git yoluna kalan sıkılsın