Secde etiğimiz zaman demez miyiz, senin yarattıkların en güzeldir diye, çünkü O, en güzeli yaratandır, O’ndan başka yaratıcı yoktur, O’nun yarattıkları her türlü eksiklikten münezzehtir. O, biz insanları yaratırken tek isteği bilinmekti, insan tarafından sevilmek ve tanınmaktı. Bu nedenle Gül yüzlümü insanlara hediye etmişti. O gül yüzlü, O’nun bağrında yeşermiş olarak bizlere gönderildi, O gül, goncasını yırtarcasına açtı, yeryüzüne nur oldu, ışık oldu...
O gül, goncasını yırtarcasına açtı, yeryüzüne nur oldu, ışık oldu, güzel kokusu ile insanlara rehber oldu, Hakk’ın güzelliğini yansıttı, Ona bakanın gözleri kamaştı, çünkü O, O’nun nuru ilahiye'sini aksettiriyordu.
Cenab-ı Hakk’ın her yarattığı bir gül goncasıdır. O gonca yaratılma gayesini iyi bilmek durumundadır. Hakk’ın onun üzerindeki rahmeti, onun açması, diğer goncalara örnek olması içindir.
Bülbül canı pahasına güle aşık olmadı mı? Onun için kanını dökmedi mi?
Yaratılanların en şereflisi olan goncalar, neden bir türlü açmazlar, neden goncalarının içinde inatla gönüllerini örterler? Bilmezler mi ki mevsim kısadır gelip geçiverecek, sonra eyvah demek goncaya bir fayda getirmeyecek.
İnsanın güzelliği Hakk tan dır, güzelliğini kaybettiği yönü de nefsinin bekçisine ihlâsındandır. Cenab-ı Hakk yaratandır ve yarattığını geri alan da O’dur, bir ayetinde;
“ Ancak biz diriltir ve biz öldürürüz! Ve sonunda her şeye biz vâris oluruz.” demiştir.
Bu sebeple insana biçilen bir ömür süresi vardır ve Allah verilen süreyi kendi yoluna kullanmamızı beklemektedir, O’na kulluk etmemizi beklemektedir. Edemediğimiz yönlerimizin idrakine varıp O’nun affına sığınmamızı murad etmiştir.
Bir ayetinde “ Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat, onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar, ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.”
Bu sebeple gonca, mevsimi iyi kullanmalı, diğer goncalara da rehber olmalı, zaman geçtikten sonra açan gonca, denize düşmüş firavuna benzer.
O gül, goncasını yırtarcasına açtı, yeryüzüne nur oldu, ışık oldu, güzel kokusu ile insanlara rehber oldu, Hakk’ın güzelliğini yansıttı, Ona bakanın gözleri kamaştı, çünkü O, O’nun nuru ilahiye'sini aksettiriyordu.
Cenab-ı Hakk’ın her yarattığı bir gül goncasıdır. O gonca yaratılma gayesini iyi bilmek durumundadır. Hakk’ın onun üzerindeki rahmeti, onun açması, diğer goncalara örnek olması içindir.
Bülbül canı pahasına güle aşık olmadı mı? Onun için kanını dökmedi mi?
Yaratılanların en şereflisi olan goncalar, neden bir türlü açmazlar, neden goncalarının içinde inatla gönüllerini örterler? Bilmezler mi ki mevsim kısadır gelip geçiverecek, sonra eyvah demek goncaya bir fayda getirmeyecek.
İnsanın güzelliği Hakk tan dır, güzelliğini kaybettiği yönü de nefsinin bekçisine ihlâsındandır. Cenab-ı Hakk yaratandır ve yarattığını geri alan da O’dur, bir ayetinde;
“ Ancak biz diriltir ve biz öldürürüz! Ve sonunda her şeye biz vâris oluruz.” demiştir.
Bu sebeple insana biçilen bir ömür süresi vardır ve Allah verilen süreyi kendi yoluna kullanmamızı beklemektedir, O’na kulluk etmemizi beklemektedir. Edemediğimiz yönlerimizin idrakine varıp O’nun affına sığınmamızı murad etmiştir.
Bir ayetinde “ Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat, onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar, ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.”
Bu sebeple gonca, mevsimi iyi kullanmalı, diğer goncalara da rehber olmalı, zaman geçtikten sonra açan gonca, denize düşmüş firavuna benzer.