Affetmeyi seversin...

arzuhal

New member
kuran2150110mp5.jpg

Allahü teâlâ kullarına ve bütün yarattıklarına karşı çok merhametlidir. Bilhassa kullarının günahlarını affetmeyi çok sever. Bunun için, tekrar tekrar, kâfirlerin ve Müslümanların dünyada iken şartlarına uygun olarak yapacakları tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Eğer kulum, gökteki bulutlara kadar yükselecek günah işlese fakat benden ümidini kesmeyip, affını, mağfiret olunmasını dilese, onu affederim.)

Bir gün Peygamber efendimiz Eshab-ı kirama hitaben;
-Kul, bir günah işlediği zaman, işlediği bu günah amel defterine yazılır buyurdu. Orada hazır bulunanlardan birisi;
-Ya Resulallah, o kimse tevbe ederse ne olur? diye sordu. Resulullah efendimiz;
-Defterinden silinir buyurdu. O kimse;
-Peki tekrar günah işlerse ne olur diye sorunca;
-Tekrar yazılır buyurdular. Soruyu soran kimse;
-Tekrar tevbe ederse ne olur diye sorunca da;
-Tekrar silinir cevabını verdiler. Bunun üzerine o kimse;
-O günahın amel defterinden silinmesi ne zamana kadar devam eder? diye tekrar sordular. Bunun üzerine Resulullah efendimiz:
-O kimse, günahtan tamamen tevbe edip Allahü teâlâya yönelinceye kadar devam eder. Kul, istiğfardan usanmadıkça, Allahü teâlâ da mağfiret etmekten, affetmekten usanmaz buyurdular.

Bir Mecusi, İbrahim aleyhisselama misafir olmak ister. İbrahim aleyhisselam da;
-Seni misafir eder, ağırlarım ama Müslüman olman şartıyla cevabını verir. Mecusi, Müslüman olma şartını kabul etmez ve geri dönüp gider. Bunun üzerine Allahü teâlâ vahyederek; (Neden o Mecusiyi misafir etmek için Müslüman olmasını şart koştun? Benim kullarıma yaptığım muameleye bakmadın mı? Yetmiş senedir bana iman etmediği halde, onun rızkını verdiğimi görmedin mi? Onu misafir etseydin hayırlı olurdu) buyurur. Cenab-ı Hakkın bu emri üzerine İbrahim aleyhisselam, Mecusiyi arar bulur, evine getirir ve misafir eder. Mecusi bu hâle hayret eder ve;
-Bu nasıl oldu, beni misafirliğe nasıl kabul ettin, Müslüman olmam şartından niçin vazgeçtin diye sorar. İbrahim aleyhisselam da cenab-ı Hakkın emrini bildirir. Bunları dinleyen Mecusi;
-Demek Allahü teâlâ benim hakkımda böyle emretti öyle mi! O halde bana İslamiyet’i öğret, ben Müslüman olacağım der ve Müslüman olur.

Bir bedevi Resulullah efendimizin huzuruna gelerek;
-Ya Resulallah, ahirette insanların hesabını kim görecek? diye sorar. Peygamber efendimiz;
-Allahü teâlâ görecektir buyururlar. O kimse;
-Bizzat kendisi mi diye sual edince, Resulullah efendimiz;
-Evet bizzat kendisi görecektir buyururlar. Bu cevabı alan o kimse güler. Resulullah efendimiz, gülmesinin sebebini sorunca da;
-Ya Resulallah, Kerem sahibi, gücü yettiği zaman affeder, hesap gördüğü zaman da müsamaha gösterir bu sebeple güldüm diye arz eder. Bunun üzerine Peygamber efendimiz; (Bu bedevi doğru söyledi. Allahü teâlâdan daha keremli kimse yoktur. O kerem sahiplerinin en keremlisidir) buyurdular.

İsrailoğullarından bir kimse 40 sene eşkıyalık yapmıştı. Bir gün, yanında havarilerinden birisi ile yürümekte olan hazret-i İsa ile karşılaşır ve;
-Bu gelen İsa aleyhisselam, yanındaki de havarilerinden bir zat. Ben artık bunlara katılayım diyerek arkalarından yürümeye başlar. Fakat İsa aleyhisselamın yanındaki havari;
-Bu eşkıya da nereden çıktı, benim yanımda yürüyecek adam mıdır ki diyerek, ondan uzaklaşmaya çalışır. Eşkıyalık yapmış kimse de;
-Benim gibi adi, günahkâr bir kimse, böyle mübarek kimselerle beraber olabilir mi hiç diyerek kendi kendini yerer, zemmeder.

Havari durumunda olan kendini büyük, eşkıyalık yapmış olan da kendini hakir, zelil görür. Onların bu halini bilmekte ve görmekte olan Allahü teâlâ, İsa aleyhisselama vahyederek; (Arkandan gelmekte olan o iki kimseye söyle, ikisinin de geçmişte yaptıklarını sildim. Yeniden amel etmeye başlasınlar!) buyurur.

Kendini büyük bildiği, kibirlendiği için havarinin ibadetleri, kendini hakir, zelil gördüğü için de eşkıyanın günahları silinmiştir. İsa aleyhisselam durumu her ikisine de bildirir ve daha sonra eşkıyalıktan tevbe eden o kimseyi havarilerinin arasına alır.

Mutarrif bin Abdullah hazretleri, sık sık, Allahü teâlâya; “Allah’ım, bizden razı olmasan da, bizi affet. Çünkü efendi, kölesinden razı olmasa da onu affeder” diye yalvarırdı.

Netice olarak Allahü teâlâ, affedicidir ve affetmeyi sever. Şartlarına uygun olarak yapılan dua ve tevbeleri kabul eder ve günahları da affeder. Peygamber efendimizin Kadir Gecesinde okunmasını tavsiye ettiği şu duayı çok okumalıdır:
(Allahümme inneke afüvvün kerimün tühıbbül afve fa’fü anni)
Anlamı:
(Ya Rabbi, sen affedicisin, kerimsin, affı seversin, beni de affeyle!)
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks