1939’da 1.Murat, Kosova sahasına gelmiş, yüksek bir tepenin üzerine çıkarak düşman hakkında fikir edinmek istemişti. Hakikaten düşman çok, kendi kuvvetleri azdı. Üstelikte rüzgâr esiyor, düşman tarafından kalkan toz bulutları Osmanlı ordusunun bulunduğu tarafa geliyordu. Yarın başlayacak olan savaşta, kalkan tozlar askerlerin görmesine, isabetli ok atışı yapmasına mani olabilirdi. Tepeden üzüntülü olarak indi, morali sarsılmıştı. Fakat bunu belli etmedi. Bir harp divanı toplattı. Divanda savaşa karar verildi. Herkes gibi Murat da çadırına çekildi. Fakat uyumadı. Abdest alıp yatsı namazını kıldıktan sonra seccade üzerinde sabaha kadar dua etti. Duasında “Yarabbi! Yarabbi! Hz. Peygamberin hatırı için. Kerbela’da dökülen kanlar için, Senin yolunda sürünen yüzler, ağlayan gözler için bize yardımcı ol, bizden lütfunu esirgeme Yarabbi! Düşmanın bize uzanan elini başka tarafa çevir Yarabbi… Bakma bizim günahımıza. Nazar et can-ü dilden ahımıza. Sen’in in için senin ismini yükseltmek için savaşan gazilere yardım et, onları telef etme. Onları düşmanın kılıcından, okundan Sen koru Yarabbi! Düşüncelerimize, savaşlar ve savaşçılar içinde yahşi olan adımıza leke sürdürme. Din yolunda ben feda olayım. Askerlerimin yerine ben şehit olayım. Tek mülk-ü İslami pay imal edip kâfirlere çiğnetme Yarabbi!” diye Allaha yalvardı. Seccade üzerinde uyuyakaldı. Sabah uyandığı zaman rüzgârın durmuş, hafif bir yağmur yağarak tozları bastırmış olduğunu gördü. Savaşı kazandı.
Fakat kendisi şehit oldu. 1. Kosova savaşından sonra Murat Hüdavendigar savaş sahasını gezerken, yaralı bir Sırp tarafından şehit edildi. Kendiside zaten: “Ya Rab orduma zafer ihsan eyle. Gerekirse ben şehit olayım” diye dua etmişti. Bu duası kabul edildi.
Fakat kendisi şehit oldu. 1. Kosova savaşından sonra Murat Hüdavendigar savaş sahasını gezerken, yaralı bir Sırp tarafından şehit edildi. Kendiside zaten: “Ya Rab orduma zafer ihsan eyle. Gerekirse ben şehit olayım” diye dua etmişti. Bu duası kabul edildi.